Gergedan’ın Son Şiiri*
İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin son filmi Gergedan Mevsimi (Rhino Season, Fasle Kargadan), çekimleri sırasında Türk basının ilgi odağı olmuştu. Irreversible, Malena gibi filmlerden hatırladığımız İtalyan aktris Monica Bellucci’nin çekimler için İstanbul’da bulunması bunun en önemli nedeniydi tabii. Fakat işin içinde Behrouz Vossoughi, Yılmaz Erdoğan, Beren Saat gibi başarılı oyuncuların yanı sıra Sarhoş Atlar Zamanı (Zamani barayé masti asbha), Kaplumbağalar da Uçar (Lakposhtha parvaz mikonand), Annemin Ülkesinin Şarkıları (Gomgashtei dar Aragh) gibi önemli filmlere imza atan usta yönetmen Ghobadi olunca izleyici istemeden de olsa büyük beklenti içine giriyor. Filmin bu beklentileri tam olarak karşıladığı söylenemez ama gerek oyunculukları, gerekse hikayesiyle göz ardı edilmemesi gereken yönleri de yok değil.
Gergedan Mevsimi, İran Devrimi zamanında Şah’a karşı çıktığı gerekçesiyle 30 yıl hapis cezası verilen yazar Sahel Farzan (Vossoughi) ve ona yardımdan 10 yıla mahkum olan karısı Mina’nın (Bellucci) bir anda kararan hayatlarının öyküsü. Mina’ya aşık olan şoför Akbar (Yılmaz Erdoğan), Mina’ya tecavüz ettikten ve hamile bıraktıktan sonra genç kadını hapisten kurtarırken, 30 yıl sonra hapisten çıkan -Mina’nın öldü bildiği- Sahel’in karısının izini sürerek geçmişi hatırlaması anlatılıyor filmde. Ghobadi’nin işlemekte oldukça başarılı olduğu acı ve hüzün konusu filmin tamamına hakim ve bu yönüyle izleyiciyi etkisi altına alıyor dersek yalan olmaz.
Sık sık karşımıza çıkan flashback’lerde asıl hikaye anlatılıyor ve geride bıraktığı yıkıntıları da şimdiki zamanda rahatça görebiliyoruz. Çoğu sahnede diyalogtan çok ifadeler ve anlamlı bakışlar var. Durum böyle olunca oyunculara büyük iş düşüyor ve bu noktada yıllardır kamera karşısında görmediğimiz usta oyuncu Behrouz Vossoughi’ye -belki de karakterinin aşırı sessizliğinden dolayı- bu uzun bir aranın pek de yaramadığını görüyoruz. Filmin kötü adamı Yılmaz Erdoğan filmi adeta üstleniyor ve özellikle güzel aktris Monica Bellucci’den -pek sık görmediğimiz- başarılı bir performans gözler önüne seriliyor. Televizyon dizilerinden tanıdığımız tiyatrocu Caner Cindoruk, Vossoughi’nin gençliğini oynarken Beren Saat beklenenden çok daha az görünüyor filmde.
Konusunun gerçek bir İran şairinin hayatına dayanması maalesef ki filmi bir adım bile ileriye götürememiş. Zira senaryonun yetersiz kalması ve İran devriminin doğru dürüst işlenmemesinin yanı sıra filmde fazlasıyla anlam yüklendirilmiş ya da gereksiz uzatılmış sahneler kullanılması sık sık göze batıyor. Fakat bunların yanında ışık düzenlemelerinin başarısı ve yer yer dikkat çeken kamera açılarının bir çok eksiğin önüne geçtiği söylenebilir. Filme genel olarak hakim olan karanlık atmosfer de bir diğer iyi yanı.
Filmde kısa birer sahneyle karşımıza çıkan at ve kaplumbağalar, yönetmenin ince mizahını temsilen önceki filmlerini bilenleri gülümsetecek iki küçük nokta. Son olarak Gergedan Mevsimi, yaşanılan acıların ve mutlu anıların aslında içinde savaşlar veren fakat dışarıdan adeta bir gergedan kadar yabani olan insanlığa dayandığını gözler önüne seren vurucu bir film.