İç Mimarlık Üzerinden Etik Kavramının Okunması – Murat Çaylar

İç Mimarlık Üzerinden Etik Kavramının Okunması* 

İç mimarlık tanımı mimarlığın var oluşu ile doğmuştur. Mimarlık en  genel tanımı ile bir yaşam biçimi olurken; içmimarlık bu yaşam biçiminin şekillendirilmesi ile tanımlandırılabilinir. Mimarlıkta mekân; belirli bir amaç  için sınırlandırılmış boşluk olarak adlandırılırken, yer ise bu mekâna toplumun kültürel, dinsel, düşünsel ve duygusal kavramları yüklemesi ile oluşmaktadır. Bu yer tanımı büyük ölçekten öznele doğru indirgendikçe, kentin, kentlinin belleği olan yapıları ve bu yapıların işlevselliği, kullanışlılığı ile kullanıcının isteklerini karşılayacak olan iç mekân ve iç mekânda yaşam  konularını  tasarlama durumunu ‘içmimarlık’ çizgisiyle sürdürmektedir. Mimarlık sanatı; ‘Mimar’ı ile bu mekânı sürtüktür ile tasarlarken; içmimarlık ‘Tasarımcı’ sı ile bu taşıyıcı sürtüktür ile sınırlandırılmış mekânları yer haline getirmek ve bu yerlerde kullanıcısına aidiyet durumunu en özgür şekilde yaşatmayı hedefler. İç mimarlık aidiyet durumunun tam anlamıyla temsiliyetçisidir. İç mimarlık tüm bu vasıfları ile tasarım kavramını tasarımcı niteliklerine sahip iç mimarları ile yerine getirmektedir.

İç mimarlığın tasarıma bakış perspektifinin birincil kaçış noktasını; iç mimarın deneyimlerle, koşullu veya koşulsuz reflekslerle öğrendiklerini tasarım süreci içerisinde kullanma becerisini öğrenmiş olabilmek, baktığını tasarım sürecinde görüp uygulama yetisine sahip olabilmek, tüm bu yetilerini pratikte, uygulama aşamasında algılanabilir ve algılayabilir bir duruş ve üslupla açıklayabilmek yeteneği oluşturmaktadır. Tasarım anlayışındaki bu temel olgunun tamamlayıcısını ise etik olarak adlandırabiliriz. Tasarımcının tasarım anlayışını tamamlayan etik unsurlarını birkaç başlık altında gruplayacak olursak eğer;

Bir iç mimar kendi mesleğine sahip çıkmalı, mesleğini icra ettiği toplumun kültürel siyasal çevresel ahlakına uygun bir tavır sergilemeli (Tabi bu tavır yaratıcı düşünce ve toplusal kültür dengesi üst başlığında tartışılmalıdır)ve bu kültüre sahip çıkmalıdır. Bunu, tasarımcının kültürüne olan etik sorumluluğu olarak adlandırırız.

Bir iç mimar, kendisini çevresinden aldığı verilerle belgemeli, değişen ve gelişen dünyayı yakinen takip etmeli ve hep birkaç adım ötesini hedeflemelidir. Bu hedeflerinin ışığında kendisini iyi tanımalı ve tasarımcı kimliği ile örtüşen  işleri yapmalıdır. Bunu, tasarımcının kendisine olan etik sorumluluğu olarak adlandırırız.

Bir iç mimar, kendi sanat başlığı altında işler yapmalı ve diğer sanat disiplinlerine saygı çerçevesi içerisinde bir duruş sergilemelidir. Bunu, tasarımcının diğer sanat disiplinlerine karşı etik duruşu olarak adlandırırız.

Bir iç mimar, varlığını sürdürdüğü toplumun maddi koşullarına duyarlı olmalı, tasarım yeteneğini bu yönde kullanma hâkimiyetine sahip olmalı ve bu gibi durumlardan doğabilecek sorunların sorumluluğunu alabilmelidir. Bu durumu, tasarımcının toplumuna olan etik sorumluluğu olarak adlandırırız.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiocak2009

Bunu paylaş: