Eleştiremem, Sansür Var! – Deniz Eren

Eleştiremem, Sansür Var!*

Ülkemizin içinde olduğu durumu göz önüne aldığımızda ve buna bağlı olarak sosyal medyada sıkça yapılan bir paylaşım haline gelmiştir, Aziz Nesin‘in “Türk halkının %60’şı aptaldır.” sözü… Hiç şüphesiz ki yıllardır süre gelen bir tartışma konusu olmuş ve günümüzdeki tartışmalarda da yerini aldığını söylemek mümkündür.

Bilindiği üzere bu söz, 1982 Anayasa Referandumu’na dayanır. Daha sonra hakkında dava açılmış olsa da mahkeme bu sözü kabul etmiştir. Buda ister istemez “Ne oldu da böyle sansürden meydana gelen bir ülke olduk? Bunun için ne gibi bir çözüm yoluna gitmeliyiz?” gibi soruları akılları getiriyo Aziz Nesin’in şuanda yaşadığını düşünürsek, seçim sonrası katıldığı bir programda ve ya geçtiğimiz yıl twitter’ın kapatılması sonucunda “Türk halkının %60’şı aptaldır.” sözünü kullanması konuşurken programın reklama girip daha sonrasında yayından kalkmasına neden olabilir ve eleştirel anlamda yazmış olduğu öykülerini de ele aldığımızda ise Nesin hakkında tutuklama kararı çıkartılmasına kadar gidebilirdi.

“Ne oldu?” sorusunun cevabını bulmaya çalıştığımızda ise aslında böyle birini ve ondan doğan baskıcı atmosferi biz yarattık ve başımıza gelmesine biz izin verdik, diyebilirim. Muhalefetin yeterince çalışmamış olması da “sansür” kelimesinin iliklerimize kadar işlenmesinin nedenlerinden biri olmuştur. Eleştiri hakkımızın elimizden alındığının en somut örneği olarak geçtiğimiz günlerde Can Dündar‘ın tutuklanmış olduğu örneğini verebilir ve aslında ülkemizde tek özgür basının magazin basını haline dönüştüğü çıkarımında da bulunabiliriz. Gerekse aydın kesim olarak tanımlamış olduğumuz sanatçılarımızın halka gerektiği gibi yol göstermemiş olması böylesine diktatör bir kişinin başımıza gelmesinin başlıca nedenlerinden biri olmuştur. İşte tam da bu noktada karşıt görüşlü kişilerin sosyal medyada paylaştıkları Aziz Nesin’in sözü, günümüz tartışmasındakini yerini almıştır.

Söz ne kadar doğru ya da yanlıştır bilemem ama ortada gerçek olan bir şey var ki o da yazarın düşünce tarzını ele alarak bunu değerlendirmek olmalıdır. Yaşadığı zorlukların kendisini mizaha ittiğini söyleyen Nesin’in eserlerine baktığımızda açık sözlü, toplumcu gerçekçi sanata katkı yaptığını görüyoruz. Yazdıklarından ötürü birçok kez hapis cezasına çarptırılmış olsa bile yapmış olduğu mizahtan vazgeçmemiştir. 1972 yılında kurmuş olduğu Nesin Vakfı ise bunun en büyük kanıtıdır. İşte tam da bu noktada yüzümüze tokat gibi çarpmalı “Ne gibi bir çözüm yoluna gitmeliyiz?” sorusu ve sorunun cevabını düşündüğümüzde ise yanıtını bulmak o kadarda zor değil.

Aziz Nesin’in “Dur Bakalım Ne Olacak” öyküsünde anlattığı Necmiye karakterinin meşhur repliği gibi, biz de ülkedeki gelişmeleri dizi izler gibi izleyip en sonunda “Dur Bakalım Ne olacak” diyoruz. Bizi karanlığa doğru götüren bu dizinin başından kalkmak için henüz geç kalmış sayılmayız, yeter ki halk olarak etrafımızda olup bitenlere yeniden eleştirel bir gözle bakmayı öğrenebilelim.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi96

Bunu paylaş: