Yar Yanağından Gayrı Her Şeyi Paylaşmak/Feda Etmek*
Bu yazımızda 2 Temmuz 1993’te ülkedeki gerici zihniyetin, Pir Sultan Abdal Derneği tarafın düzenlenen Pir Sultan Abdal şenlikleri için Sivas’ta buluşan onlarca aydının Madımak Otelini kundaklanması sonucu hayatını kaybeden değerlerimizden biri olan, Türk halk müziği ozanı Hasret Gültekin‘i anlatmaya çalışacağız.
1 Mayıs 1971 tarihinde Sivas’ın İmranlı ilçesinde doğan Hasret Gültekin, sanatçı kimliğini politik duruşuyla da güçlendiren bir aydındır. Elbette ki bu politik duruş, emeğin yanında oluşu, ezene karşılık ezilenin yanında yer alışı ve bunu sanatına hayatı boyunca yansıtacak oluşu yalnızca emeğin gününde doğmasından ötürü gelmiyor. Yoklukla çok küçük yaşta tanışan Hasret Gültekin, bu yokluğu sadece maddi olarak yaşamayacak babasının gurbete gitmesi sonucu maneviyat olarak da yoklukla tanışacaktır. Anadolu’yu, kendi gibi olanı unutmayışı, türkülerinde, deyişlerinde her daim onlara yer verişi bu yüzden olsa gerek. Politik olarak bilimsel sosyalizmi benimseyen Hasret Gültekin önce Sosyalist Partiye üye olmuş, partinin kapatılmasının ardından İşçi Partisi’ne üye olmuştur. Bu açıdan bakıldığında sanatındaki etkin ve üretkenliği politika sahasında da sürdürdüğü söylenebilir.
Sanatın hayatında en önemli değer olmasından olsa gerek liseyi yarıda bırakıp sadece sanatla uğraşmış bunun sonucu olarak 16 yaşında ilk albümü olan ‘Gün Olaydı’ ile ilk resitalini Türk halk müziğine kazandırmıştır. Anadolu halkını tanıyan, anlayan ve anlatmaya çalışan Hasret Gültekin, Anadolu’nun içlerinde gizli kalmış şelpe tekniğini ustaca kullanarak, bağlama ile de çok güzel enstrümantal parçalar icra edilebileceğini kanıtlamıştır. Bağlamanın tezenesiz çalma tekniği olan şelpe tahmin ediyorum ki en az bağlamanın icadı kadar eskidir, ama bunu ortaya çıkararak insanlara tanıtmak en az 1990 yılında ”Newroz Kürtçe Ezgiler” adlı albümünü çıkarmak kadar cesaret isteyen bir iş olsa gerek. 1991 yılında ”Rüzgârın Kanatlarında” 1987’de ”Gün Olaydı” ve ”Egenin İki Yakası” albümleri yanı sıra birçok hatırı sayılır halk ozanı ile beraber müzik yapmış ve onların albümlerine bağlama ve cura ile eşlik etmiştir. Abuzer Karakoç, Hüseyin Aydın, Ali Ekber Eren‘le birlikte ”Bitmeyen Türküler Dostlar Muhabbeti” albümünü çıkarmış, Arif Sağ, Emekçi, Mehmet Koç, Emre Saltık, Talip Şahin ve İhsan Güvercin‘in de yer aldığı “Türküler Yalan Söylemez” adlı albüme de üç parça seslendirmiştir.
22 yaşına siyasi duruşundan taviz vermeyerek üretim ve yaratım dolu bir sanatsal zenginlik sığdıran bir aydın acaba yaşasa idi Türk halk müziği hangi noktada olurdu? Şüphesiz çok daha ilerilere taşınmış olacaktı. Acaba Hasret Gültekin’in azmi Türk halk müziğini tüm dünyanın dinlediği bir türe dönüştürebilir miydi?
Neleri kaybettik biz 2 Temmuz 1993’te, neleri kaybettik biz Madımak’ta…