Kıtlığın Sorumluları – Selin Süar

Kıtlığın Sorumluları* 

Son haftalarda Somali’de baş gösteren kıtlık yüzünden neredeyse 100 bin kişi su ve gıda bulabilme umuduyla başkent Mogadişu’ya akın edince yıllar yılı kansıksadığımız görüntüler yeniden gündeme geldi. Kenya, Etiyopya, Cibuti ve Somali’de son 60 yılın en kurak geçen günleri 12 milyon insanı ölüm  tehlikesiyle yüz yüze getirince, halk, çare aramak için başkente akın etti. Afrika boynuzunun en zor durumda bulunan ülkesi Somali’de ise beş bölgede kıtlık resmen ilan edilmiş durumda. Dünyanın bir kanadı, yiyecek, içecek, barınma, sağlık gibi hizmetleri elinin altında kolayca bulurken, diğer kanadı bir lokma yiyecek ve bir yudum su için kıvranmakta. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, elimizin altında istediğimiz her şeyi bulabilmemiz bir yanda dursun, tüm bunlar israf edilecek noktaya taşmış bulunmaktadır.

Ülkemizde bilinçsizlikten yapılan israfın yanında, ‘büyüklerin’ rant sağlamak  için milyarlarca Dolar’ı hiçbir suçluluk duymadan çöpe atması, ülkemizde göz göre göre tarım ve hayvancılığı bitirmeleri ve zamları birbiri ardına basarak ürünleri dışarıdan ithal etmeleri, Anadolu’muzun hazine arazilerini satışa çıkarmaları; kısacası bizleri, dünyaya borçlu, köle ve ezik bireyler haline getirmeleri elbette, gerek inandıklarını savundukları Kutsal Kitapta, gerekse insanlığa dair en ağır suçlardan biri olarak maddi/manevi her alanda yer  almakta,  ancak  bu;  kimsenin  umurunda  olmamaktadır.  Somali’deki halkın insanlık dışı görüntüleri hafızamıza kazınmışken hiç düşündük mü, Somali nasıl bu hale geldi?

Çok uzak değil, yeni Türk Devletinin, yani Türkiye düşüncesinin filizlenmeye başladığı dönemlere rastlıyor Somali’nin Batılı Devletlerce sömürülme hikayesi… Şimdi bırakın ülkeye ait bir ekonomiyi, yaşamanın bile mucize  olduğu Somali topraklarında o dönemler ekonomi, daha çok göçebe  hayvancılığa ve tahıl, darı, mısır, muz, pamuk, şeker kamışı ile çeşitli meyve- sebzelerden oluşan tarıma dayanıyordu. Tarım ve hayvancılıktan elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 65’ti ve çalışan nüfusun % 70’i bu sektörlerde görev almaktaydı. Uzun bir sahili bulunması nedeniyle balıkçılığa da elverişli olan Somali’nin kıtlığa varan düşüşünün nedenini 1878 yılında imzalanan ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan büyük toprak kayıplarını beraberinde getiren Berlin Antlaşması’na bağlayabiliriz. 1885’te anlaşmaya bağlı olarak İtalya’nın, Habeş Eyaleti’ni (bugünkü Somali) işgal etmesiyle, ülkedeki sömürgecilik başlamış oldu. Somali, İngiltere ve İtalya tarafından önce ikiye ayrıldı ve ardından 1960 yılında kağıt üzerinde bir bağımsızlık ilan ettirildi. Ülkenin tarım alanları Somali halkının beslenmesine ve geçimine yetmekteydi. Yer altı madenleri olarak da uranyum, petrol, boksit, demir ve kalay bulunmaktaydı.

Kendi onursal kimliğimizi kaybettirip tamamiyle satılmış bir ülkeye kucak açtıran ve günümüz yönetimlerinin sorumlusu olan, yakından tanıdığımız o 1980’li yıllarda, Somali’de de yönetime Batılı ülkelerin sözcüsü ve kuklası olan  bir  idare  başa  geldi.  IMF’nin,  aynı  bize  uyguladığı  ve baştakilerin uygulattığı politikalar sayesinde kamu kurumları ABD’ye satıldı. Tarım ve hayvancılık bakımından kendine yeten ve ihracat yapan Somali bu şekilde, yine aynı bizdeki gibi ithalata mahkum hale getirildi.

Yetmedi, 2005’te Batılı ülkelerin özellikle de ABD’li şirketlerin attığı yüzlerce nükleer atık dolu varil Somali kıyılarına vurdu. Varilleri temizlemek Somali’lilere kaldığından ve balıklar da, zehirli atıklar nedeniyle yok  olduğundan Somali en nihayetinde bugün içinde bulunduğu duruma düştü. Böylelikle ellerinden zaten alınmış olan tarım ve hayvancılığın yok oluşu, denizden gelen son çareyi de tüketti ve kıtlık baş gösterdi.

Bugün, bizler dahil, uluslararası tüm kuruluşlar birkaç milyon dolar yardımla insanlık borçlarını yağmacık biçimde ödemeye çalışmaktadır. Oysa Somali’lilerin yardım çığlıkları yalnızca, her şeyi daha da kirletmeden Batılı devletlerin ellerini Somali üzerinden çekip, ambargoları kaldırmaları. Tüm bunlar yapılacak su, ekmek ve diğer yardımlara bedel.

Görünen o ki, ülkelerin yok oluşunda büyük rol oynayan ve başa getirilen zihniyetler milyonlarca insanın katili olmakla beraber, koskoca bir nüfusu ortadan kaldıracak kadar büyük bir yıkıma neden olabilmektedirler. Yok oluşumuz gözümüzün önünde cereyan ederken Somali’deki halka bakıp trajediye, görüntülerden korkarak baş çevirmek, bir gün başımıza geleceklerden kendimizi sakınmaya yetmeyecek.

Anlayana…

*https://issuu.com/azizm/docs/edergieylul2011

Bunu paylaş: