Toplum Sanatla İyileşir*
Erdal Atabek “Toplum Sanatla İyileşir…” başlıklı yazısında yaşadığımız şiddet olaylarının gelişebileceğini öngörür gibiydi. Önlemler alınmasının gerekliliğine inancı tıpkı bugünkü gibiydi; tamdı. Yazısını şöyle bitirmişti: “Sanata yapılan katkı bu ülkenin geleceğine yapılan katkıdır. Hepimizin sosyal sorumluluğu da bu katkıya bir yerinden katılmaktır.”
Doğru. Yıllardır sürdürülen ezbere dayalı eğitim sisteminin çöküşünü acı ayrıntılarda izlemekteyiz. Ayrıca yaşadığımız en olumsuz davranışların, yanlış düşünce yapılarının hazırlayıcısı da kesinlikle bu sistemdir. İnsanımız değer bilmez bir şekilde yaşamaya itiliyor. Duygusal zekanın önemi hâlâ kabul edilmiş görünmüyor.
Sanat eğitiminde kazandırılan düşünme, değerlendirme, fikir ileri sürebilme, savunma gibi birçok sosyal durum duygusal zekanın gelişmesine bağlı üretimlerdir. Olumluluktur. İnsanın olgunlaşmasına yardımcı olacak kişisel zenginliklerdir.
Artık tüm eğitim sınıflarında sanatın ve kültürün insan eğilimlerinde olumlu yaklaşımların çoğalmasındaki rollerinin yadsınma lüksüne karşı durulmaktan başka çare kalmamıştır. Yoksa daha çok değer bilmemezliğe bağlı gelişen acılar yaşarız, vurdum duymamazlıkla sanat eserlerimizden oluruz…
Sanatın yaşamı anlamlandıran o büyük etkisinin toplumun dağarcığına yerleştirilmesi kuşkusuz öğretilecek bir bilgi, bir donanım, bir edinimdir.
Sanatın eğlenceyle karıştırılmamasına, çocuğun yaratıcılığını yönlendirecek kültüre, özdeğer ve özgüven kazandırılmasına bağlıdır.
Okulların yönetimlerini, ders programlarını, müfredat programlarını bir an düşünmezsek Güzel Sanatlar Fakülteleri, Eğitim Fakülteleri Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri, resim ve müzik öğretmenleri bu konuda birincil sorumluluğu paylaşanlardır. Sanatın, kültürün verimliliği içinde geliştirebilecekleri farklı duyarlılıkları değerlendirmeyi programlamış olarak derslerini sürdürdükleri oranda toplumsal barışa katkıda bulunacakları bilinmelidir.
Bu anlamda kentler, yaşanılan bölgeler bucak bucak dolaşılıp sanatsal olaylar, tarihi yapılar, müzeler, kütüphaneler takip edilmelidir. Derslere taşınan her sanatsal, kültürel malzeme ile öğrencilerin aktif olmaları, değerlendirme yapmaları sağlanmalıdır.
Görüşüm, ülkemizin en uzak köşelerindeki -tarihi eserlerimizin kullanılmasıyla- okularda da başat rolde olabilir. Sanat ve kültür değerlendirmelerinin eğitimimizde öncü olmasını, insanlarımızı kapsamasını; sapık, cani davranışları yerle bir etmesini diliyorum.