30 Ağustos ve Mustafa Kemal’e Akıldışı Yaklaşmak

Bugün 30 Ağustos, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızın zaferle taçlandığı gün. Emperyalizmin Ortadoğu planlarına ilk kez dur diyen, Sosyalist Ekim devrimine güç katan, daha da önemlisi dünyada meclis iradesiyle yönetilen en demokratik yurtsever direnişin yıl dönümü… Büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kurtuluş savaşçılarımızı saygı ve özlemle anıyoruz. Ancak anarken bir duruma dikkat çekmek gerek. Son günlerde, İzmir Ata Koleji’nin hazırladığı söylenen, Büyük Taarruz öncesi Atatürk’ün dinlendiği ünlü fotoğrafa çocukları kümelendirerek “sevimli” bir kolaj yapıldığı yanılsaması oluşmuş belli ki. Kolajın pür iyi niyetle ve saf bir Mustafa Kemal sevgisiyle hazırlandığına şüphe yok. Ama kolaj çalışması, Atatürk’ün uykusunda İskandinav mitolojisinin cinleri olan troller tarafından saldırıya uğradığı hissi uyandırıyor, bobilervari bir kolajlama dersek belki daha net anlaşılır. Sözümüz elbette çocuklara değil, ama bu görseli coşkuyla kucaklayan büyüklere. Elbette sevimli ufaklıkların Atatürk’e sarılmış olmaları duygularımızı okşuyor ama bize mirası olarak aklı ve bilimi,yani Aydınlanmayı, bıraktığını söyleyen, gerektiğinde gençliğin kendi kurduğu idarenin yozlaşmışlığına karşı savaş başlatması gerektiğini belirten, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum beni aklın ve bilimin yolunda aşmalısınız, diyen bir büyük devrimcinin bu bitmek bilmeyen duygusal histeriden hoşlanacağını düşünmek zor. “Atatürk Vatanı kurtardı” meselesini aşmalıyız zira o akılalmaz şartlara karşı pekala kurtaramayabilirdi. O zaman Atatürk’ü sevmeyecek miydik? Azizm olarak şahsen bizler sevecektik. Onlarca konuda onlarca özlü sözü olan Mustafa Kemal’i yalnızca “Ne Mutlu Türküm Diyene” üzerinden anarsak Atatürk’ün evrenselliğine dair hiç bir şey anlamamış oluyoruz. Atatürk Türk olmasaydı ne yapacaktık? Atatürk dünyanın en karanlık coğrafyasında Cumhuriyet, Özgürlük, Eşitlik, Aydınlanma, Bilim fikirlerini doğuran büyük bir dehadır. Böyle bir deha elbette eğitimini aldığı askeriyede de müthiş başarılara imza atar. Ama O’nu değerli kılan zaferleri değil fikirleridir. Fikirlerini sevmek, benimsemek, anlamak için Türk olmaya gerek yok. Örneğin Robespierre’i seviyorsak fikirleri için seviyoruz, artık Atatürk’ün de “vatan ve Türklük” edebiyatından çok daha fazlası olduğunu anlamalıyız. Bunu anlamadığımız için şeklen canlı tutulan ve özellikle içi boşaltılan Atatürk imgesi bize yetiyor. Tam da bu yüzden o çok sevdiğimiz vatan elden çıkalı çok oldu. 57 yıllık ömründe 5000 kitap okumuş, çok çalışmış, her liderin yapmış olduğu gibi hatalar da yapmış ancak her alanda zaferleri ve doğruları çoğaltarak ilericiliğin, Aydınlanmanın, insanlığın vazgeçemeyeceği idealleri inşa etmiş büyük devrimciyi gerçekten özümsemeli ve mirasını doğru çözümleyip ülkeyi ve dünyayı O’nun Aydınlanmasının ışığında ileriye taşımalı ve arzu ettiği üzere O’nu aşmalıyız…. Saygılarımızla,
Azizm Sanat Örgütü
azizm.sanat@gmail.com

30 Ağustos 2012

Bunu paylaş: