Devrimin Şafağında: İlya Efimoviç Repin*
19.yüzyıl Rus Gerçekçiliğinin anahtar figürü olan İlya Repin, politik, sosyal ve kültürel açıdan büyük bir değişimin yaşandığı bir dönemde eserlerini ortaya koymuştur. Yaptığı eserlerin politik açıdan önemli olmasının yanı sıra eserleri döneme ait tarihi kanıt niteliği taşımaktadır. Repin’in eserleri Rus toplumunun bir panoramasıdır. Eserlerinde bir romanın yoğunluğunu ve detaylandırılmasını yaşamak mümkündür. Kompozisyonlarında duyguyu yansıtabilmek için çok güçlü ve özenle seçilmiş dengeli boşlukları ve figürlerindeki derin anlamlı ifadeleri titizlikle kullandığını görebiliriz. Ekim Devrimi ve Sovyet Rusya’nın şafağında Rus Sanat Akademisinin belirgin bir şekilde biçimlenmesinde önemli rol oynamıştır. Başarı kazanan ve üzerlerinde çokça tartışılan eserlerinde köylülerin zor yaşamlarını, devrimcilerin mücadele ve kaderlerini, Rusya’nın en büyük kültürel figürleri Gorki, Mussorgsky, Tolstoy gibi birçok portre, sona yaklaşan Çarlık Rusya’nın dramatik özgün yaşamının zorluklarını, Rus toplumunun günlük rutinlerini ve tarihsel olayları konu edinmiştir.
İlya Repin tarihsel bir bölgenin kalbi niteliği taşıyan Kharkov’un yakınlarındaki Chuguev kasabasında 24 Haziran 1844 tarihinde doğmuştur. İlk resim dersleri diyebileceğimiz çıraklık eğitimini, kiliseleri ikon tarzı eserleriyle dekore eden, bölgenin ünlü zanaatçılarından biri olan Bunakov’dan aldı. Bu dönemde Bunakov’a işlerinde yardım ederek biriktirdiği para ile 1863 yılında Sankt-Peterburg’a giderek orada bir resim okuluna sonrasında da İmparatorluk Güzel Sanatlar Akademisine girmiştir. Ekonomik açıdan zor dönemler geçiren Repin hem akademiye gidip hem de çeşitli işlerde çalışmıştır. 1860’lı yılların sosyal olayları Repin üzerinde büyük etkiler yaratmıştı. Rus sanatının gayrı resmi kanadını meydana getiren “Gezginler” olarak da bilinen “Peredvizhniki Sanatçıları Derneği”nin halkçı, milliyetçi ve eleştirel yönü Repin’in sempatisini kazanmıştı. Önceleri kariyerine zarar vermemek için mesafeli durduğu Gezginler grubuna, Avrupa’dan geri dönüşünden kısa bir süre sonra, 1878’de, katıldı.
1868 yılında Neva nehri kıyısında yürüyen Repin, tükenmiş, yırtık pırtık giysiler içinde tekne çeken bir grup insan görmüştür. Gördükleri üzerine uzun süreli düşünmeye başlayan Repin bu konuyu tuale aktarmaya karar vermiştir. En bilinen eserlerinden olan “Volga Kıyısında Burlaklar” tablosunu üç senede tamamladı. Bu eser üzerinde büyük tartışmalar yaşanmasına neden olmuştur. Sanat eleştirmeni Vladimir Stasov bu tablonun buruk bir acının daha önce gösterilmediği kadar derin bir boyutla gösterildiğini ifade ederek, insanlarda acı uyandırmak amacı ile değil sadece sanatçının gördüklerini olduğu gibi yansıtmak amacı ile yapıldığını belirtmiştir. Sanatçı Fedor Bruni ise tablonun kutsal olana saygısızlık sanatı olduğunu söylemiştir. 1873 yılında Viyana Evrensel Sergisinde sergilenen bu tablo birçok kesim tarafından büyük beğeni aldı.
1871 yılında İmparatorluk Güzel Sanatlar Akademisini büyük altın madalya ödülü ile bitirip tüm masrafları karşılanarak Avrupa’ya gönderilmiştir. Kendisine bu imkânı sağlayan ödüllü tablosu “Jarius’un Kızının Hayata Geri gelişi” adlı eseridir. Mezuniyeti için geleneksel dini bir konudan esinlenerek yaptığı bu tablo sanat yaşamında ona yeni deneyimlerin yolunu açmıştır.
Paris’te geçirdiği süre içerisinde çağdaş batı sanatını tanıyan Repin, Manet ve diğer Fransız izlenimcilerin eserlerini gördü. Fransız izlenimcilerini insanlarla ilgili olmamak ve yalnızca renk, ışık, kostüm üzerinde odaklanmaları ile değerlendirdi. Fransa’da yaptığı “Sadko” tablosu ile akademisyen unvanı aldı.
1878 yılında Moskova’nın banliyölerinde yaşarken bir barda Kazakların Türk Sultanı ile mektuplaşmalarına dair bir hikâye dinleyen Repin, bu hikâyeden çok etkilenmişti. Karar ve çalışma aşaması ile birlikte “Türk Sultanına Mektup Yazan Zapokrojya Kazakları” tablosunu on üç yılda tamamladı. Bu tablodaki bütün karakterleri gerçek portrelerden yaratan Repin, kendisine poz vermek istemeyen birisini de ondan habersiz ilgisini başka yöne çekerek çizmiştir. Karakter ve figür açısından en yoğun tablolarından biri olan bu tablo Repin’in konuyla ilgili olarak tarihçi Yavorinitski ile ayrıntılı araştırmalar yaparak ve kırk kadar kara kalem ve bir yağlı boya skeç ile son halini almıştır. Tabloyu bitirdiğinde, Çar III. Aleksandr tabloyu ondan 35.000 rubleye satın alarak o devre kadar bir Rus tablosuna ödenen en yüksek fiyatı vermiş oldu.
“Bir Propagandacının tutuklanması” tablosunu 1879 yılında tamamlamıştır. Bu tablosunda Repin, bir devrimcinin evinin aranmasını, devrimcinin yüzündeki korkusuz ifadeyi son derece etkili yansıtmıştır. Repin bu tabloyu halka açık olarak sergilemekten vazgeçmiştir. Bu tablonun yerine “İtiraf reddi” tablosunu sergilemeyi uygun bulmuştur. Bir devrimcinin din görevlisine itirafta bulunmamasının konu edildiği bu tablo sansüre maruz kalarak yasaklanmıştır.
Birçok tabloyu aynı anda yapabilme kabiliyetine sahip Repin, tarihsel olaylarla ilgili tablolar yaparken bir yandan da sipariş portreler üzerine çalışmalarını sürdürebiliyordu. Sanatının olgunluk dönemine geldiğinde dönemin birçok ünlü kişisinin portrelerini yapmıştı. Leo Tolstoy ile tanışıp onun birçok portresini yaptı. Bunun dışında Mendelev ve ölümünden kısa bir süre öncesinde portresini yaptığı Mussorgsky en bilinenler arasındadır.
1899’da Repin, Çar’ın düşmesini bekleyerek Finlandiya’ya yerleşme kararı almıştır. Çarlık düştükten sonra Bolşevikler tarafından Sovyet Rusya’ya çağrılsa da Finlandiya’dan ayrılmamıştır. 1930’da ölümünden sonra Rus sanatında kült bir figür haline gelen Repin, Sovyet Sanat Akademiler’inde örnek sanatçı olarak gösterilmiştir. Sosyal Gerçekçi sanat anlayışı ile Sovyet Sanat Akademileri’ni derinden etkileyen Repin, Stalin’in en beğendiği sanatçılar arasında yerini almıştır.
2010 yılında Pera Müzesinde gerçekleşen, Çarlık Rusyası’ndan Sahneler sergisinde İlya Repin’in birçok eserini görebilme fırsatını yakaladım. Sergide yer alan birçok ressam içinde Repin’in tabloları farkını ortaya koyuyordu. “Volga Kıyısında Burlaklar” tablosu döneme ait tüm ayrıntıları vererek Rus toplumunda yaşanan acılar, inanç ve güç tüm gerçekliği ile insana işliyordu. Tablonun başında geçirdiğim en az yarım saat Repin’e olan hayranlığımı arttırmıştı. Bir toplumun aynası olabilmek için derinlerden görebilmek gerekiyor. Repin işte bunu başaran ender sanatçılardan biridir.