Geçmişe “Yabancı” Kalmak – Selin Süar

Geçmişe “Yabancı” Kalmak* 

Yönetmenliğini, ilk uzun metrajını çeken Bobo Jelcic‘in üstlendiği Bir Yabancı, 28 Eylül – 6 Ekim 2013 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen Filmekimi kapsamında gösterilen filmler arasındaydı. Eski dostunun ölüm haberini alan  Slavko’nun, cenazeye gidip gitmemek arasında ikilemde kalmasını konu edinen film, savaşın ardından dağılan insanların gündelik hayatlarındaki komedi ve dramın otobiyografik yansımasını çizmektedir. Slavko cenazeye gitmediğinde, karısı onun bir korkak olduğunu düşünecek, cenaze sahibi aile onu hiçbir zaman affetmeyecek ve o da kendisini affetme konusunda sorun yaşayacaktır.

Seyircilerin filmden soru işaretleriyle çıkıp genel olarak bir şey anlamamasına neden olsa da modernist sinema çizgisinde yer alan 2013 yapımı Bir Yabancı, ana karakteri üzerinde temellendirdiği ikilem ve endişeyi kamera hareketlerinin estetik biçimleriyle aktarmayı başarıyor. Anavatanlarından ve geçmişlerinden kopan milletlerin parçalanmışlık duygusunun ajite etmeden verildiği filmde, Yugoslavya’nın dağılışının ardından bireylerin yaşadığı içsel çatışmalar konu edinmektedir. Bu açıdan bir Hırvat olan Slavko ile Bosnalı bir Müslüman olan eski dostunun gerçek ortak tarihini  yeniden hatırlamak yerinde olacaktır:

SSCB’nin dağılışı ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından etnisitenin yükselişi ve Batı  ülkelerinin  Balkanlar  üzerindeki  hesapları,  yakın  tarihte  patlak  veren  büyük çatışmalara ve savaşlara neden olmuştur. Yugoslavya Komünist Partisi kurucuları arasında yer alan ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ni kuran Tito‘nun 4 Mayıs 1980’de ölümünün ardından çıkan ekonomik bunalım ortamında, etnik ve dinsel kimlik çekişmelerinin sonucunda federal birlik tehlikeye düşer. Tito’nun ölümünün ardından 1974 Anayasası’nın düşünce özgürlüğü kriterleriyle beraber verdiği yetkilerle dini özgürlüklerin genişletilmesi ve etnik kimliklerin, ülke çatısı altında bir mozaik oluşturarak eşit haklara sahip olması, Emperyal güçlerce araya nifak tohumlarının ekilmesine ve bunların, farklılıklara ve ayrılıklara dönüştürülmesine neden olur. Süreçte, federal birlik çatısı altında olan kimliklerin birbirini boğazlaması geç olmayacaktır.

1991-1995 yılları arasında Avusturya ve Almanya’nın teşvikleriyle, Hırvatistan bağımsızlığını ilan etmiş, bunun üzerine Hırvat hükümetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu ve Sırp güçleri arasında savaş başlamıştır. Savaş, diğer ülkelerin barış sürecine katılması ve Sırpların geri çekilmesiyle sonuçlanmış, Hırvatistan resmen bağımsızlığını ilan etmiştir. Sırpları sınır dışı eden Hırvatistan’da savaşın sonucu, iki yüz binden fazla ölü, üç yüz binden fazla mülteci ve 38 bine yakın yaralıdır.

Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler ’in Bosna Hersek ve Makedonya’nın bağımsızlığını referandum şartına bağlamasıyla çok geçmeden Bosna’da da 1992 yılında Bosnalı Hırvatlar ve Bosnalı Müslümanlar arasında bir bağımsızlık referandumu düzenlenmiş ve çoğunluğun kararı Yugoslavya’dan bağımsızlık istemi yönünde gerçekleşmiştir. Bu duruma da karşı çıkan Sırplar, bağımsızlığı tanımamış ve Hırvatlara karşı sürdürdükleri savaş devam ederken Bosna-Hersek’e de savaş açmışlardır. 1992 yılında kuşatma altında bulunan Saraybosna’da bir sokakta meydana gelen patlama sonucu hayatını kaybeden siviller olmuş ve başta dönemin İngiltere Başbakanı Major ile ABD başkanı Bush olmak üzere birçok yetkili, patlamanın sorumlusu olarak Sırpları işaret etmiştir, ancak üç gün sonra, kumanya almak isteyen sivillere düzenlenen ve yine Sırpların yaptığı söylenen saldırı neticesinde Federe Cumhuriyet’e ekonomik ambargo başlamıştır. Bosna Sırp Ordusu ile Sırbistan Özel Güvenlik Güçleri, 11-13 Temmuz 1995’te Gorajde ve Srebrenica’ya saldırmışlar ve bölgeye 400 adet silahlı NATO kuvvetlerinin gönderilmesine rağmen (!) NATO kuvveti olarak görevlendirilen Hollandalı askerler gece, Bosna’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanı Fransız General Bernard Janvier’den aldıkları emir doğrultusunda kenti boşaltmışlar ve şehrin güvenliğinden sorumlu olan Hollandalı Komutan Thomas Karremans tarafından şehir, kendisine sığınan 25 bin mülteciyle beraber Sırplara teslim  edilmiştir. Sırplar, yaptıkları toplu katliamla Avrupa’da II. Dünya Savaşı’ndan beri gerçekleşen en büyük toplu insan kıyımını gerçekleştirmişlerdir. 30 Ağustos 1995’te NATO uçakları, stratejik Sırp üslerine bombardıman uçaklarıyla cevap verince Sırp birlikleri aynı yılın Ekim ayında teslim olmuşlar ve Aralık ayında dönemin Hırvatistan devlet başkanı Tudjman, Bosna- Hersek devlet başkanı Begoviç ve Sırbistan devlet başkanı Miloseviç tarafından imzalanan Dayton Anlaşması’nın son halinin imzalanmasıyla savaş bitmiştir.

Mostar’ın stratejik bir nokta olarak ayrı bir konuma sahip olduğu filmde, binaların solgun yüzleri, savaşın hatırlatıcıları olarak mekanda yerini almış, hayatlarına devam eden karakterlerin içinde eski günler, çocukluk anıları olarak mazide kalmıştır. Birbirlerinden ayrı düşen ve dışlanma endişesi nedeniyle çok görüşmeyen komşuları ise, düğün veya cenaze dışında hiçbir şey yeniden bir araya getirememektedir. Aynı toprakları paylaşan bu kişilerin otobiyografik bir öyküsünü sunan Bir Yabancı, ustalıklı senaryo kurgusu, doğal oyunculukları, psikolojik huzursuzluğu biçimsel açıdan da yansıtabilen şekliyle klişelerden kurtulup geçmişine yabancı bırakılanların trajikomik yaşantılarını başarıyla anlatmaktadır.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiekim2013

Bunu paylaş: