Söyleşi: Ezel Akay

Söyleşi: Ezel Akay*

  

800’e yakın reklam filmi, yapımcılığını üstlendiği filmler, Neredesin Firuze ve Hacivat Karagöz neden öldürüldü? Yapımlarının yönetmeni Ezel Akay tepkisizlikten çekinirim diyecek kadar eleştiriye açık. Seyircinin  ne düşündüğünü merak ediyor, yönetmenliği anlatıcılık olarak görüyor ve bu yüzden lakabı Ezop… Anadolu Üniversitesi İletişim Kulübü tarafından düzenlenen Kampüste Reklam Var 4’de öğrencilerin sorularını yanıtlayan Ezel Akay’la kısa bir söyleyişi gerçekleştirdik…

Boğaziçi Üniversitesi’nde mühendislik eğitimi aldınız , daha  sonra sinemaya yönelmeniz nasıl oldu?

Sanat eğitimi popüler değildi. Aile kararına kalmış bir durumdu. Küçükken evde kukla oynatırdım, sanatı evde yapardık annem çok yetenekli bir kadındı. Mühendislikte yaratma eğilimi vardı, makineler yapacağımı sanıyordum. Nitekim mühendislik okudum, mühendislik misyonu edindim ama o kadar. Sanat eğitimi aslında okul gerektirmeyen bir şey. Okul eğitimi olağanüstü hızlandırır. Boğaziçi Üniversitesinde sanat eğitimi kulüplerde oldu ancak en iyi öğrenme yeri setlerdir. Sette hayat var, bilen, yapan, üreten insanlar var buna adapte olmak lazım.

Yönetmenliğini yaptığınız ve yapımcılığını üstlendiğiniz filmleri severek izliyoruz     Hacivat     Karagöz     öldürüldü’yü                                2. filminiz     olarak nitelendiriyorsunuz, diğerlerini filmlerinizi izleme şansına ne zaman sahip olacağız? 

Ne zaman izleyeceğinizi bilemiyorum, sinemacıların kaderidir o. Birinin adı Yargu, öbürü Romalı Celal. Yargu’yu zaten bir sinema eseri olarak planladık Haldun Çubukçu ile, sonra karar verdik roman yapalım çünkü yapısını daha kolay kurabileceğimize inandık. Önce roman olarak çıkardık ama sinema senaryosu aslında. Benim hikayemden Haldun kaleme aldı. Romalı Celal ise Mevlana ve Şems’in trajedisi.

Filmlerinizde daha çok Anadolu Ortaçağını anlatıyorsunuz, bu alana yönelmenizin sebebi nedir?

1240 dan 1340 a kadar gecen hikayeler ve hatta 14000lere kadar uzanan bir süreye Anadolu Ortaçağı demek lazım, o dönem hakkında çok az yazılmış ama bu ülkenin bütün kültürel alt yapısının hatta devlet yapısının bile oluştuğu bir dönem. Bir araya gelen unsurlar bu günü yaratmışlar, o güne bakınca bu günü anlamak daha kolay oluyor, tarihten faydalanan bugüne ait filmler yapıyorum. Politik filmler yapmak istediğim için kendime böyle bir alan seçtim, Anadolu ortaçağı bu alanlardan biri.

Sinema filmleri, reklam filmleri hangisinde kendinizi daha özgürce ifade edebiliyorsunuz?

Kendini belirtmek için reklam hiç uygun değil, çünkü kendin diye bir şey yok. Yaratacılığınızı bir başka şeye, pazarlama harekatının hizmetine veriyorsunuz. Yaratıcı olmak gerekir ancak yaratıcılık her zaman insanın kişiliğini ortaya çıktığı bir sey değil, tam tersine insanın kişiliğini gizlemeye de yarar. Kimlik olarak var olmak istiyorsanız sanat üreteceksiniz, pazarlama hizmeti yapmak ve para kazanmak için de ve eğitim almak istiyorsanız sinema alanında reklam yapacaksınız. Reklam filmleri sinemacılar için ciddi bir okul ama her eğitim gibi onun da ideolojik bir tarafı var o eğitimi alıp sinema yapmak kolay değil ama yapabilirseniz de mükemmel sonuçlar elde edebilirsiniz çok iyi ve aydınlatıcı bir okuldur.

Son dönemde çekilen Türk filmlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

1974 yılında 50 milyon bilet, geçen sene 30 milyon bilet satışı olmuş. Kayıp var ancak bu da seyirci potansiyelini gösteriyor. Sinemaya gitmeyi arzu  ediyoruz, bir yandan da kendimizi öğreniyoruz. Türkiye kendini tanımıyor. Birbirimizin kimler olduğunu öğrenmeye başladık. Her türden filmler yapılmaya başlandı. Kalitesiz örneklerde olsa tarz zenginliği var. Bu yıl 120 sinema filminden bahsediliyor. Türk sinemasının geleceğinden umutluyum…

Yeni yetişen sinema ve reklamcılara tavsiyeleriniz neler? 

Bu ikisini birbirlerinden ayırmak için ciddi bir psikolojik çaba sarfetmeleri, bu çaba çok ahlaki bir çaba olmalı. Birinde hizmet veriyorsunuz diğerinde içten davranmak gibi çabanız gerekir. İçten davranmanız çok zor. Nasıl bir garson hayatı boyunca hizmet edip nazik davranıyorsa ve eve geldiğinde onun başka birisi gibi davranması çok zorsa yani onun nezaketinin arkasında bir içtenlik yok hep bir operasyon gereği yapılan bir seyse biz gerçekten nazik mi iddia edemeyiz, müşterilerine nazik davranır. Reklam yönetmenliği ile sinema yönetmenliği arasında böyle bir problem var.

Ebru Kurtuluş

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiagustos2008

Bunu paylaş: