Korkuyorum – Gökhan Baykal

Korkuyorum* 

Gerçekten korkuyorum, geceleri kâbuslar görüp yataktan fırlıyorum. Bunların hepsi bir gece için çok fazla. Uykumun en güzel yerinde birden RTE olmuştum ve bir çiftçiyle ağız dalaşına girip ananı da ananı da diye bağırıp duruyordum hem de melodili şekilde. Sonra yataktan fırlıyorum, bir sigara içip tekrar uykuya dalıyorum. Bu seferde bir tersane sahibi olmuştum ve kum torbasıyla yapılması gereken bir denemeyi insanlarla yapıyormuşum ve bu zavallı insancıkların bir kaçı ölüyormuş, sonra yan tersanenin sahibiymişim burada çalışan işçiler ölebileceklerini bilmelidirler lafı flaşlar patlatarak yanıyor gözümün önünde sonra hooop yeniden uyanıyorum ama bu sefer uyumamaya niyetliyim, yoksa çekilecek gibi değil… Ne faydası var ertesi gün sınavım var ve ben ister istemez sızıyorum.

Yine kâbus, yine RTE oluyorum, coştukça coşuyorum durulamıyorum bir türlü hoop gazetecilere bir araba laf söyleyip akreditasyonlarını iptal ediyorum, sonra bir Hindistan yapıp rahatlıyorum ama o da kesmiyor bir de Kızılcahamam yapıyorum ama bu nasıl hamam niye natır yok diye göbek taşında  böğüre böğüre ağlıyorum, ardından bu olayın RTE’nin düşü olduğunu anlıyorum, rüyanın içinde rüya görüyormuşum. Sonra RTE olarak tam attan düşecekken kendi uykumdan uyanıyorum. Tanrım bu nasıl sınama yöntemi, nasıl bir işkenceyle sınıyorsun beni. Freud gibi biri de değilim ki çözeyim rüyalarımın anlamını.

Elimi yüzümü yıkayıp bir adet hazır kahve 3’ün 1’inden içiyorum yanına da arkadaş olarak bir sigara. Saate bakıyorum saat daha 22.30 ve ben ilk yattığımda saat 21.50 idi bunların hepsinin 40 dakika içinde olması gayet sinir dingildetici(*) ve yine ve maalesef uyku golünü atıyor ve beni kâbusların içine sürüklüyor. Bu sefer de yasal mermileri olan bir polis oluyorum, dur diyorum eğer durmuyorsa üzerime zimmetli mermilerin birini feda ediyorum, sonra restorana dalıyoruz birkaç arkadaş, üzerimizde polis yelekleri ve coplarla; çok baba bir olay çıkartıyoruz, hatta bir konsomatrisi saçından sürükleye sürükleye kaçırıyoruz ve tecavüz ediyoruz ama bu olayları çıkarırken kimse bize kimlik sormuyor daha doğrusu sormaya g.tleri yemiyor, daha sonra anlıyorum ki dur dediğimde  durmadığı  için  vururken  gerçek  polismişim,  restoran   baskınında sahte polis ama iki türlüde bir şey fark etmiyormuş ve ben dilediğim gibi at koşturabiliyormuşum… Bunları yapmak için üstümde polis yazan bir şeyler olması yeterliymiş, çığlık atarak uyanıyorum.

Bu sefer uyumamak için herhangi bir yöntem denemeyeceğim çünkü faydası olmadığını tecrübe etmiş bulunuyorum ve tekrar uykuya dalıyorum. Bu seferde tersane sahiplerinin kankası bir bakan oluyorum ve tersanedeki olaylarla ilgili olarak insanların dimağlarını zorlayan bir açıklama yapıyorum hem de oturduğum makamın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olduğunu unutarak “ Tuzla’da bakanlığımı ilgilendiren bir durum yok”. Sonra uyanmıyorum bile, aman diyorum kendi kendime “boş ver, bu ülkeyi sen mi düze çıkartacaksın “

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiaralik2008

Bunu paylaş: