“Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır… Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur…” cümlesini kurabilmiş, bir başka söylevinde gerektiği taktirde kendi kurduğu devlete karşı gençleri başkaldırıya çağıran, yaptıklarını bu doğrultuda ileriye taşıyarak aşmamız gerektiğini söyleyen, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyoruz. Ancak hepsinden önemlisi, Mustafa Kemal’i duygusal bir yaklaşımla değil düşünsel bir tavırla algılıyor ve değerlendiriyoruz. Eleştirilerimiz bir kenara, Mustafa Kemal’i anıyor oluşumuzun sebebi “vatanı kurtardı”, “olmasaydı ne olurduk” değildir. Vatanı pekala kurtaramayabilirdi, o zaman sevmeyecek miydik? Azizm olarak bizler Mustafa Kemal’i insanlık tarihinde durduğu yer ve bu noktada ortaya koyduğu eylemler/düşünceler bağlamında olumluyoruz. Böylesine evrensel(öncesinde Sovyetlerin, ardından 68 kuşağı ve dönemin Nasır gibi Arap önderleri, Fidel ve Mao’nun verdiği değerler, Batı’nın yüzeysel de olsa olumlayışı…) değeri olan kişileri duygusal ve etnik olarak algılamak hangi yönden olursa olsun yanlıştır. Onu Türk olduğu için sevmek ne kadar eksik ise yine Türk olduğu için sevmemek o kadar yüzeyseldir. Tarihi kişilikleri değerlendirirken “benim milletim için ne ifade ediyor” algısıyla işe koyulmak kişileri milliyetçiliğin gericiliğe taşır. Bizler nasıl ki Robespierre’i, Lenin’i, Guevara’yı, Bolivar’ı düşünce ve eylemlerinden ötürü seviyorsak Mustafa Kemal’i de Türk olduğu için değil eylemlerinden dolayı seviyoruz. Irk temelli bir düşünceyle hareket edildiğinde, Aydınlanma felsefesinin bir çok düşünüründe görülen Doğu ve özelinde Türk düşmanlığı fikri yüzünden onlardan nefret etmemiz gerekebilirdi ancak bu bilimsel değildir. Mustafa Kemal Türklerin olmaktan öte dünyanındır ve insanlık tarihinde ilericiliğe dair atılımlardan biridir, bu yüzden olumlu veya olumsuz ırk algısının ötesinde tarihteki yeri belirtilmelidir. Kurmuş olduğu Cumhuriyet ise, yine Onun belirttiği akılcılık ve bilim doğrultusunda ileriye taşınmalıdır, bu yönde ilericiliğin bir üst adımı olan sosyalizmdir. Sosyalist bir Türkiye Cumhuriyeti ve beraberinde gelecek küresel bir devrim, yukarıda saydığımız tüm isimlerle birlikte Mustafa Kemal idealinin de yaşaması olacaktır. 10 Kasım 2012