“Jeanne D’Arc’ın Tutkusu” Üzerine Sinemasal Bir İnceleme – Ayla Yıldırım

“Jeanne D’Arc’ın Tutkusu” Üzerine Sinemasal Bir İnceleme* 

Carl Theodor Dreyer‘ın yönetiminde sinema tarihinde çığır açan, yakın plan kavramını baştan yaratan, unutulmaz sessiz film başyapıtı. Jeanne (Maria Falconetti) İngilizler tarafından esir alınıyor ve yargılanıyor. Tanrı’yla konuştuğunu söyleyen ve kilisenin baskısına karşı duran Jeanne D’Arc‘ın tüm yaşamını değil, sadece yargılanıp yakılmasını anlatan filmde, başrol    oyuncusu Maria Falconetti’nin oyunculuğu, bugün “sinema tarihinin kaydedilmiş en iyi oyunculuk performansı” olarak kabul ediliyor. Falconetti’nin, ikinci sinema deneyimi olan, 1928 yapımı “The Passion of Joan of Arc“dan sonra bir daha asla film çevirmemiştir.

Sinemanın ilk yıllarında, çekilmiş bir film olmasına rağmen, o dönemin sinema şartlarını zorlayarak, günümüz sinema kurallarının temelleri atılmıştır. Filmin ilk karesinde, dönemine göre zor olan ve filmin devam sahnelerinde de göreceğimiz üzere önemli kamera hareketleri yapılmıştır. İlk sahnede kamera soldan sağa çevrinme yaparak, çevreyi genel bir şekilde izleyiciye tanıtmaya çalışır. Kameranın   önünden  geçen  insanları  görürüz.   Kamera   çevrinme  hareketini tamamladığı anda asıl olayın başlayacağı noktaya geliriz. Işık, günün koşullarına göre kullanılmaya çalışılmış ama çerçeve içine üstten ve alttan giren karartılarda gözden kaçmaz. Kostüm ve aksesuar seçimi konusunda profesyonel davranılmış, uygun kostüm ve aksesuarlar kullanılmıştır. Ayrıca filmde sürekli çerçeveye girip-çıkan insanlar görünmektedir.

Film, dönemine göre kamera kullanımı açısından, son derece profesyonel ve yaratıcı bir tarafa sahiptir. Kamera hareketleri açısından ele alırsak: titremelerin çok az olduğu ileri-geri kaydırmalar, sağa-sola kaydırmalar ustalıkla kullanılmıştır. Bunun yanı sıra zoomlar, özellikle çevrinmeler etkileyici ve çarpıcı bir şekilde kullanılmıştır. Özellikle bazı sahnelerde gösterilmek istenen  ve o sırada çerçevenin dışında olan nesnelerin hızlı yukarı çevrinme hareketleriyle yakalanması başarmıştır. Bu o dönem için başarılması çok zor olan bir durumdur. Çünkü o dönemde görüntü yönetmenleri, günümüzdeki gibi filmi oluştururken yapılan çerçeveyi görerek kayda alamıyorlardı. Ve bu filmde de görüntü yönetmeni ne çektiğini bilmeden yalnızca deneyimleri ve tahminleriyle yola çıkarak çerçevelerini yapmaya çalışmış ve bunu ustalıkla başarmıştır.

Yönetmen çekim ölçeklerinin kullanımında ise genellikle yakın çekimlere başvurmuş ve oyuncuların da etkileyici performanslarıyla bu yakın çekimler anlamına kavuşmuştur. Yine dönemin sinema şartlarına bağlı olarak görüntü yönetmeninin bu çekimleri gerçekleştirirken, deneyim ve tahminlerine güvenmesi onu yanıltmamıştır. Çünkü ne çektiğini görmeden yapılmış olan bu filmde çerçeveler, yakın çekimlere rağmen son derece düzgün oluşturulmuştur. Yakın çekimlerle, karakterlerin ruhsal ve duygusal durumları oyuncuların da başarısıyla en iyi şekilde verilmiştir. Özellikle Jeanne karakterinin, yakın çekimleri çok fazla ve izleyiciyi rahatsız edecek derecede kullanılarak, Jeanne’nin ruhsal durumu ve çektiği ızdırap çarpıcı bir şekilde verilmiştir. Genel çekimlerle de izleyiciye ortam ve çevre tanıtılmıştır.

Filmde özellikle alt ve üst açılar sıkça kullanılmış ve dramatik etkinin gücü arttırılmaya çalışılmıştır. Sorgulamanın ilk sahnelerin Jeanne karakterini  ilk önce alt açıdan görüyoruz, ama daha sonra bu alt açılar yerini gittikçe üst açıya bırakıyor. İlk önceleri yargıçlara karşı kendini savunabilirken, daha sonraları güçsüzleşip, sorularına karşılık veremiyor ve suçlu duruma düşüyor. Üst açılar, Jeanne karakterinin, çaresizliğini, güçsüzlüğünü, yargıçlar karşısındaki ezik halini etki açısından arttırmak için kullanılmıştır. Alt açılar ise daha çok yargıçlar için kullanılmış ve onların güçlü, üstün olduğu olgularını destekler bir şekilde kullanılmıştır. Filmin geneline baktığımızda alt ve üst açılar gayet yerinde etkiyi artacak şekilde kullanılmıştır. Ayrıca yönetmen bu açıları kullanarak nesnellikten uzaklaşıp, dramatik etkiyi arttırmıştır.

Ayrıca bu filmde sinema tarihinin en etkileyici sahnelerinden biri çekilmiştir. Bu ise iç içe geçmiş 3 insanın oluşturdukları piramit şeklidir. Tıpkı bir resim gibidir.

Sessiz bir filmde araya giren tanıtıcı yazılarla olayları daha derinlemesine takip edebilme olanağına sahip olabiliyoruz. Ama yine de bu tanıtıcı yazılar ya da diyaloglar ile ilgili açıklamalar olmasaydı yine de görüntülerle ve filmin gidişatıyla da olayları anlayabileceğimiz son derece etkileyici bir film.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergihaziran2010

Bunu paylaş: