Türk Resminde Kurtuluş Savaşı Teması*
Sanatın toplumsal yapılara, bağlı gelişmesiyle, sanatçının yaratımını politik, ekonomik, kültürel şartlara uyumlu bir tavırla gerçekleştirmesi özdeştir. Bu arada tarihî sürecin hiçbir döneminde varlığı inkâr edilemez olan savaşlar, tüm ulusların sanatında yer almış genel bir konu olduğu kadar, tüm sanatçılarca aynı duyguların yorumlandığı ortak bir dili barındırır. Örneğin; Fransız Devrimi’nde halkları coşturan heyecanlı anlatımlar, Türk Resmi’ne yansıyan Ulusal Kurtuluş Savaşı’yla ilgili yapılmış olan tablolardan çok da farklı değildir. Ya da Birinci Dünya Savaşı yıllarında bir Alman dışavurumcu ressamın yapıtında izlenen acı ve felâket görüntüsü, “Guernica”ya bir başka tavırla yansımıştır.
Kurtuluş Savaşları, inançlar uğruna yapılan savaşlar, ideolojik savaşlar, topyekûn savaşlar[1] gibi en eski olgulardan biri olarak, toplumların içine düştükleri çıkmazlar için yapılmışlardır. Bu savaşlarda kullanılan dil, her dönemde sanatçılara esin kaynağı olmuştur; savaş acısı, hüznü, yıpratıcılığı, zorluğu, onların sanatları için adeta birer belletendir. Dolayısıyla Kurtuluş Savaşı ortamı, ressamlarımızı aynı duygularla sarıp, onların bu konunun dışında kalmasına izin vermeyen bir bütün sergilemiştir. Yapılan resimler, toplumun dramını acıyı hissettirirken; bazıları ise yaşayan vahşeti gözler önüne sermekten geri kalmaz.
Savaş resimlerinde belirgin olarak izlenen halkları coşturan yaklaşım, genellikle bağımsızlık uğruna yapılan savaşlara aittir. Bunu “Türk Resminde Kurtuluş Savaşı Teması” için de söylemek mümkündür.[2] Özellikle insan figürününün çokça kullanıldığı hareketli kompozisyonlarda, ressamlar son derece başarılı olmuşlardır. Çünkü onlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yaşanan kuşkulu düzenden ve kötü gidişattan haberdardırlar: Bu düzen onların kurtuluşa karşı duyarlılıklarını arttırmıştır. Bu resimlerde hem tutkulu, hem de araştırmacı bir tavır yakalanmalıdır. Amaç, savaş hüznünü, yıkıcılığını yansıtmanın yanında, ulusallık ruhunu güçlendirmek, savaşın nasıl zor şartlarda kazanıldığını belgelemektedir.
Bu konuda Ruhi Arel, Üsküdarlı Cevat, Ali Cemal, Nejat Çelik, A. Sami Boyar, Arif Kaptan, Ercüment Kalmık, Diyarbakırlı Tahsin, Halil Dikmen, Cemal Tollu, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi, İbrahim Çallı, Avni Lifij, Hikmet Onat, Namık İsmail, Abidin Elderoğlu, Hayri Çizel gibi sanatçılar belli bir tarzda olmasa da, aynı duygularla hareket etmiş ressamlardır.
Kurtuluş Savaşı resimleri, Çanakkale Boğazı savunmasında gösterilen başarının yankıları ile daha da özendirici bir hal almıştır. Zaten, savaş yaşanan toplumsal olay olarak, ister istemez resimlere yansıyacaktır. Bu konuda, özellikle Şişli Atelyesi Türk resim tarihi içinde anılması gereken önemli bir etkinlik olarak gündeme gelir.
1914 kuşağı ressamlarından Sami Yetik’in önerileri doğrultusunda Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın verdiği emir ile kurulmuş olduğu düşünülen Şişli Atelyesi’nde çalışan ressamlardan Hikmet Onat (1882-1977), Ali Sami Boyar (1880-1967), Ruhi Arel (1880-1931) askeri okulda okumuş sonra resime başlamışlardır. Bu konuda Ruhi Arel için Celal Esat Arseven şu tanımı yapar: “Koyu milliyetçi bir halk çocuğu idi. Türk’e ait herşeyi büyük bir bağlılıkla severdi. Türk’ün yaşayışı, eşyaları onun için ilham kaynağı idi. Avrupa da okuduğu halde batılılaşmamış, idealist bir milli ressam olmuştur. Yapıtlarında göze en çarpan özellik, Türk işleme ve halılarındaki renkleri ve uyumu hatırlatmasıdır.”[3] Şişli Atelyesi’nde Türk insanının geleneksel davranış biçimi, ruhu ele alınmıştır. Yani resimler sadece savaş izlenimi, belgesi değildirler. Bu atelyede ayrıca Mehmet Ali Laga, Ali Cemal, Namık İsmail çalışmışlardır. Ressamlar cephede araştırma yaparak savaşı yaşamakla kalmamış, ardından, savaş araç gereçlerini atelyeye getirterek, gerçekçi bir üslûbu benimsemişlerdir. Daha sonraki dönemlerde de Kurtuluş Savaşı resimleri yapılmıştır; ancak Şişli Atelyesi eskisi kadar yoğun ilgi görmemiştir.
Kurtuluş Savaşı ruhunu hissederek resim yapan ressamımız Sami Yetik, Balkan Savaşı’na katıldığı dönemde savaşın trajik yönü ile ilgilenmiş ve birçok eskiz çalışması yapmıştır. Sergilerde vurgulamak istediği şey, daha çok kahramanlık konusudur. Şişli Atelyesinde yaptığı resimler tarihi belge niteliğindedir. Bu resimler arasında “Türk Kurtuluş Savaşı’ndan”, “Kurtuluş Savaşında Türk Askerleri”, “Hücuma Kalkış”, “Doğu Cephesinden Dönüş” adlı tabloları, sanatçının savaşı her boyutuyla incelediğini gösterir.
1914 kuşağı ressamlarımızın askeri kökenli oluşları, onların savaş temasına ilgilerini çoğaltmıştır düşüncesi, Avni Lifij’in “Savaş ve Alegori” resmi ile farklı bir boyut kazanır. Bu resim sanatçının sembolizme duyduğu yakınlığın göstergesidir. Savaşın insanlara yaşattığı felâketler, acı dolu görüntülerle verilmiştir. Sıcak renklerin derinliklerindeki mekân ve figürlerin hareketleri savaş trajedisini yaşatmaktadır.
Ali Sami Boyar (1880-1967) Kurtuluş Savaşı temasını, “Askerbaşı”, “İtfaiye Eri”, “Güvertede” ve “Borazancı” gibi resimlerinde işlemiştir. Onun resimleri askerlerin dikkatini, yardımlaşmayı, heyecanı, düzeni yansıtmaktadır. Örneğin; “Borazancı”, savaşta görevli bir askerdir. Gücü ve kararlılığı temsil eder. Sanatçının sağlam deseni, bu anlatımı daha da güçlendirmiştir.
1914 kuşağı ressamlarından Hikmet Onat ise, savaş nedeniyle yurda dönerek, yurt özlemini yansıtan resimler yapmıştır. Bu konuda: “Türkiye’nin havası bizi başka yollara götürdü.” dediği bilinir.[4] “Harbe Giderken”, “Köyden Mektup”, “Çanakkale’de Siper” adlı resimlerini savaş heyecanı ile gerçekleştirmiştir. Savaşta askerlerin psikolojisi, ölüm korkusu, özlem gibi insanî duygular ya da savaş dinamizmi içinde yaşananlar tablolarında iri fırça darbeleri ile daha da belirginleşir.
Şişli Atelyesi’nde çalışan ressamlardan “Ali Cemal (1881-1939) “Yaralı Asker”, “Yaralı Düşman Askere Yardım Eden Türk Askeri” adlı resimlerinde savaşın askerler için de ne gibi zorluklar ve acılarla dolu olduğunu anlatır. Burada geniş bir alanın ön planında, büyükçe yer alan iki asker ve onları izleyen arkadaki at figürü, savaş kurbanları olarak, üçlü bir kompozisyonu oluştururlar. Konu yardımlaşmadır; sevgi ve şefkat kavramları, görülen sessizlik içinde daha da değerlenmektedir. İnsanın insana gösterdiği dayanışma her zaman yaşatılan insancıl bir davranış olarak, bu resimde güçlü bir anlatımla karşımızdadır. Kalın fırça vuruşlarının görüldüğü resimde, izlenimci yaklaşımın yanında, dışavurumcu bir tavır da dikkat çekicidir. Bu resim Türk Resminde dışavurumculuğun ilk örnekleri arasındadır.
Kurtuluş Savaşı konulu resim yapmış olan diğer ünlü ressamlarımız Ali Avni Çelebi ve Zeki Kocamemi’nin resimlerinde desen ön plandadır. Ali Çelebi çizgisel bir yapı içinde kesin geometrik ve inşaacı tavrı benimser. “Silah Arkadaşları” resmi ile aynı yazgıyı paylaşan askerleri anlatır. Bu, ulusun Kurtuluş Savaşına karşı duyduğu ortak istenci görselleştirmektir. Zeki Kocamemi’nin resimleri de aynı anlayışla sağlam bir yapı sunar. İnşaacı tavrı ısrarla kullandığı “Mekkare Erleri” adlı yapıtı bu konudaki en tanınmış eseridir. Hacimselliğin iki figürün yere basışlarındaki sağlamlıkla verildiği bu resimde figürler, küçük tepeyi aştıktan sonra, yola devam etmekte kararlıdırlar. Yola devam etmek, ileriye gitmek fikri Kurtuluş Savaşı’nda zorluklarla güçlerini birleştiren insanlar için, çözüm getiren bir kavramdır. Tüm olumsuz şartlara rağmen askerler ve halkın birlikteliği bu resimdeki ince anlatımla uyum içindedir.
Kurtuluş Savaşı resimlerinde Halil dikmen (1906-1964) aynı konuya farklı bir yorum getirmiştir. O da Anadolu halkının bağımsızlık ve kurtuluş özlemi ile bir bütün olarak çalıştıklarını belgelemek istemiştir. “İstiklâl Savaşında Cephane Taşıyan Köylü Kadınları” adlı eseri bu konuyu en çarpıcı yansıttığı resmidir. Tabloda renkten daha çok desene ve ışık gölgeye önem verilmiştir. Böylece, savaş ruhu dramatik bir tarzda ele alınmıştır.
Toplumun milli mücadeleyi bir vücut olarak sürdürdüğü izlerini Şeref Akdik’in (1899-1977) “Kurtuluş Savaşı’nda Ekmek Saçlarından Sürgü Yapımı” isimli tablosunda iletmek mümkündür. Sanatçının “Atatürk Telgraf Başında” adlı yapıtı da aynı anlatımı üstlenmiştir.
Ercüment Kalmık ise (1909-1977) “Kurtuluş Savaşı”, “Çanakkale Savaşı” resimleri ile Türk askerinin gücünü vurgulamaktadır. Her iki resimde de askerin öne çıkmış hali, ileriye gidiş kararlılığını anlatmaktadır. Sanatçı bu anlatıma, güçlü desen ve ışık gölge kullanımı ile ulaşır.
Kurtuluş Savaşı konulu resimlerde Cemal Tollu’nun (1899-1968) yaklaşımı daha farklıdır. Onun için önemli olan, plastik değerlerdir. Sanatın, bir yorum ya da bir duyarlılık olayı olduğunu, plastik kaygı ve estetik anlayış doğrultusunda çözümlenmiş bir ilişki olduğuna inanır. Cemal Tollu zaman zaman zor durumda olan, ya da hasret gideren askerlerle ilgilenmiş olsa da, genel olarak Türk Milletinin birlikteliğinden doğan güce hayranlığını ifade etmiştir. Türk Resim Sanatında modern dönemin başlangıcı sayılan D Grubu içinde yer alan Tollu, savaşın sonuna dek süvari teğmeni olarak görev yapmıştır. Resimlerinde inşaacı bir tavır izlediğimiz ustanın en ünlü savaş resimleri. “Manisa Yangını”, “Çanakkale, 18 Mart 1915 adlı yapıtlarıdır.
Resim sanatı tarihinde tüyler ürperten ve insanları derinden etkileyen savaşlara karşı ressamların heyecan, coşku, ürperti ve yada trajediyi, kendilerine özgü dille yansıtmış olmaları doğaldır. Bizler, sanatçıların savaşa nasıl tepki gösterdiğini ve ondan nasıl etkilendiğini görerek savaş vahşetini yaşarız. Bir başka açıdan ise, savaş resimlerinin bizleri etkilemesi, mutsuzluğa, umutsuzluğa sürüklemesi, insanlık tarihinin geçmişiyle aynı paralellikte olduğunun en açık göstergesidir. Ancak, Kurtuluş Savaşları konulu resimler, savaşların bu dramatik yapısından çok, toplumsal bir eylemi, duyarlılığı yansıtırlar. Bu resimlerde özgürlüğe karşı duyulan özlem, acıma ya da kendini feda etme ile işlenmiştir. Türk Resminde Kurtuluş Savaşı konulu resimlerde bu durum aynı özenle anlatılmıştır. Savaşın felâketleri gibi somut görüntülere karşı yansıtılmak istenen olgu, toplum dayanışmasından doğan güç, azim ve kararlılıktır. Türk halkını heyecanlandırarak, özgürlüğe çağrı yapan duyguyu güçlendiren, birliktelikle daha kuvvetli olunabileceğini anlatan sahneler; coşturucu içeriklerin biçimlendirdiği yapılarıyla o dönemi belgelerler. Sonuçta büyük boyutlu yağlıboyalar olan bu resimlerde renkçi, lekeci, inşaacı, dışavurumcu gibi üslûpsal farklılıklarla da olsa bu yakalanmıştır. Dolayısıyla kurtuluşa duyulan istek, inanç havasına bürünmüştür. Çünkü bağımsızlık özlemi, toplumdan ayrı düşünemeyeceğimiz ressamlarımız için de vazgeçilemez bir duygudur. Hatta bağımsız olma fikrine duyulan saygı, bu konunun daha sonraları, tekrar tekrar ele alınması şeklinde kendini göstermiştir.
[1] Modern sanayi toplumunun karakteristik özellikleri arasında yer alan, bir ülkenin toplumsal ve iktisadî kaynaklarının silahlı bir çatışma uğruna azami derecede seferber edilmesini kapsayan, genellikle sivil halkı ve ekonomiyi de düşmanın saldırılarına maruz bırakan savaş biçimi: B.k.z.
Gordon Marshall “Sosyoloji Sözlüğü”, çev.: Osman Akınhay-Derya Kömürcü, Bilim ve Sanat yayınları, s.761, Ankara, 1999.
[2] Bu konuda Türk Resminin Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma hareketleriyle kazandığı ivme ardından ulaştığı çizgi, I. Dünya Savaşı Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan resimler şeklinde incelenmelidir. B.k.z. Sezer Tansuğ, Çağdaş Türk Sanatı, s.118-135, 149- 153, İstanbul, 1996. Ayrıca b.k.z., “Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi” Nurullah Berk, Kaya Özsezgin, s.13-82, Ankara, 1983.
[3] Nurullah Berk, “Galatasaray Sergileri”, Çağdaş Türk Resim Sanatı, Cilt:2, s.58, İstanbul, 1981.
[4] Nurullah Berk, “Galatasaray Sergileri”, a.g.y., s.52.
KAYNAKÇA
Tansuğ, Sezer; Çağdaş Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1996. Boyar, Pertev, S.; Türk Ressamları, Ankara, 1948
Çoker, Adnan; Osman Hamdi ve Sanayi-i Nefise Mektebi, Mimar Sinan Üniversitesi Yayını, İstanbul, 1983
Köksal, Ahmet.; “Hayri Çizel’in Görsel Tanıklığı”, Türkiye’de Sanat Dergisi, İstanbul, 1992, s.54-55.
Gültekin Gönül., Türk Ressamları Dizisi, Ali Çelebi, Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları.Ankara, 1984
Eyüboğlu, Bedri, Naci, E., Aslıer, M.; Çağdaş Türk Resminden Örnekler, Ak Yayınları, İstanbul, 1982
Berk, Nurullah.; Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi, Tiglat Yayınları, Cilt:2, s.47-49, 52-59, 74-76., İstanbul, 1984
Çakır, A., Bilensoy, K., Zeki Kocamemi, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yayınları, İstanbul, 1979.
Marshall, Gordon; Sosyoloji Sözlüğü, Çev: Osman Akınhay-Derya Kömürcü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara 1999.