Çerçeveleme Kuramı Ekseninde Fok Badem Olayı, Hürriyet Gazetesi ve Sermaye – Onur Keşaplı

Çerçeveleme Kuramı Ekseninde Fok Badem Olayı, Hürriyet Gazetesi ve Sermaye* 

Giriş

Ülkemizin sivil toplum dinamiğinde öne çıkan duyarlılıklardan biri hayvan  sevgisidir. Bu sevginin çıkış noktasında, başta köpekler ve kediler olmak üzere evcil hayvanların oluşu, Türkiye’deki hayvan sevgisinin de sınırlarını çizmektedir. Vahşi hayvanlara yaklaşırken bile evcil hayvanlara gösterilen tepkilerle hareket ediliyor oluşu özellikle yaban hayatı koruma alanında kimi zaman ciddi sıkıntılar yaratmaktadır.

2006 yılının Aralık ayında Aydın’ın Didim ilçesi sahilinde, vücud direnci düşmüş olarak bulunan ve tüm dünyada beş yüzün altında kalan bir popülasyonla nesli tükenme tehlikesi altında olan Akdeniz Foku türünden yavru fokun, ülkemizde yaşadığı süreç bunun örneğidir. Başta bölge sakinlerinden ilgi görüp kısa sürede “halkın sevgilisi” olan ve “Badem” adının verildiği fokun bakımı, Koç Holding’in tüm masrafları üstlenmesiyle birlikte Türkiye’den Sualtı Araştırmaları Derneği’nin (SAD) başını çektiği yurtiçi ve yurtdışı sivil toplum örgütlerinin denetiminde, belediye ve valilik koordinasyonuyla  gerçekleştirilmiştir.  Bulunuşundan, tekrar doğaya bırakılmasına kadar uzanan süreçte basının büyük ilgi gösterdiği fok, son dönemde en çok 2012 Şubat ayında yayınlanan ve eğitmenlerin özel havuzda Badem’e sopayla vurduğu görüntülerle gündeme gelmiştir.

Bu çalışmada Badem olayının en sert tartışmalara yol açan ve basın tarafından da en sarsıcı olarak adlandırılan dövülme olayı mercek altına alınmaktadır. Çalışmanın kuramsal yönünde Çerçeveleme kuramı tercih edilerek basının olayın bütününü hangi çerçevede vererek nasıl bir kamuoyu oluşturma inşasına giriştiği üzerinde durulmaktadır. Basın alanında Hürriyet Gazetesi’nin tercih edilme sebebi ise, 2007’den bu yana toplamda yetmiş haber ve yazıyla Badem’i haberleştirmesinin ötesinde, “Türk basınının amiral gemisi” sıfatıyla görece tarafsız kalma iddiasıyla olayın merkezinde yer alma gayesidir. Olayların büyük çoğunluğunun önceki yıllara dayanması neticesinde, haber, fotoğraf ve video konusunda Hürriyet Gazetesi’nin internet arşivinden yararlanılmıştır. Çalışma kapsamında Hürriyet Gazetesi  özelinde basının yanısıra Koç Holding ve sivil toplum örgütlerinin Badem olayındaki konumlanışları mercek altına alınmıştır. İlk bölümde çalışmanın kuramsal altyapısı, ikinci bölümde ise haber metinleri ve görsellerin kuram kapsamında incelenmesi ortaya konulmaktadır.

Çerçeveleme Kuramı

Kişi, gündelik bir olaya tanıklık ettiğinde ve yorumlamaya çalıştığında onu, kendi bireysel alt yapısı ve arka planına göre, daha da önemlisi zihniyetine göre bir çerçeve içerisinde sunmuş olur. Habercilikteyse gerçekliğin yeniden inşası ve sunumu muhabirin, kameramanın, editörün, yazı işlerinin, genel yayın yönetmeninin ve varsa medya patronunun süzgecinden geçmektedir. Her biri aynı veya farklı formasyonlara sahip kişilerin “haber” adı altında sundukları elbette olayın bütününe, olayın kendisine göre çerçevelenmiş bir gerçekliktir. Dolayısıyla basındaki kurum ve kişilerin ideolojik tutumları haberin neye göre niçin ve nasıl çerçevelendiğini belirleyen başat etkenlerdendir.

“‘Çerçeveleme’ kavramını ilk kez kullanan Goffman, insanların gündelik yaşam üzerine kurdukları çerçevelerin bazılarının varlıkların, önermelerin ve kuralların  bir  sistemi  olarak açık seçik olduğunu, bunlar dışında kalan büyük kısmının ise bir bakış açısının bilgisini sağlamada yetersiz olduğunu; ancak bununla birlikte yapılandırma düzeyi ne olursa olsun her çerçevenin sınırları içinde tanımlanan sınırsız sayıdaki somut olayın belirlenmesi, kavranması ve adlandırılması için olanaklar verdiğini ifade etmektedir. Goffman ‘çerçeveler’ olarak etiketlenen ‘yorumlama şeması’nın, bireylerin meydana gelen olayları ya da bilgileri yerleştirmek, algılamak, tanımlamak ve etiketlemek gibi durumları gerçekleştirmelerini mümkün kıldığını söylemekte, daha sonraki bir çalışmasında da kültürün merkezi parçaları olarak çerçevelerin çeşitli yollarla kurumsallaştığına ve dışsal olarak bireyi konumlandırdıklarına dikkat çekmektedir.”1

Çerçeveleme kuramı, izleyicinin gözünde bir konunun ve o konu içerisindeki bir görüşün öne çıkarılması ya da yok sayılması, dolayısıyla izleyici kitlelerinin manipüle edilerek amaçlandığı şekilde bir alımlamaya erişmelerini ele almaktadır. Kanaat oluşturma ve ikna etme bağlamında basın kuruluşunun tavrı ve tercihleri çerçeveyi belirler. Daha detaylı bir ifadeyle, “çerçeveleme temel olarak algılanan gerçekliğin bazı yönlerini seçmek ve onları iletişimsel bir metinde daha görünür hale getirmek böylece ele alınan bir konuya yönelik belirli bir problemi tanımlama, neden ve sonuçlarını yorumlama, ahlaki değerlendirme ve/veya çözüm önerisi sunmaya katkıda bulunmaktır”. 2

Çerçeveleme yalnızca fotoğrafın değil haber metninin içeriğine dair çözümlemeleri de içermektedir. Haber metnini yazarken hangi görüşlere hangi sözcük, sıfat seçimleriyle yaklaşıldığı, başlığın haber metninin hangi bölümünden alınarak veya esinlenerek tercih edildiği çerçevelemenin sorduğu sorular arasındadır. “Çerçeveleme kuramını hem kurumsal hem de ideolojik etkenlerin bir araya geldiği bir alan olarak niteleyen ve bu analizi bilgi transferi ya da iletişim yoluyla insan bilincini etki altına alma yöntemi olarak tanımlayan Deniz Kılıç’a göre; çerçeveleme  kuramı  belli  bir  olayda  belli  bir  konunun  kuramsal tercihler ve ideolojik nedenlerden dolayı diğer konulara gore daha fazla yer tutması, zaman alması ve daha görünür hale gelmesidir. Çerçeveler aracılığıyla konuyu yorumlayacak alıcı için geliştireceği tutumlara, etkileyeceği düşüncelere yönelik bazı yollar ve ifadeler önerilmektedir.” 3

Scheufele ve Tewksbury ise çerçevelemeyi siyasal iletişim araştırmalarının gelişim aşamaları içinde ele alarak, bu gelişim aşamalarının şimdilik sonuncusu olarak değerlendirmişlerdir. “İnsanların zihninde bazı meselelerin daha görünür hale getirilmesini (agenda setting-gündem kurma) insanların siyasi bir aday ya da mesele hakkında bir yargıya varırken hesaba kattığı kaygıların kitle medyası tarafından biçimlendirilmesinden (hazırlama-priming) ayıran Scheufele ve Tewksbury, çerçevelemenin bir meselenin haber metinlerinde biçimlendirilme şeklinin izleyicilerin algılamalarını etkileyebileceği varsayımına dayandığını ifade etmişlerdir.” 4 Böylece kamuoyu oluşturmada çerçevelemenin gücü de vurgulanmaktadır.  İzleyicinin  de  kendi  çerçevesinden  okuyacağı  haber metni ve görselleri, izleyicinin görece uzak olduğu konu başlıklarıyla ilgili haberlerde ister istemez basın tarafından çerçevelenmektedir.

“Çerçeveleme kavramı, bir yönüyle herhangi bir bütünlük içerisinde o bütüne ait bir parçanın sınırlandırılmasını ve dolayısıyla bağlamından koparılmasını ifade ederken,  diğer yönüyle Goffman’ın yorumlama şemaları olarak adlandırdığı çerçeve şablonları yada kategorilerinden oluşan çerçeveler sistemi içine yerleştirmeyi kapsamaktadır. Medya profesyonelleri tarafından medya metinlerinin yapılandırılmasında ya da bu metinlerin alımlanmasında başvurulan çerçeveler, toplumsal ve kültürel yapı içerisinde inşa edilmekte, yeniden üretilmekte ve bu yapıdaki değişimlere bağlı olarak dönüşebilmektedir. Baskın ideolojinin taşıyıcısı olan çerçeveler, bir gündelik  yaşam  pratiği olan ve onun doğallığına yaslanan haber metinlerinde anlamlandırma pratikleri vasıtasıyla toplumsal gerçekliğin kurgulanmasında önemli bir rol oynamaktadırlar. Toplumsal süreçler içerisinde toplumun benimsediği egemen söylemler tarafından belirlenen çerçeveler, haber metinlerinin üretim sürecinde de kullanılmaktadır. Bir çeşit kategorizasyon da denebilecek bu çerçevelerin, alımlayıcı toplulukların kendi çerçeveleri ile etkileşime girmesiyle gelişen süreçte de toplumsal gerçeklik inşa edilmektedir.”5

Bu inşa edilen gerçekliğin var olan gerçeklikle arasındaki fark haber metninin kurgulayıcılarının çervelemesiyle ilgilidir. Sonuç olarak basında yer alan yazılı görsel haberlerin tamamı çerçeveleme kuramı ekseninde kurgulanabilmekte ve okunabilmektedir.

Hürriyet Gazetesi’nce Fok Badem Olayı

Doğan Holding’in medya kanalında en büyük yatırımlarından olan ve basının piyasayla ilişkileri açısından öncü olmuş Hürriyet Gazetesi, üç yüz elli bin – dört yüz bin bandında seyreden tirajıyla6 Zaman ve Posta gazetelerinin ardından Türkiye’nin üçüncü en çok satın alınan gazetesi konumundadır. Tarafsız kalma gayreti, köşelerinde siyasetin her rengine yer vermeyi amaçlamasıyla “basının amiral gemisi” benzetmesini korumaya çalışmaktadır. Bu refleks ile popülist bir tonda ilerleyen gazetenin, hemen her konuda sözü vardır ancak bu sözü magazinselleştirme eğilimi de taşımaktadır. Fok Badem olayına geniş yer veren Hürriyet Gazetesi, Badem’in dövülmesi olayına kadar geçen zamanda birbiriyle çelişen başlıklar, haberler ve görseller kullanması ancak bu şekilde okunabilir.

Badem’le ilgili ilk geniş haberi Şubat 2007’de “Üçüncü Evlat”7 başlığıyla veren gazete, haber metninin hiç bir yerinde bu cümle geçmemesine ve genel olarak Koç Holding’den Mustafa Koç ve ailesinin metinde küçük bir yer tutmasına rağmen Badem’i ailenin üçüncü çocuğu olarak çerçevelemektedir. Haber görseli olaraksa Mustafa Koç’un kızlarının ellerinde kamera çekim yaptıkları fotoğrafın, Badem’in fotoğrafından  daha  büyük  ve  önde  oluşu  haber  metniyle  çelişmekle birlikte Badem’in bakımının Koç Holding tarafından karşılandığı bilgisi düşünüldüğünde uyumlu bir çerçevelemeye tekabül etmektedir.

Nisan ayında Badem’in uzmanların tedavisi sonrası sağlığına kavuşup denize salınmasına kadar küçük haberler ve aynı görsel eşliğinde sunulan haberler, Mayıs ayıyla beraber seyir değiştirerek Badem’in saldırganlaştığı ve bunun sebebinin insanların aşırı ilgisi olduğu yönünde haberlere bırakmıştır. “Seviyorsanız Dokunmayın”, “Fok Badem’e Dokunmayın” başlıklı haberlerin ilkinde görüşü alınan SAD yetkilisi “Vatandaşların bu yoğun ilgisi, yavru foku uykusuz bıraktı ve saldırgan hale getirdi. Aldığım bilgiye göre son 1 hafta içinde 1’i Hollandalı turist 20 kişiyi ısırmış. İnsanların yavru foka fazla yaklaşmaması lazım. Özellikle kuyruk kısmına dokunulmamalı” 8 sözlerini, ikinci haberde Datça Belediye Başkanının sözleri destekliyor; “Seviyorsanız Dokunmayın”, 8
“Sevimli canlılar olan Akdeniz fokları, özellikle çocukların ilgisini çekiyor. Ama çocuğunuzu Badem’e yaklaştırdığınızda aslında her ikisine de zarar  veriyorsunuz.  Birincisi Badem ‘evcil’ bir hayvan değil, kendi doğal ortamına uyum göstermesi için insanlara alışmamalı, insandan uzak durmalı. İkincisi çocuğunuz, yabanıl canlıları kendi kafasında ‘insanlaştırmış’ oluyor. Onun ekosistemin bir parçası, bir ‘Akdeniz foku’ olduğunu algılamakta zorlanıyor. Aşırı ilgi ve yakın temas, Badem’in huysuzlaşmasına, metabolizmasının bozulmasına neden olabilir. Badem’e en iyi yardım, mümkün olduğu kadar ondan uzak durmak.”9

Özellikle Mayıs-Haziran 2008’de Badem’in saldırılarıyla ilgili ardı ardına haber yapan Hürriyet Gazetesi, hemen her haberde Badem’in ısırdığı insanların sayısıyla ilgili birbirini tutmayan rakamlar yazmaktadır. “Seviyorsanız Dokunmayın”da yirmi olarak verilen sayı bir yıl sonra önce dokuz sonra sekize düşmüştür. “9 Kişiyi Isıran Badem’e Yaklaşmayın” haberinde ise ilk kez saldırıyı çağrıştıran bir fotoğrafa yer veren gazete, kıyıdaki fokun ani bir dönüşünün yaşlıca bir adamın sendelemesine sebebiyet verdiği izlenimi veren bir fotoğraf kullanmıştır.10

Haber metninde de bir tatilcinin ayağından ısırıldığı bilgisi haberin  çerçevesini dilsel ve görsel öğelerle belirlemektedir. Ancak haberin altında yer alan fotoğraf galerisinde, haberde kullanılan fotoğrafın bütünü de dahil olmak üzere haber metniyle çelişen fotoğraflar yer almaktadır. “Sahillerin Korkulu Rüyası” başlığıyla verilen ve alt başlıkta “Aşırı İlgi Badem’i Çıldırttı” sözcüklerinin tercih edildiği haberdeyse bir kayıkta yattığı belli olan Badem’in kamera sanki sinirliymişçesine baktığı, vesikalık şeklinde çerçevelenmiş bir fotoğrafa yer verilmiştir.11

Haber metninde ise Badem’in bir yurttaşı boğmaya çalıştığı, Jandarmanın önlem aldığı yazmaktadır. Yine haberin altında yer alan fotoğraf galerinde ise gazete kendi haberiyle çizdiği çerçeveyle çelişmektedir. Sinirli sinirli kayıktan kameraya bakan Badem’in yanında onu seven bir çocuğun olduğu fotoğraf ve sahilde yüzen foku fotoğraflamaya çalışan tatilcilerin yer aldığı fotoğraflar haberin sunduğu “tehlike” çerçevesine karşıt bir çerçeve çizmektedir. Bu çelişki sonrasında gelen ve valilik ile bilimcilerin açıklama yaptığı iki haber, Badem’in kimseyi ısırmadığı sadece dokunduğuna, kullanılan haber dilinin yanlış olduğuna yer vermektedir. Bunu destekleyen bir fotoğraf olarak gazete bu kez Badem’in kayık kenarında gülümsemeyi andıran bir ifadeyle uzandığı görsele yer vererek 12 öncesinde kendisinin yarattığı çerçeveyi düzeltmektedir.

Aynı yılın temmuz ayında Badem, halkın arasından uzaklaştırılmak ve rehabilitasyonunu tamamlamak amacıyla Ege açıklarında bir koyda özel havuza yerleştirilmiştir. Bunda hiç kuşkusuz öncelikli gerekçe insanlarla etkileşimini azaltmak ve doğal yoldan beslenme alışkanlıkları kazanmasını sağlamaktır. Bu doğrultuda açıklama yapan SAD görevlisi “Badem’i kontrollü ortama almasaydık, iki ayrı tehlike sözkonusuydu. ‘Badem’ sevmenin ötesinde, rahatsız ve taciz ediliyor. Bundan kurtulması gerekiyordu. İkinci zarar da ‘Badem’ tarafından insanlara yönelik olanlar. Sonuçta yabani bir hayvan. Evcilleşmedi. Diğer bir tehlike de insanlarla oyun oynarken 10- 15 boğulma vakası atlattık. Bu çok özel havuzda Badem  turizm  sezonu  bitinceye  kadar  misafiredilecek.  İnsanlardan uzaklaşacak, doğal ortama alışacak. İnsanları ne kadar az görürse o kadar çabuk unutur.“13 sözleriyle evcil hayvan-yabani hayvan ikileminin altını çizmektedir.

Ardından gelen “Badem’i Çocuk Gibi Büyüttük” ve “Milli Fok Badem” başlıklı iki haberde, merkezinde Mustafa Koç ve ailesinin olduğu görsellerinde ise foku yeni havuzunda gösteren bir çerçevede sunulmaktadır. Tüm masrafların Koç Holding tarafından karşılandığının hatırlatıldığı haberlerde Mustafa Koç’un Badem’i evlat edindiği ve onu çocuk gibi büyüttükleri aktarıldıktan sonra Koç’un fokla iki saat kadar  yüzdüğü  ve  oynadığı belirtilmektedir.  Mustafa  Koç,  “karşımda  bu kadar güzel ve akıllı bir hayvan bulacağımı düşünmemiştim. Bütün duygu ve arzusu insanlarla oynamak. Badem’le geçirdiğim dakikaları anlatmaya kelimeler yetmez“14 sözleriyle gazetenin  önceki haberlerde çizdiği “Badem’le  yüzmeyin” çerçevelemesini tam tersine çevirmektedir. Ekim ayında çıkan “Fok Badem de Bayram Yaptı” haberi ise bu yeni çerçeveleme doğrultusunda bir sunumdadır. Rehabilitasyona rağmen Ören sahiline çıkan fokun, bayram tatili için bölgeye gelen tatilcilerle birlikte keyifli zaman geçirdiğinin anlatıldığı haberin görsellerinde ise tatilcilerin Badem’le yavru köpek gibi oynadıkları, şakalaştıkları hatta güreştikleri görülmektedir.15

 

Sonraki dönemde haberler, Badem’in yine görünmesi, havuzundan kaçısı ve “Badem Bodrum Gecelerinde” gibi başlıklar altında kıyılara geldiğinde halkın büyük ilgi gösterip foka dokunma çabalarının aktarıldığı magazin tonunda çerçevelenmiş haberlerdir.

Farklı konu başlıkları altında Badem’e dair yapılan haberlerde fokun balık çiftliklerini büyük zarara uğrattığı iddiası ve bilinmeyen bir nedenle sol gözünün kapalı oluşu Hürriyet tarafından haberleştirilmiştir. 2008 yılı sonu ve 2009 yılı başındaki bir haftalık haberlerde ise Badem’in yaralı gözüne ilk tedaviyi Mustafa Koç’un yaptığı haberi yer alırken sonrasında tedavinin veterinerler tarafından yapıldığı yazılmaktadır. Görsel olarak sadece veteriner haberinde doktorların göz damlası tedavisine yer verilmiştir. 2009 Temmuz ayında ise önce “Denizde Badem Korkusu” ardından “Fok Badem’in Gökova Tatili Bir Hafta Sürdü” başlıklarıyla öne çıkan iki habere yer verilmiştir. İlkinde Badem’in saldırganlaştığına dair bir haber dili kullanılmış, görsel olaraksa korku dolu ifadeyle birbirine sarılmış iki kadına yer verilmiştir. Görselde fokun yer almayışı sadece korku dolu bir ifade çerçevesinde metinle buluştuğunda bir tehlike algısı yaratma amaçlandığını göstermektedir. Haberin devamında uzmanların şu şekilde açıklamaları vardır;

“Sık sık uyarılarda bulunmamıza rağmen, bazı sorumsuz kişiler Badem’i elleyerek ve kuyruğunu çekerek rahatsız ediyor. Denize girenler ise bademle oynayıp yüzmek istiyor, onu saldırgan hale getiriyor. Badem kendi haline bırakılmalı, gördüğü yoğun ilgiden, sahile çıktığında her an başında biriken 100-200 kişiden bunalıyor ve   saldırganlaşıyor.

O bir deniz memelisi ve diğer deniz canlıları gibi kendi haline bırakılırsa kimseye ondan bir   zarar gelmez. Bu yönde jandarma ile ciddi tedbirler alacağız. Badem’e dokunan ve zarar vermeye çalışanları fotoğraf ve görüntü ile tespit edip para cezasına çarptırılmaları için Muğla Hayvanları Koruma Kurulu’na şikayet edeceğiz, savcılığa da suç duyurusunda bulunacağız.”16

Bu açıklamanın ardından gelen ikinci haberde ise sanki bu görüşler haber olmamışçasına bir görsele yer verildiği görülmektedir. “Fok Badem’in Gökova Tatili Bir Hafta Sürdü” haberinde kaçtıktan sonra bir kayıkta bulunan Badem’in tekrar havuzuna götürüldüğü yazmaktadır. Görsel olarak ise Mustafa Koç’un Badem’le yüzdüğü fotoğrafa yer verilmiştir.

Sonraki iki yılda Badem’in heykelinin dikilmesi, havuzunun maliyeti ve o maliyetin Koç Holding tarafından karşılanması haberlerine yer veren Hürriyet’te, fokun doğaya salınışı ve sahillerden uzak kalışı sonucunda Badem’le ilgili haberlerin azaldığı görülmektedir. Şubat 2012’de ise fokun özel havuzunda rehabilite edildiği döneme ait bir videonun ortaya çıkışıyla Badem haberleri tekrar yayınlanmaya başlamıştır. Eğitmen ve veterinerlerin Badem’e sopayla vurup yine aynı sopayla korkuttukları görüntülerden sonra “Fok Badem’e Dayaklı Eğitim” ve “Pes! Döve Döve Eğitmişler” başlıklı haberlere yer veren gazetenin ilk haberinde SAD yetkilileri ve görüntülerde foka vuran veterinerin görüşlerine başvurularak çerçevelemeyi geniş ölçekte tutma çabası görülmektedir. Dernek yetkililerin “haberimiz yok” dedikleri görüntülerle ilgili veteriner hekim ise “dernek yönetiminin ortak kararı ile böyle bir işlem yapıldı. Ama buradaki amaç hayvana zarar vermek değildi. Bademin insanları öldürme riski vardı. Bu nedenle de kendisine yiyecek veren insanlardan uzaklaştırmayı amaçlayan bir çalışmaydı. Aslında bir nevi hem insanların kendisine zarar verebileceğini ve hem de Badem’in insanlara zarar vermemesini öğretmeye yönelik bir çalışmaydı.“17 sözleriyle konuyu başka bir çerçeveye taşımaktadır. Ertesi günkü haberde ise görüntülerin yarattığı tepkilerle birlikte yetkililerin açıklamalarına yer verildiği görülmektedir. Haberin alt başlıklarında ise “Yavrusu Ölü Doğdu” başlığı atılmış fakat devamında bunun beslenmeden kaynaklandığı açıklamasına yer verilmiştir. 18 Ancak haberin görselinde yer alan Badem’e sopayla vurulma fotoğrafı ve haberin genel başlığının çerçevelemesi dikkate alındığında yukarıda değinilen alt başlıktaki ifadenin de dövülerek eğitilme sonucu olduğu yönlendirmesi, yanlış da olsa gerçekleşmektedir.

Haberin videosu ise, bir bütün olarak Fok Badem olayının Hürriyet tarafından nasıl bir çerçevelemeyle sunulduğunun özeti niteliğindedir. Kamera kaydı yapan kişinin yönlendirmesiyle foka sopayla vuran veteriner hekimin görüntülerinin ardından mikrofonun uzatıldığı ancak kim olduğunun açıklanmamasına rağmen arkasındaki ilaç kutularından veteriner olması muhtemel bir kişinin açıklamalarına yer verilmiştir. “Balık” olarak adlandırdığı deniz memelisi fokun, böyle eğitilmemesi gerektiğini, tinerci çocukların zaten dövüldükleri için böyle olduklarını, bu gibi bir eğitimle ancak “Jaws” yaratılabileceğini söyleyen uzman, ek olarak bu eğitimi yapan veterinerin çocukken dayak yemiş olabileceğini ve kafesteki bir balığa bu şekilde davranarak eğitim verilemeyeceğini belirtmektedir.19 Devam eden videoda son olarak Mustafa Koç’un Badem’le yüzüşü, onunla adeta evcil bir köpek gibi oynama, şakalaşma görüntüleri yer almaktadır. Hürriyetin söz konusu video haberdeki çerçevelemesi, veterinerin açıklamasını ve Badem’in yaşadığı süreci yok sayarak kim olduğu belirsiz bir uzman tarafından, halkın hayvan sevgisi sömürülecek şekilde veterinerin kötücül duruma indirgenmesine ve konuyla hiç bir alakası olmamasına rağmen Mustafa Koç’un hayvan sevgisinin gösterilişiyle olumlu olarak konumlandırılmasını amaçlamakta ve sağlamaktadır.

“Mesele/konu ve olayların habercilik yoluyla çerçevelenmesi siyasal bir  boşluk  ortamında gerçekleşmemektedir bir çok toplumsal aktörler (sponsorlar: politikacılar, kurumlar ve toplumsal hareketler) tarafından desteklenen çerçeveler tarafından biçimlendirilmektedir. Böylece haber öyküleri siyasal aktörlerin meselelere yönelik kendi tercih ettikleri tanımları desteklemek suretiyle (sponsorluk yoluyla) çerçeveleme mücadelesinde bulundukları bir forum haline gelmektedir. Çerçevelerin, haber söylemine hakim olma gücü karmaşık faktörlere bağlıdır. Örneğin, sponsorunun ekonomik ve kültürel kaynaklarına, sponsorun habercilik uygulamaları hakkındaki bilgisine, bu uygulamaların kendine ve çerçevenin geniş anlamdaki siyasal değerlerle etkileşimine bağlıdır. Habercilik uygulamalarına ve  çerçevelerin  başarılı  bir  şekilde  desteklenmesinde haber kaynaklarının sahip olduğu öneme bakarsak, çerçeveleme mücadeleleri genelde siyasal seçkinler lehine gelişmektedir.”20

Video haberden sonra 2013 yılında Badem’in uzun süredir gözükmüyor oluşuna dair bir haberden başka gelişme olmadığı için Hürriyet Gazetesi’nin Badem olayıyla ilgili şimdilik son sözü ve dolayısıyla çerçevelemesi, video haberdeki tutumu şeklindedir.

Sonuç

Badem’in bulunuşundan itibaren konuyla yakından ilgilenen, özel haberlerle izleyicilere belirli bir çerçeveleme sunmaya çalışan Hürriyet, giriş bölümünde bahsedilen yansız habercilik gayesini çok seslilik olarak kurgulamasından ötürü Badem olayında defalarca kendisiyle çelişmiş, izleyicisine birbirinin tam zıddı çerçevelemeler yansıtmıştır. Bir yandan Türkiye’de yaban hayat üzerinden olmak yerine evcil hayvanlar üzerinden temellenen yüzeysel bir hayvan sevgisinin magazin boyutuyla beraber sömürülmesine neden olan bir çerçeveleme, öte yandan bilimsel bir yaklaşımla uzmanların görüşlerinin, dolayısıyla çerçevelerinin, öne çıkarıldığı bir çerçeveleme ile Badem’in sunumunda ikililik görülmektedir. İlk haberlerden itibaren bir yandan Badem’in vahşi bir hayvan olduğu, dolayısıyla insan eliyle beslemenin ve onunla yüzmenin yanlışlığı hatta tehlikeli oluşu vurgulanırken diğer yandan özellikle fotoğraflar aracılığıyla fokun adeta bir peluş oyuncak edasıyla, sevimli evcil hayvan şeklinde sunularak, insanlarla şakalaşan, onlarla oynayan bir canlı olarak sunulduğu görülmektedir.

Üçüncü bir çerçeve olarak ise, Badem olayında Mustafa Koç özelinde somutlaşan sermayenin varlığıdır. Kendisi de bir holding gazetesi olan Hürriyet, bir diğer holdingin olayı sahiplenmesi karşısında konumunu ve dolayısıyla çerçevesini sermayeye göre belirlemektedir. Daha ilk haberden Koç ailesinin hayvanseverliğinin  öne  çıkarılışı  ve  Mustafa   Koç’tan  önce  gazetenin Badem’i “üçüncü evlat” olarak nitelemesi, bir uzmanın fokla yüzülmemesi gerektiğini belirten bir haberin ardından gelen haberde Mustafa Koç’un Badem’le yüzen fotoğrafın olumlayıcı bir metin eşliğinde çerçevelenmesi bunu  kanıtlamaktadır. Ardı ardına saldırı haberlerinin gelişinden sonra özel havuza alınan Badem’in insanlarla temas kurmaması için açık sulardaki bu havuza alındığı bilimsel olarak aktarılmışken Mustafa Koç’un Badem’in tek arzusunun insanlarla oynamak olduğunu dile getirmesi haber dilinde ciddi bir tutarsızlık yaratmaktadır. Magazinsel bir dille hayvanın tehlikeli oluşu ve kimi duyarsız yurttaşların uyarıları dinlemeyip Badem’le yüzme çabaları “maganda”lık olarak adlandırılken, sermayedar Mustafa Koç’un kameralar eşliğinde bu uyarıları dinlemeyip bir de özellikle insanlardan uzak tutulması için hazırlanan havuza gelip Badem’le yüzmesine karşı eleştirel bir söylem geliştirilmemiştir. Video olayının ortaya çıktığı tarihin, SAD üyeleri ve veteriner hekim arasında bir başka konudan ötürü başlamış bir davanın sürdüğü döneme denk gelişi, SAD üyelerinin videoda “vur” seslerinin duyuluyor oluşuna rağmen olaydan habersiz olduklarını deklare etmeleri videonun basına sızdırılması konusunda soru işaretleri doğurmaktadır. Ancak videodaki son görüntülerin, tam da videodaki rahatsız edici şiddetin bilimsel gerekçesi olan, vahşi bir hayvanın evcilmiş gibi davranılmasına dair görüntüler olması, gazetenin tarafsızlık adı altında tarafını belli etmektedir.

Yaklaşık dört yıla yayılan ve video haberle birlikte büyük tartışmalara yol açan Fok Badem olayında Hürriyet Gazetesi, çerçeveleme konusunda belirsiz, tutarsız davramış, bilimsel bir olayı magazinselleştirmenin ötesinde genel çerçevelemedeki tek tutarlılığını çerçevelemeyi sermayenin arzu ettiği şekilde belirlemek ve sunmak olarak göstermiştir.

1Goffman’dan aktaran Elif Küçük Durur,  İnşacı  Yaklaşım  İçinde  Çerçeveleme  Kuramı  ve  Haberin Çerçevelenişi”, Atatürk İletişim Dergisi, Sayı: 2

2Robert M. Entman, Framing: Toward Clarification of a Fractured Paradigm, Journal of Comunication Autumn 1993, s. 52

3İlkay Demirkürek, 1980 Sonrası Değişimin Işığında Kadın ve Liderlik Olgusu: Tansu Çiller Örneği, Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 173.

4Seyfi Kılıç, Tekel Eylemi Haberinde Çerçeveleme: Türk Yazılı Basını Örneği, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi (Bahar 2011), sayı: 32, s. 4.

5Durur, a.g.e. s. 28-29.

http://www.medyatava.com/tiraj 5 Haziran 2013

7Turan Gültekin, “Üçüncü Evlat”, Hürriyet Gazetesi, 28.02.2007

8Hürriyet Gazetesi 19.05.2007

9″Fok Badem’e Dokunmayın”, Hürriyet Gazetesi, 04.03.2008

10Yaşar Anter, “9 Kişiyi Isıran Badem’e Yaklaşmayın” Hürriyet Gazetesi 24.05.2008

11Yaşar Anter, “Sahillerin Korkulu Rüyası” Hürriyet Gazetesi 07.06.2008
12″Deniz Badem’in Evi Git Başka Yerde Yüz” Hürriyet Gazetesi 13.06.2008
13Mustafa Sarıipek, “Fok Badem’e Denizde Yuva” Hürriyet Gazetesi 13.07.2008

14Mustafa Sarıipek, “Koç: Badem’i Çocuk Gibi Büyüttük” Hürriyet Gazetesi 20.07.2008

15Yaşar Anter, “Fok Badem de Bayram Yaptı” Hürriyet Gazetesi 01.10.2008

16Yaşar Anter, “Denizde Badem Korkusu” Hürriyet Gazetesi 26.08.2009

17Mustafa Sarıipek, “Fok Badem’e Dayaklı Eğitim” Hürriyet Gazetesi 17.02.2012

18Mustafa Sarıipek, “Pes! Döve Döve Eğitmişler” Hürriyet Gazetesi 18.02.2012

19 http://webtv.hurriyet.com.tr/2/28427/0/1/fok-badem-in-dovuldugu-sok-goruntuler.aspx

20Hüseyin Özarslan, Çerçeveleme Yaklaşımı Açısından Haber Çerçevelerinin İzler Kitle Düşünceleri Üzerindeki Etkisi, Yayınlanmış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2007, s. 56.

 

KAYNAKÇA

Makaleler

DURUR, Elif Küçük; “İnşacı Yaklaşım İçinde Çerçeveleme Kuramı ve Haberin Çerçevelenişi”, Atatürk İletişim Dergisi, Sayı: 2, 2011

ENTMAN, Robert M.; “Framing: Toward  Clarification  of  a  Fractured    Paradigm”,

Journal of Comunication, 1993

KILIÇ, Seyfi; “Tekel Eylemi Haberinde Çerçeveleme: Türk Yazılı Basını Örneği”, İletişim Kuram ve Araştırma, Sayı: 32, 2011

Gazeteler

“Deniz Badem’in Evi Git Başka Yerde Yüz”, Hürriyet Gazetesi, 13 Haziran 2008

“Fok Badem’e Dokunmayın”, Hürriyet Gazetesi, 4 Mart 2008

“Seviyorsanız Dokunmayın”, Hürriyet Gazetesi, 19 Mayıs 2007

ANTER, Yaşar; “9 Kişiyi Isıran Badem’e Yaklaşmayın”, Hürriyet Gazetesi, 24 Mayıs 2008

ANTER, Yaşar; “Sahillerin Korkulu Rüyası”, Hürriyet Gazetesi, 7 Haziran 2008

ANTER, Yaşar; “Fok Badem de Bayram Yaptı”, Hürriyet Gazetesi, 1 Ekim 2008

ANTER, Yaşar; “Denizde Badem Korkusu”, Hürriyet Gazetesi, 26 Ağustos 2009

GÜLTEKİN, Turan; “Üçüncü Evlat”, Hürriyet Gazetesi, 28 Şubat 2007

SARIİPEK, Mustafa; “Fok Badem’e Denizde Yuva”, Hürriyet Gazetesi, 17 Temmuz 2008

SARIİPEK, Mustafa; “Koç: Badem’i Çocuk Gibi Büyüttük”, Hürriyet Gazetesi, 20 Temmuz 2008

SARIİPEK, Mustafa; “Fok Badem’e Dayaklı Eğitim”, Hürriyet Gazetesi, 17 Şubat 2012

SARIİPEK, Mustafa; “Pes! Döve Döve Eğitmişler”, Hürriyet Gazetesi, 18 Şubat 2012

Yayınlanmış Tezler

DEMİRKÜREK, İlkay; “1980 Sonrası Değişimin Işığında Kadın ve Liderlik Olgusu: Tansu Çiller Örneği”, Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011

ÖZARSLAN, Hüseyin; “Çerçeveleme Yaklaşımı Açısından Haber Çerçevelerinin İzler Kitle Düşünceleri Üzerindeki Etkisi”, Yayınlanmış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007

İnternet Siteleri

“Badem’in Dövüldüğü Şok Görüntüler”, http://webtv.hurriyet.com.tr

“Gazete Tirajları”, www.medyatava.com

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiagustos2013

Bunu paylaş: