ABD’nin Demirhanesi: Kardeşim İçin – Onur Keşaplı

ABD’nin Demirhanesi: Kardeşim İçin* 

İki Oscar ödüllü 2009 yapımı “Çılgın Kalp” ile dikkati çeken Scott Cooper‘ın yazıp yönettiği “Kardeşim İçin / Out of the Furnace” geçtiğimiz haftalarda ülkemiz sinemalarından sessiz sedasız geçti. ABD popüler kültürünün vazgeçilmezlerinden olan “all star” terimini çağrıştıracak şekilde yıldızlar topluluğu hissi veren filmin zengin oyuncu kadrosunda Christian Bale, Casey Affleck, Woddy Harrelson, Zoe Saldana, Willem Dafoe, Forest Whitaker yer alırken, yapımcılar arasında Ridley Scott ve Leonardo Di Caprio göze çarpıyor. Pearl Jam gibi yalnızca grunge rock türünün değil tüm müzik dünyasının en aktivist gruplarından birinin müziklerine imza attığı bu heybetli yapım, senaryosundaki boşluklar ve yanlış tercihler sonucunda etkisini yitiriyor.

Demir-çelik fabrikası sayesinde var olan bir kasabada geçen film, kötü çalışma koşulları neticesinde hayatını kaybeden işçi bir babanın iki oğluna odaklanıyor. Fabrikada çalışan ve emeğiyle gurur duyan Russell’ın, Irak’ta savaşmış ve yaptıklarından utanç duyarak kasabadaki yaşantısında boşluğa düşen kardeşi Rodney’nin gizemli bir şekilde ortadan kaybolması sonucu olayın peşine düşmesiyle gelişen film, durum yerine olaylar ile ilerlemeyi tercih ederek özgünlüğünü yitiriyor. Fabrikanın bir dekor/mekan olmaktan öte motifleştiği filmde, işçilerin zor koşullarından başlayarak küreselleşme neticesinde fabrikanın kapatılmasının kasabadaki yaşamı olumsuz yönde etkileyeceği, emekçiler açısında geleceğin belirsizliği ürkek bir tonda da olsa işleniyor. Sahne geçişlerinde sıklıkla fabrikaya yer veren kadrajlar, kasabanın hangi temel üstünde yükseldiğini hatırlatıyor. Ayrıca liberal tondaki söylemlerle Irak savaşının yıkıcılığı ve bu savaşa sürüklenen askerlerin bir hiç uğruna soyut ve somut olarak yaşamlarını yitirdikleri belirtiliyor.

Fakat film, sisteme eleştirel bir yaklaşımla inşa ettiği arka planın yarattığı durumlar yerine karakterlerin başına gelen özel olayları takip etmeye başladığında senaryo gedikleri başarılı oyunculuklara rağmen kendini göstermeye başlıyor. Merkezdeki hikayenin sonlanmasına karşın yan öykü düğümlerinin asla çözülmemesi, ucu açık son tercihinden çok özensizlikle açıklanabilir. Filmin ısrarla merkeze aldığı çatışma ise arka plandaki eleştirel tonla çelişiyor. Hollywood’un, ülkede 1960’lardan sonra beliren ilerici ve eşitlikçi kazanımlara karşı geliştirdiği muhafazakar içeriklerin vazgeçilmezi olan, adaleti kendi elleriyle sağlayan sıradan ABD vatandaşı tercihi, “Kardeşim İçin”de filmin kendi yarattığı dokuyu zedeleyecek şekilde öne çıkıyor. İzlek olarak tercih edilen olayların sürükleyici olamayışı bu noktada arzulanan gerilimi de boşa çıkartıyor. Son sahnedeki, Coppola‘nın “Baba 2”  filmine gönderme ise hem zorlama hem eğreti kaçıyor.

Daha önce bu sayfalarda değindiğimiz “Obama Dönemi Hollywood”un önceki dönemlerde beliren liberal ve eleştirel tonlarla çelişen içerik-biçim uyumsuzluğu “Kardeşim İçin”de de görülüyor. Kuzey Amerika Yerlilerinin, filmdeki kötülerin soyadları, çete isimleri ve kendilerine mesken tuttukları dağlar sebebiyle yapımcılara dava açtığını da belirtmekte fayda var.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergitemmuz2014

Bunu paylaş: