An-lar – Özben Berkün

An-lar* 

Uykusundan uyanırken kadın, alacalı bir kelebek kurtuldu kozasından… Çıplak ayaklarını sarkıttı yataktan, nemliydi bastığı yer şaşırdı. Islak çimlerin uyaran serinliği yayılırken topuklarından vücuduna, hızla geçen küçük bir gölgeyi fark edene kadar ayaklarını izledi…

***

Ofisin kapısını kilitlerken kadın sersemleten bir parfüm kokusu doldu genzine. Arkasına döndüğünde fazla yakındı yabancı. Kapattığı kapıya doğru geri adım attı. Başını hafifçe öne eğdi adam. Kaldırıp tekrar baktığında yaramaz bir çocuk gülüyordu, güvenle uzattı elini kadına. Şaşkın ama sıcak bir gülüşle tuttu kadın uzanan eli…

***

Ayaktaydı kadın. Üzerinden geçen küçük gölgeyi ararken güneş gözünü aldı. Ters yöne çevirdiğinde başını, biraz ilerde havada davetkâr halkalar çizen kelebeği gördü. Hüzünlü bir tebessüm yerleşti yüzüne. Evet, çok güzeldi ama sadece uzakta… Ürkekliği duyan kelebek hızla yaklaştı omzuna, iki küçük tur attı kulağının kenarında…

***

Adam dudaklarını geri çekerken yanağını sıyıran saçların kokusunu çekti içine. Harfler birbirine karıştı, elindeki kâğıtta yazan tek bir sözcüğü bile okuyamadı kadın. Ofisin tabanı yavaş yavaş kayıyordu ayaklarının altından…

***

Çok hızlı ilerliyordu kelebek. Güneşe yaklaştıkça kaybolan benekleri, ardından takip eden kadına dönüp yaklaştıkça büyüyor muhteşem harelere dönüşüyordu. Başı döndü kadının ne ileriye doğru ilerleyebiliyordu ne geriye. Durdu…

***

Bembeyaz bir çarşafın üzerinde, birbirlerini sıkıca tutmuş iki yaşlı el ayrıldı…

***

Kontrolden çıkmış ellerini nereye yerleştireceğini bilemeden masaya tutunmaya çalıştı kadın. Parmaklarını kadının bileklerinde gezdirdi adam. Efsunlanan  kolları kendiliğinden açıldı, sırtını masaya verdi kadın…

***

Ayaklarını serinleten o ıslak çimler tatlı tatlı yaktı sırtını kadının. Kelebek yavaşça kondu göğsüne. Heyecandan gözbebekleri büyürken kadının, kanatları büyüdü kelebeğin. Sardı kadının göğüs kafesini, kanatları ete  karıştıkça karardı…

***

Boğucu bir öksürükle uyandı yaşlı kadın. Elini göğsüne bastırdı, derin derin nefes almaya çalıştı. Faydası yoktu. Komodinin üzerinde, eşinin omzuna yaslandığı fotoğrafı hayal meyal seçebiliyordu. Birden arkasındaki monitöre takıldı gözü. Uzun, yeşil, düz çizgi… Ayağa kalktı. Eşinin elini tutmak için göğsünden indirdiğinde elini, küçük kahverengi bir kelebek fırladı hırkasından dışarı. Ağır ağır kondu karşısındaki serum şişesine. Hareketsizdi kadın tüm gücüyle sıkıyordu avucundaki soğuk eli. Bilinçsizce izliyordu kelebeği ruhu çekilmişçesine ve gözlerini kapattı.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiekim2009

Bunu paylaş: