Kağıda İşlenen Sanat: Tezhip – Nur Gözde Yılmaz

Kağıda İşlenen Sanat: Tezhip*

Tezhip Sanatı; kitap süsleme sanatı olarak gerek Türk Dünyası’nda gerekse farklı isimlerle Antikçağ, Mısır ve Batı Dünyası’nda önemli bir yere sahiptir. Boya ve altınla yapılan sanat olarak tanımlayabileceğimiz sanat müthiş bir sabır ve titizliğin “el emeği göz nuru” yazılı kaynaklardaki ifadesidir.

Her dönemin anonim veya adını bildiğimiz sanatçılarıyla gelişen, farklı motiflerle zenginleşen ve değişen bu çalışma üslubu ile ilgili hazırladığım “Tezhip Sanatı hakkında ufak bir özet” niteliğindeki çalışmamı beğenilerinize sunuyorum.

NOT: Başlık için Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğrencisi Ömer Türk’e teşekkür ederim.

KÂĞIDA İŞLENEN SANAT: TEZHİP

Tezhip; kendisi gibi kitap sanatlarından olan hüsn-i hat ve cilt sanatlarını tamamlayarak onlara uyum ve güzellik kazandıran, bu sanatlarla kitaba nakış ve renk harmonisi katan eski ve köklü geleneksel bir sanattır. Tezhip sözcüğü Arapça “zeheb” yani altın anlamına gelir ve her türlü boya ile yapılan ince kitap süslemelerini kapsar. Türk Tezhip Sanatı’nı, altın kullanılarak yapılan süsleme sanatı diye tanımlayabiliriz. Tezhip yalnız altın yaldızla yapılan işleri ifade etmez, altının yanı sıra boya da kullanılarak, sadece kitaplarda değil hat levhalarında, fermanlarda hatta ahşap ve deri üzerinde geleneksel motiflerimizin uygulandığı bir süslemedir. Tezhip edilmiş eserlere “müzehheb”, bu sanatla uğraşan kişilere de “müzehhib” veya “müzehhibe” adı verilir. El yazmalarında zahriyeler, hatimeler, ilk sayfa başları, başlıklar, sayfa kenarları, satır araları, Kur’anda sure, fasıl ve secde başları (sure gülü, secde gülü, vakıf gülü, hizib gülü, aşır gülü) vb tezhiplenir.

Uygurlar, M.S 7 ve 11. yüzyıllar arasında önce Mani dinini daha sonra da Budizm’i benimseyerek; mabet ve manastırlarını duvarlara ve tavanlara dini resimler yaparak süslemişlerdir.4 İlk tezhip örnekleri de bu fresklerde bitki komposizyonları; yazı kenarlarında kıvrık dallar şeklinde çiçekler, stilize edilmiş ağaçlar olarak karşımıza çıkar. Kullanılan renklerse mavi zemin üzerine beyaz, altın yaldız, kırmızı ve yeşil tonlarıdır.

  1. yüzyılın sonu-11.yüzyılın başında bugünkü Afganistan, İran ve Pencap’ta hüküm süren Gazneliler Dönemi’nde bezeme sanatından geometrik motifler sık kullanılmıştır. Bu devirde yazılmış kûfî yazılarla yazıların süslenmesinde Rumî ve Hatayî grubu motiflere yer verilmiştir.

Gaznelilere son vererek bölgeye hâkim olan Büyük Selçuklular ve onların aracılığıyla 11.ve 12.yüzyıllar arasında egemenliğini Anadolu’da sürdüren Türkiye Selçukluları tezhip sanatını bu bölgeye taşıdılar. Bu dönemin başlıca özelliği sadeliktir. Komposizyonlar; geometri üzerine kurulmuş; Rumî motifleri ve  Münhaniler, daha fazla kullanılmıştır. Ayrıca basit hayvan figürleri de süsleme unsuru olarak desenlerde yer almıştır. Bu dönem bezemelerinde altının yanı sıra görülen renkler, lacivert,  beyaz, kahverengi, siyah ve bordodur. Çoğu bu dönemde yazılan  ve  aharlanmış esmer kâğıtlar üzerine işlenen Mushaflar; Selçuklu tezhibinde önemli bir yere sahiptir. En erken tarihli örneklerden biri, bugün Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde bulunan 1131 tarihli bir Kur’an-ı Kerim sayfasıdır.5 Sayfanın çerçevesi “Selçuklu geçmesi” denen örgülü bir bordürden oluşmuştur. Bu çerçevenin içinde kalan bölüm ise geometrik madalyonlara bölünmüştür. Geometrik madalyonların içinde ise beyaz kufî yazılar yer almaktadır. Selçuklular, Mısır Memlüklüler’i ve Beylikler Dönemi tezhibi motif, komposizyon ve renk özellikleri bakımından birbirine benzer. Anadolu’da Beylikler Devri; Selçuklu Tezhip Sanatı’ndan Osmanlı Tezhip Sanatı’na geçiş dönemidir. Başlıca özelliği sadelik olan Selçuklu Sanatı, bu özelliğiyle Osmanlı Tezhip Sanatı’nı da etkileyecek, dönemin en karakteristik özelliklerinden  biri olacaktır.

Tezhipler, çoğu zaman, devrin üslubuna göre yapılırdı. Bu tezhiplerde kullanılan süslemelere bakarak Klasik Devri’n, Lale Devri veya Barok Devri’nin eserleri kolayca birbirinden ayrılır. Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş dönemindeki sürekli hareketlilik nedeniyle az sayıda tezhip üretilir ve üretilen tezhipler Selçuklu Dönemi Tezhip Sanatı özelliklerini devam ettirir. Tezhip sanatının en renkli, olgun ve zevkli dönemi diyebileceğimiz dönem Fatih Sultan Mehmet (1432-1481) dönemidir.6 Bu dönemde tezhip sanatına gösterilen özenin nedeni; sultana hediye edilen kitapların güzel olması ve hoşa gitmesi için gösterilen çabadır.

Bu dönemde sarayda bir nakkaşhane kurulur; başına da Baba Nakkaş adlı usta getirilir. Bu atölyeden çıkmış olan eserlerde mavi, beyaz, turuncu, siyah ve yeşilin yanında, altın yaldızın da dengeli ve uyumlu bir şekilde kullanıldığı görülür. Kitapların zahriye sayfalarında genellikle madalyon biçiminde tezhipli şemse bulunur. Değişik şekillerde ve yerlerde kullanılan Rumî motifi, artık belirli kurallara göre çizilmeye başlamıştır. Bunun da sebebi olarak Fatih Dönemi’nde İstanbul’a, Şiraz, Tebriz, Herat, 1.Beyazıt döneminde yapılan tezhipler Fatih Dönemi’ndeki tezhiplerden farklı olmasının sebebi bu dönemde büyük çoğunluğu İran’dan gelen sanatçıların etkileridir. Saray nakkaşhanesinin başında bu dönem Baba Nakkaş’ın torunu Şeyh Mustafa bulunuyordu. Söz konusu dönemde başka kentlerden getirilen ve yetenekleriyle dikkat çeken saray nakkaşhanesinde çalışan sanatçılar arasında Hasan Bin Mehmed, Melek Ahmed Tebrizi, Hasan bin Abdülcelil, Turmuş bin Ahmed, Mehmed bin Bayram, Ali, Fazlullah, Mehmed Bin Melek ve Ahmed sayılabilir. Yine adına tezhipli Kuran’larda rastladığımız fakat kayıtlarda geçmeyen Hasan bin Abdullah isimli bir sanatçı daha vardır.

Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde, tezhip sanatında bilinen motifler daha da geliştirilir; yeni komposizyon arayışları dikkat çeker. Bu dönemde Çin bulutu, tezhip ve halkârda kullanılmıştır. Yavuz Sultan Selim, İran’a yaptığı sefer sonrası oradan İstanbul’a Şah Mehmed, Abdülgani Derviş adlı musavvirleri getirmiştir. Tebriz’den Amasya’ya sürgüne gönderilen Bağdatlı sanatçı Şahkulu, Türk Tezhip Sanatı’na yenilikler getirmiş, geliştirdiği “saz üslubu” ile Osmanlı Süsleme Sanatı’nda bir okul yaratmıştır. Saz üslubu; serbest komposizyona ve fırça hareketlerine dayalı, az renkle çalışan bir üsluptur. Daha sonra kitap süslemesinin dışında dokumadan çiniye halıdan maden işlerine kadar birçok alanda kullanılmıştır. Topkapı Sarayı Arz Odası’ndaki yerli  tahtın ahşap üzerinde yapılmış halkâr süslemeleri saz üslubunun tüm motiflerini içeren ender örnekleridir. 7

Osmanlı Devleti’nin zirvede olduğu Kanuni Sultan Süleyman dönemi hiç kuşkusuz Tezhip Sanatı’nın da en parlak dönemidir. Bu dönemde saray içinde teşkilatlandırılan ve saraya bağlı sanatçılardan oluşan Ehl-i Hiref örgütü, öncelikle sarayın  ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüydü. Bütün sanat kolları bu örgüt içinde gelişme imkânı  bularak, Klasik Türk üslubunun oluşmasında önemli bir etken olmuştur.8Dolayısıyla bu dönemin tezhip sanatı öyle ustaca işlenmiştir ki, çok küçük alanlarda görülen sayısız komposizyon ve renk uyumu hayret vericidir. Özellikle 16.yüzyılın ikinci yarısında tezhip teknik, işçilik, tasarım olarak doruğuna ulaşmıştır. Bu dönemde natüralist çiçek motiflerinin klasik tezhip içinde kullanıldığı, renklerde özellikle altın yaldız ve laciverdin tercih edildiği görülür. Renklerin kullanımında bir kısıtlamaya gidilmemiş, ama renkler arasında uyum ve denge her zaman korunmuştur. Bulut motifleri ile Rumîler tek başına ve çiçeklerle birlikte kullanılmıştır. Bazı örneklerde tezhip ile halkâr birlikte kullanılmıştır. Güller de başlı başına bir tezhip formudur. Bu dönemin başlıca müzehhiplerinden biri, Kanuni dönemiyle birlikte anılan saray nakkaşhanesinin nakkaşbaşı Karamemi’dir. Şahkulu’nun öğrencisi Karamemi, 16. yüzyıl klasik tezhip sanatının en güzel ve en olgun örneklerini vermiş bir sanatçıdır. Bir taraftan klasik tezhip örnekleri verirken, öte yandan natüralist üslupta yaptığı buket ve tek çiçeklerle Şukufe tarzı süslemenin ilk örneklerini ortaya koymuştur. Bu dönemin diğer müzehhipleri arasında Mehmed bin İlyas, Hasan Mısrî ve öğrencisi İbrahim Çelebi, “Kambur” lakabıyla tanınan Mehmed Çelebi sayılabilir.

  1. yüzyılda işçilik ve desenlerdeki zenginlik Kanuni devrindekine göre gerilemiş, özellikle bu ikinci yarısından sonra bu gerileme daha da fark edilir hâle gelmiştir. 18. yüzyılda daha da gerileyen klasik Osmanlı tezhibi Batı’dan gelen barok ve rokoko üsluplarıyla karıştırılmış ve “Türk rokokosu” adı verilen yeni bir üslup doğmuştur. Başlangıcı III. Ahmed dönemine rastlayan bu değişimler, 19. yüzyılın sonuna kadar sürer. Klasik tezhiple natüralist çiçeklerin bir arada kullanıldığı örneklere çokça rastlamak mümkündür. Çiçekler  renk   ve  biçimleriyle  gerçek   görüşlerine  uygun olarak; ışıklı- gölgeli çalışılmıştır. Aşırılığa varan kıvrımlara ve girift komposizyonlara rastlanır. Bu dönemde natüralist üslupta titiz örnekler vermiş sanatçıların başında Ali Üsküdarî ve Abdullah Buharî gelir.
  1. yüzyılın ikinci yarısından sonra tezhip sanatı daha da geriler. Altın ağırlıklı zeminler, özelliğini iyice  yetirmiş  motifler  bu  dönemin  özellikleridir.   yüzyılda Osmanlı tezhip sanatı gerilemeye yüz tutmuş, klasik motiflerin yerini kaba  süslemeler almaya başlamıştır. 19. yüzyılda ise sanatın hemen her alanını saran batı etkisi tezhibe de yansımış, örneğin Klasik dönemde tek olarak kullanılan çiçek motifleri vazolar, saksılar içinde buketler halinde görülür olmuştur.

20.yüzyılın ikinci yarısından sonra tezhip sanatı daha da geriler. Altın ağırlıklı zeminler, özelliğini iyice yetirmiş motifler bu dönemin özellikleridir. XX. Yüzyılda tezhip sanatı eski güzelliğine kavuşturulmak istenmiş, az da olsa bazı çalışmalar yapılmıştır. Tezhip Sanatı’nın kaybolmaması, yeniden canlandırılıp gelecek nesillere aktarılması konusunda Necmeddin Okyay, A. Süheyl Ünver, Muhsin Demironat ve Rikkat Kunt’un çabaları olmuştur. İlgilendiği asıl sanat dalı tezhip olmasa da Necmeddin Okyay, tezhiple ilgilenenlere destek olmuştur. Süheyl Ünver,  çalışmalarıyla geçmişi günümüze bağlamaya çalışmıştır. Tahsin Aykutalp ve Çiçek Derman tezhip sanatında günümüzün usta isimleridir. 1914’te İstanbul’da açılan Medresetül Hatatin’de tezhip sanatı öğretilmeye başlanmış; daha sonra eğitime Güzel Sanatlar Fakülteleri’nde Geleneksel Türk El Sanatları Bölümleri’nde devam edilmiş ancak 1958’te tezhip atölyeleri kapatılmıştır. Bu durum 1980’li yıllarda, tıpkı şimdi olduğu gibi, Mimar Sinan ve Marmara Üniversiteleri’nin Güzel Sanatlar Fakültelerinde Geleneksel Türk El Sanatları Bölümleri açılarak düzeltilmiştir.9

ANTİKÇAĞ, MISIR VE BATI DÜNYASI’NDA TEZHİBİN GELİŞİMİ

Batı’da tezhip, “Tezhip” sözcüğü Ortaçağ’da el yazmalarındaki figüratif sahneler, süslü baş harfler ya da kenar bezekleri gibi öğeleri belirtmekte kullanılmış; güzelleştirme ve eklemleme nedeniyle zamanla değişikliklere uğramıştır. Antikçağ’da resim, Mısırlıların Ölüler kitabı gibi papirüs tomarı üzerine  yazılmış  metinlere eklenen oldukça önemsiz bir görsel tamamlayıcıydı. Bu anlayış daha sonra Yunanlılar ve Romalılar tarafından da benimsendi. Hıristiyanlığın ilk yıllarında Kodeks’in ortaya çıkışıyla birlikte sayfanın tümünü kaplayan, estetik olduğu kadar pratik bir amaca yönelik resimler yapıldı. Tüm bunlar erken Ortaçağ’ın dini ve din dışı yapıtlarının ikonografisinde portre türü yaygınlaşmasına, kutsal kitap metinlerinin öykülü sahnelerde, İrlanda İncillerinde de (bunlardaki karmaşık girift bezemeler, “meleklerin işi” diye anılır) sadece süsleme amaçlı o sayfalara sıkça rastlanmasına sebep oldu.

TEZHİP SANATINDA KULLANILAN SÖZLER

AHER (AHAR): Yumurta akı ile pişmiş toz pirinçle yapılan kâğıt terbiyeleme işlemi. BAŞLIK: Eserin yazılı kısmın ilk sayfasında, metin genellikle sayfanın ortasında veya üçte birinden başlar. Üst kısmına besmele veya uygun bir tezhiple yapılır ki bu kısma “başlık” denir.

BERK:  Yaprak. BORDÜR: Şerit bezeme.

BULUT: Özel bir süsleme motifi. Buna Çin Bulutu da denir. Stilize edilmiş eğrilerle bulut etkisi verir.

CEDVEL ÇEKMEK: Süslemenin içine ve dışına düz çizgi çekmek.

CİLBEND: Hattat ve ressamların yazı, resim ve tezhiplerini sakladıkları mıklepsiz, yanları bazen körüklü ve kapalı, içi boş kapaklı cilt.

ECDER: Ejder, ejderhanın kısaltılmış hali. Yılana benzer ayaklı, kanatlı ve ağzından alevler püskürdüğüne inanılan efsanevi yaratık. Semender.

HASSA HARCI: Sanatçılara padişah tarafından verilen para. HATİME: Son kısım.

HOKKA: Hattat ve müzehhiplerin kullandıkları içine mürekkep konan küçük kap. Boya için ise çanak sözcüğü kullanılır.

İBDA: Yeni üslubun ilk ve orijinal örneği.

JENGAR: Bakırdan elden parlak ve yeşil renkli boya. KALEM: Fırça veya yontularak yazılan kamışa denir. KATI:  Kâğıt ve deri oymacılık sanatı.

KOLTUK: Yazılı sayfaların uygun olanlarının kareli köşelerine denir. Bunlara bazen tezhip yapılır. Buna koltuk süsleme denir.

KÖŞELİK: Levhalarda kenar uçlara yapılan süsler.

KUZULU CEDVEL: Sayfa, metin veya motiflerin dışına tirling ile çekilen ince çizgi. LÂKE( KAP) :Suluboya ile yapılan nakışların bozulmaması için kullanılan bir çeşit vernik. Suda erimeyen bir tür reçine.

MİKLEP: Eski yazma kitapların bir ciltlerinin alt kapağı kenarına eklenen bir kısım. Ucu, kaplarına ortasına kadar gelir. Kitap okurken sayfa arasına konarak kalınan yeri işaret eder.

MURAKKA: Birkaç kağıt tabakasının üst üste yerleştirilmesiyle elde edilen mukavva. MUSAVVİR: Tasvir yapabilen, yani portre çizebilen ve her şeyin resmini yapabilen kişi.

MÜHRE: Aherlenmiş kağıtları cilalamak ve perdahlamak amacıyla kullanılan yuvarlak, kalın cam.

MÜNHANİ: Eğri

MÜŞAİR: Altın ezme işlemi yapılırken, ezilmeden kalan ve hemen dibe çöken altın parçaları.

MÜZEHHİP: Ezilmiş toz altınla birlikte sulu guvaş boya ile tezyinat yapabilen sanatçı. NAKKAŞ: Resim ve nakış yapan sanatçı.

PENÇBERK: Ortası göbekli, beş yapraklı çiçek motifi. REMZİ: Sembolik. (Motif)

SARI ALTUN: Değişik ayarlarda olan koyu sarı renkli altın varak.

SAZ YOLU: Kıvrak dal olarak bilinen uzun dallar üzerine yapılan süsleme. SEBERK: Üç yapraklı çiçek motifi.

STİLİZE ETMEK: Ayrıntıları atarak sadeleştirmek.

ŞAKİRD: Resim, tezhip ve yazı öğrenmek isteyen kişi, öğrenci. ŞİKÂF: Halkârın hafif renklendirmiş olanı, boyalı halkâr.

ŞUKÛFE: Doğadan alınan çiçek motiflerinin stilize edilerek kullanılmasıyla yapılan bir çeşit süsleme üslubu.

ŞÜKUFEDAN: Çiçek vazosu, çiçeklik.

TAHRİR: Boya veya altınla işlenen süsleme şekillerinin çevrelerine daha koyu bir renkle çekilen ince çizgi.

TENAZÜR: Simetri.

TİRLİNG: Cetvel kalemi. (Fransızca: tire-ligne’den) VARAK: Kitaplarda iki sayfadan oluşan yaprak.

VARAK ALTUN: Çekiçle dövülerek sigara kağıdından daha ince bir yaprak haline getirilen altın.

ZAHRİYE: Yazma kitapların çok süslü, tezhipli ve boş sayfası. ZENCEREK: Geçme ve zincir motifi.

ZEMÜHRE: Sürülmüş altını parlatmak için kullanılan ucu açık mühre. ZERVARAK: Aherlenmiş, mührelenmiş kağıtlara altın serpmek.

1Yard. Doç. Dr. Ayla Ersoy, Türk Tezhip Sanatı, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü, İstanbul 1988, s.40.

5 Prof. Dr. Yıldız Demiriz, “Tezhip Sanatı” İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Güzel  Sanatlar  Bölümü Başkanlığı Güzel Sanatlar Ders Notları, İstanbul, 1999, s.98.

6 Serpil Aydın Demirağ, Ankara Etnografya Müzesi’ndeki Beş Kur’an-ı Kerim’in Tezhip Süsleme Özellikleri, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Geleneksel Türk El Sanatları Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007, s.81.

7 Betül Coşkun, 15.yüzyıl ve 20.yüzyıl arasında Türk Tezhip Sanatı’nda Gül Motifi, (Mimar Sinan Üniversitesi yayınlamamış yüksek lisans tezi Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Sosyal Bilimler Enstitüsü Tezhip Sanatı Anabilim Dalı Programı), İstanbul, 2007, s.8

8 Nurcan Sertyüz, 16.yüzyıl tezyinatımızda Gül (Tezhipte-Çinide), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Tezhip-Minyatür Ana Sanat Dalı, İstanbul, 1998, s.5

9 Mine Sultan Ünver, İstanbul’da ve özel kurslarda sürdürülen tezhip sanatı eğitiminin değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü El Sanatları Eğitimi Ana Bilim Dalı Geleneksel Türk Sanatları Eğitimi Bilim Dalı, Ankara 2005, s.5.

KAYNAKÇA

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt:22 11480-11482, Milliyet Yayınları. Binark İsmet, Türk Kitapçılık Tarihi’nde Tezhip Sanatı, s.17-26.

Derman F. Çiçek, Osmanlı Kültür Sanat, Osmanlı Asırlarında Üslup ve Sanatkârlarıyla Tezhip Sanatı, Cilt 2, Yeni Türkiye Yayınları, 1999.

Ersoy Ayla Yrd. Doç. Dr, Türk Tezhip Sanatı Akbank’ın bir kültür hizmeti, İstanbul 1988.

Banu Mahir, “Tezhip Sanatı”, Geleneksel Türk El Sanatları, Hazırlayan, Mehmet Özel, İstanbul 1993, s.368-384.

Thema Larousse (Tematik Ansiklopedi) Cilt 6, 314-315, Milliyet yayınları, 1993-1994. http://www.yek.gov.tr/tezhip-s91.html http://www.tezhipnedir.com/index.php/tezhip-2/tezhip http://www.folklor.gen.tr/turk-sanatlari/turk-tezhip-sanat

http://www.restoraturk.com/restorasyon-sanat/tezhip-restorasyonu/950-tezhip-tezhib-muzehhip- muzehhib-tezhib-sanati.html

http://www.restoraturk.com/restorasyon-sanat/tezhip-restorasyonu/101-tezhip-sanati-turk- susleme-sanatlarinda-motifler.html

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiekim2013

Bunu paylaş: