Şaire Ağıt, Ağıda Şair: Metin Altıok*
Yine Temmuz ayı…Yine cellat alevler sararken şehirlerin ayazlarını,ağıtlık şairler seslenir nicedir unuttuğumuz sevdaları.Yaşamak bir yangın yerinde,der şairler yaşamak,yanarak ve aydınlatarak karanlıkları.Sivas demeyeceğim artık,ölümüyle değil,yaşamıyla anılmalı yananlar.Belki anardık ki değerdir bir yangını gündüz gece dillendirmek,tutuşurken aydınlatsaydı eğer.Ama belki alevinden,belki yakanındandır ki aydınlatmadı bu sefer.İnsanları ne aydınlandı,ne de aydı,keramet alevde değilmiş meğer…
Nice kara elmastan biriydi Altıok,can verirken Sivas’ın alevlerine,can verirken Sivas’ın alevlerinde.İzmir’in şiir yazdıran güzelliğinde yetişmiş ve Ankara’nın yalnızlığında gelişmişti.Anadolu son durağı oldu,her değerli yürek gibi…Söylenecek tek söz bırakmasa da ardından,şiirleri kaldı en sevdalısından…
ESERLERİ
Gezgin
Yerleşik Yabancı Kendinin Avcısı, Küçük Tragedyalar İpek ve Kılabtan Gerçeğin Öte Yakası Dörtlükler ve Desenler Süveyda
Alaturka Şiirler Hesapişi Şiirler Yel ve Gül Soneler
Bir Acıya Kiracı (Bütün Şiirleri)
SEÇME ESERLER
BERABERKEN
Beraberken kıymetini bilmedimdi Elim ayağımdın sanki zora koştuğum. Bir yetim şiir kaldı yanımda şimdi, Kaybetmekten deli gibi korktuğum.
Bir kum saatiyim sensiz geceden gündüze Altı durmadan üstüne getirilen.
Bu nasıl zaman ki çakılı kalmış güze, Doğmamış çocukları evlatlık verilen. İşte böyledir gülüm bazı şeylerin
Hiç hissedilmez varlıkları ama, Yoklukları bir uçurum kadar derin Baş döndürür kıyısında nasıl da.
Ey bir hüznü büyüten solgun anne! Sen de düşün benden sana kalan ne.
GERİYE KALAN
Bir anahtar verdindi bana Kabaran yüreğimi bilerek. Kullanıp durdum onu gönlümce, Aşkıma kenar süsü diyerek; Aşındırdım dişlerini zamanla.
Geriye ben kaldım işte.
Yalan olur sevmedim dersem; Ama yolcu yolunda gerek.
Ey ömrümün uğuldayan durağı; Yanlış hesaptan dönerek,
Benli günlerini sil istersen.
Geriye sen kaldın işte.
İKİLEM
Bir kabuk içinde Birbirinden ayrılmaz ( 🙂
Aşk ve acı yüreğimde İkiz badem içidir.
KAVAKLAR
Bedenim üşür, yüreğim sızlar. Ah kavaklar, kavaklar…
Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.
Orda kaldı yanağımın yarısı, Kendini boşlukla tamamlar.
Omzumda bir kesik el, Ki durmadan kanar.
Ah kavaklar, kavaklar…
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.
NE ZAMAN GELDİM SANA
Bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi Düşündüm bütün gece
Kurulmuş bir saat gibi.
Elimde seçkin bir sözcük demetiyle, Düşündüm gelip arasam seni.
Bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi
Vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi Bir saat suyun dibinde,
Kıvrımlar çizen yelkovanı akrebi. Duydum çaldı gecenin bir yerinde. Düş müydü, gerçek miydi?
Vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi.
Geldim mi sana, yoksa gelmedim mi? Ne zaman kapatsam gözlerimi,
Hep o saat dibinde suyun
Ve ben yanında bir gemi leşi.
Belki hiç yaşamadım senin öznel tarihini. Geldim mi sana, yoksa gelmedim mi?
Sen sırtına giymedin çiy tanelerini, Avucuma düşmedi yılın ilk cemresi Seni hiç görmedim, sana gelmedim, İkiye ayırmadık biz o tarihi.
Neden durmuyor öyleyse dipteki saat? Sen sırtına giymedin çiy tanelerini.
Anılardır bir batığın koruyan gövdesini, Acı verseler bile.
O saat, o çarpık saat duyuracak sesini Düşümde, gerçeğimde
Sevgiyle kurarak kendi kendini. Anılardır bir batığın koruyan gövdesini.
SARIL BANA
Bu yaşıma geldim içimde bir çocuk hala Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik Ve o eksiği tamamlayayım derken, Var olan aşınıyor zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana. Anıların kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu, Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken. Sevgiden caydığım yerde darıl bana.
SEVMİYORUM SENİ
Şimdi benim buzdan bir döşekte Üç büklüm olmuş zavallı sevdam, Üşüyorsa ölesiye yalnızlıktan;
Bil ki senin hep böyle güvensiz, Yaşamdan korkar oluşundan.
İşte bunun için sevmiyorum seni.
Şimdi benim bir han avlusunda Hiç bitmeyecek umutsuz kavgam,
Soluyorsa başı önde yorgunluktan; Bil ki senin hep böyle umarsız, Yarını göze alamayışından.
İşte bunun için sevmiycem seni.