Gök Yazı*
sizden öncesine dayanır
bu dağın eteklerinden geçen yolun ucu
tekerin izini sürmekle bir şey geçmez eline
yeni bir yol denemelisin dağın doruğuna değin
gelen algıları sermelisin göz önüne
gurbete taşırım
içten içe kanayan gözlerini
bu şehirden aldığım ışığın feri yetmez ötekine
kendimi paralasam bir çıngı çıkar belki
eksiğini gediğini yalnız benden bekle
bir çıkın açımı yan yana gelir
birbirinden yoksun dalların ayrımı
dört mevsimin karması yüreğimi
çoban değneğinde taşıdım yıllarca
gök yazının atlasını serdim yere