Desinler Değişemem*
Herkese merhaba aziz dostlar;
Bir direniş yazısı daha yazmak niyetiyle geçtim klavyenin başına, bakalım olayların gidişatı bizi nereye götürecek. Öncelikle bu direnişe neden katıldığımı kendi gerekçelerimi sıralayarak başlamayı uygun görüyorum. Bilmeyenler için kendimden biraz bahsedeyim, ne kadar marjinal ve çapulcu olduğuma siz karar verin.
Kendimi tanıtırken, durumun gelişine göre gelen yere en uygun yönümü anlatarak başlıyorum. Direnişe gelince kendimi tanımlarken kullandığım bütün sıfatları sıralamam gerekiyor, bunlar ; çerkes, ateist,solcu(ama ne kadar ve neresinden onu bilemedim),biseksüel,sigara ve alkol tüketen,üniversite mezunu bir insan. Aslında sadece ateist ve biseksüeli yazmak dahi direnişe neden katıldığımı anlatmaya yeter diye düşünüyorum.
Yüzde bilmem kaçının müslüman olduğu bir ülkede, hem ateist hem de biseksüel olmak, yıllardır susmak zorunda olmak, aşağılamalara maruz kalmak,hak etmediğiniz çirkince saldıralarla mücadele edyor olmak, direnişe katılmak için yeterli sebepler bence. Yüzde bilmem kaçı müslüman olan ülkede iyi insan olmanın ilk şartı ne yazık ki “inanan” olmaktan geçiyor muktedirler ve avanesine göre, son kertede durumun böyle olmadığının bilincinde olan insanların sayısı da az değil, lakin erki elinde bulunduranın sözü her daim daha etkili olmuştur. Televizyon programlarında dinsizliğini ya da heteroseksüel olmadığını açıklayanlara yapılan zulüme hepimiz şahit olduk uzun yıllar boyunca. Bu şiddet ve baskı düzeni bir şekilde değişecek ve bu direniş bu değişimin ateşleyicisi olabilir. Doğru okunduğu ve doğru yollardandan gidildiğinde baskıcı dikta rejiminin sonu gelmez zorbalığından kurtulabiliriz.
Heteroseksüel insanlar için bile uygulanan zulüm had safhalardayken bir de bizim gibi lgbtt bireylerin yaşadıkları zalimlikleri varın siz düşünün. Heteroseksüel çiftler metroda öpüşüyorlar diye ahlaksız ilan ediliyor, parklarda el ele oturan çiftler zabıtalar tarafından ayrı ayrı oturmaya zorlanıyorlar… Bunlar sadece birkaç örnek, bir de bize yapılan zulmü lütfen hayal edin, sevdiğiniz kişiyle el ele dolaşamıyorsunuz, gay dostu( gay friendly ) mekanlar haricinde öpüşemiyorsunuz vs.
Aksi yönde davranırsanız neler olacağını tahayyül etmek pek de zor değil, sonu ölüme gidebilecek şiddete maruz kalma ihtimaliniz çok yüksek. Çünkü “inanan”lara göre siz günahkarsınız ve cezalındırılmanız gerekir ha keza ateist iseniz de sonuç değişmez.
AKAPE iktidarının sözde eşitlikçi ve özgürlükçü yanı, vakti zamanında tatlı su solcularını cezbetmiş ve “yetmez ama evet” diyerek AKAPE yönetimine omuz vermişlerdi. Ilerleyen zamanlarda görüldü ki kazın ayağı düşündükleri gibi değil, AKAPE nin kolu çok uzun ve karışmadığı, had bildirmediği herhangibir konu yok. Edebiyattan heykele,sinemadan tiyatroya, resimden müziğe, el atmadıkları konu, efelenmedikleri insan kalmadı.
31 Mayıs 2013 günü en nihayetinde topun ağzında olduklarını anlayan tatlı su solcuları da derinlere gömdükleri isyan ateşini harlamak durumunda kaldılar. 10 yıl boyunca içlerine attıkları özgürlük ruhu en nihayetinde dışarı çıktı. Gezi Parkı Direnişi’nde entelektüel tayfadan işçi ve köylü kesimine herkes sokaklara taştı. Kimisi sadece kendini düşünüyordu,kimisi gerçekten herkes için özgürlük istiyordu,eşitlik istiyordu. Ama son tahlilde Direniş’e katılan herkes bir şekilde bir aydınlanma yaşadı.
31 Mayıs’tan günümüze gelene kadar devlet kurumlarının abuk subuk yaptırımlarına, zulümlerine maruz kaldık hepimiz bir şekilde. Darbeci ilan edildik, ayyaş ilan edildik, çapulcu ilan edildik vs. ama bunların içinde bana en çok koyan “darbeci” ilan edilmek oldu. Askerlik karşıtı, barış yanlısı bir insan olarak darbeci diye adlandırılmak onur kırıcı, sosyal medyada ya da herhangibir mecrada cümleler kurarken dipnot olarak “darbeci değilim” demek zorunda hissediyorum artık. Mısır olaylarını yorumlarken “darbeci değilim, darbe tarftarı değilim”leri daha büyük puntolarla yazmak geliyor içimden. Ne Sisi, ne Mursi diye bağıyorum, oradan bir adam çıkıp “ Mursi’nin nesi battı size, seçilmiş bir adam” diyor, hooop yine geliyoruz en başa. Bazı insanlara maalesef derdinizi anlatamıyorsunuz, daha doğrusu siz anlattığınızı düşünüyorsunuz lakin karşı taraf anlamamak ta ısrarcı davranıyor, kısırdöngü bir durum söz konusu. O yüzden siz de benim düştüğüm hatalara düşüp karşı tarafa cevap vermeyi denemeyin,bırakın laf soktuklarını sanıp mutlu olsunlar.
*https://issuu.com/azizm/docs/edergikasim2013_cc23bbb66bed87