Resim Heykel Müzesi ve Serginin Sergisi’nden Esinler*
Resim Heykel Müzesi ve Serginin Sergisi’den,İstanbul Resim Heykel Müzesi kuruluşundan bugüne kuşkusuz İstanbul’da tek olmanın ayrıcalığını yaşar. Yetersiz şartlarına rağmen koruduğu resimler, heykeller, seramikler, hatlar, ikonlar açısından hep dillerdedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri sanat anlayışını yansıtan örneklerden Osman Hamdi resmine, Hoca Ali Rıza’nın manzaralarındaki ayrıntıcı yaklaşımdan “d”grubu sanatçılarının Batıya öykünen yenilikçi tarzlarına, Kurtuluş Savaşı konulu resimlerden natürmort ustaları diye anlatacağımız ressamlara değin Türk Plastik Sanatlarının önemli örneklerini barındırır. Arşiv çalışmalarını sürdürür, eser restorasyonuna ciddi yaklaşır. Gözdedir, ancak kimi zaman ötelenilmişliğin yalnızlığı içinde kalır, kimi zaman bakımsızlığı ile suçlanır, yerilir…
Müze, Türk Plastik Sanatlarının başlangıcından ve gelişim çizgisinden haberdar olunmasını sağlayacak, bilgiler verecek, araştırma yapılacak zenginliktedir. Açılan sergilerle, tıpkı -Haziran 2009’dan beri izlenen- Serginin Sergisi’nde olduğu gibi, depo müzecilik anlayışından kopup, sanatı paylaşımcılara açtığı etkinlikler düzenleyebilir.
“Serginin Sergisi” müzenin 1937’de açılışı için hazırlanan ilk sergisini konu edinmişti. Zamanın belgeselliğini bugüne taşıma özelliğiyle bir ilkti. Gerçi, açılış sergisinin tamamını görme fırsatını sunmuyordu; yine de konu başlıkları düşünüldüğünde, yayınlar incelendiğinde yoğun ve uzmanların katılımcılığı ile Türk sanatının belleği için hazırlanılmış olduğunu kanıtlıyordu. Fotoğraftan Resim, Osmanlı Ressamları, Türk İzlenimcileri, Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları, İnkılâp Sergileri gibi beş başlığı ele alarak kurgulanmış olan sunuma kendinizi kaptırarak gezmeniz ayrı bir keyif; pek çok eseri yakından izleme olanağında dakikalar geçirmek ise kaçırılmayacak bir fırsattı.
Başyapıtların ötesinde Türk Sanatı belleğini oluşturan tabloların, heykellerin müzenin depolarından çıkarılarak sergilenmesi tüm sanatseverlerin unutamayacakları buluşmalardı. Arif Bedii Kaptan’ın “Cumhuriyet’in Gençliğe Tevdii” isimli resmi bunlardan sadece biriydi. Melek Celal Sofu’nun, Nurullah Berk’in, Zeki Faik İzer’ in, Şeref Akdik’ in zaman zaman değindikleri konular da hep aynı duyarlılıkla üretilmiş resimlerdi.
Resim Heykel Müzesi, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Atatürk’ün emriyle kurulmuş ilk plastik sanatlar müzesi olarak da önemlidir. Atatürk’ün müze için uygun gördüğü Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi hiç kuşkusuz O’nun sanata ve sanatçıya verdiği değerle örtüşen bir düşüncedir. Çağdaş kentleşme girişimciliğinde eskinin korunarak çağdaş hizmet mekânları olacak koşullarda yenileştirilmesi ise aynı zamanda da tarihi geçmişin korunması açısından önemsenmesini gerektirir. Bu anlamda Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi gibi özel bir binanın, Atatürk tarafından müze olarak belirlenmesi gelecek kuşakların sanata yaklaşımlarında kılavuz olma niteliklidir.
Resim Heykel Müzesi’sinin dış kapısından girişte bile tarihi mimari ile değişik bir etkileşimi hissederek yürürsünüz. Kısa yolun sonunda çift taraflı merdivenlerle ulaştığınız giriş salonu görkemli yapının mimari inceliklerinden o sırada haberdar olmanızı sağlayacak estetiktedir. Müzedeki eserlerin varlığı da tüm bu güzelliklerle örtüşecek güçtedir, bilirsiniz. Bu bağlamda Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rahmi Aksungur’un sürdürülmekte olan restorasyona ilişkin verdiği bilgiden, süreçte açılacak sergilerle hem müzeyi gezip hem de çalışmalara tanıklık edebileceğinizi öğrenmek son derece etkileyici ve umutlandırıcıdır. Yaşamak ve paylaşmak üzere…