Derd-i Aşk*
“Bir araya geldik, ateş oldu baş harflerimiz,
Bir araya geldik, sevda türküsü çaldı ilk seslerimiz…”
Saçımdaki ilk beyazı, sevginle sarmaladım bugün. Kokladım uzun uzun, bana bıraktığın ayrılığın eski ama taze tütsüsünü. Geride bıraktıklarımız, yaşayamadıklarımıza üzülmedim; çünkü anladım ki, Dünya’nın zıt iki ucunda da olsak biz, ellerimizi birbirine sıkıca bağlayan bir dert var aramızda. İster aşk dersin, ister sevda; ama var işte, canlı, nefes alan ve ırmaklar gibi akan bir hayat…
Ne zaman bir araya gelse bize verilen isimler, cayır cayır yanan bir yanardağ ağzı oluşur yaşamın karnında. Göğsünde taşır ayrılıkları yıldızlar ve der ki, onlar bile ayrı düştüyse, yok sevdaların bundan ötesi. Yağmurlu gecelere sakladığımız hüzünler bir bir çıkıp heybelerinden, selam verirler sıla umuduna. Yani, üzülme sevgilim, utanma ayrılığından… Sadece bizim için söylemiş şair, sadece bizim gibi acıtan ama sonsuz aşklar için: “Ayrılık aramızda bir köprü…” .
Belki de susuz kaldı menekşelerimiz. İster oğlum, kızım dersin, ister Seyduna ile Şahrud’um; yine de susuz kaldılar belki de. Kökleri, ebedi bir sevdaya tanıklık edememekten kıvrandı belki veya bildiler yalnızlığın, sensizliğin anlamını. Bir sarılışa kilitlenirdi bazen hayaller, bir çiçeğe bakmak, bir kitap okumaktan çok daha fazlasını verirdi insana. Çocuklar baş belası değil, aşk meyvesi olurlardı. Deniz, sevdalarca dalgalanırdı da kızmazdık öfkesine. Sesin, uzaklardan da olsa, yakından gelirdi, sevda bulutları taşırdı tınısını ve susuşların, bin bir kelime dolar, taşardı ardından. Uzak değil anlattığım demler, sanki bir asır geçmiş gibi olsa da, yanında uyandığım günlerden daha…
Şimdi bir bardak demli çayla, yüz yıllık tren istasyonlarının verdiği anılara ağlıyorum. Hayata kafa tutuyorum, biliyorum biz olmasak devam edemeyecek insanları mutlu etmeye. Bizsiz olmaz diyorum, biz ayrıyken olmaz. Aramızdaki uzaklığı sadece yollara dökebilirsin diyorum, eğdiremezsin büyük dağları…
İçi gürül gürül yanan iki koruz şimdi. O yüzden bu kadar çekiliyoruz birbirimize doğru. Biliyorum ki, mevsimler yalnızca aşka şahitlik etmek için geçecek bundan sonra ve biz hep, birbirimizi sevdiğimiz yaşta kalacağız. Saçımdaki beyaz nişanesi olsun bu ayrılığa verdiğim emeğin, sesindeki keder nişanesi olsun yıllar sonra birbirine karışacak seslerin…