7 Nisanda Emek Sineması’nda gerçekleştirilen inşaatı protesto sırasında yaşanan polis müdahalesinin ve göz altıların ardından, Emek Sineması’na tecavüz eden inşaat firmasının ortağı buyurmuş: ‘‘korkmayın, Emek’i yıkmıyoruz. ‘Grand Pera’ projesi kapsamında taşıyoruz. Evrensel koruma metodlarından biri olan ‘moving’ yöntemiyle yeni binanın en üstüne taşıyoruz’’ diye içimizi rahatlatmış sayın burjuva. ‘‘Ortalığı velveleye vermeyin’’ demiş. Anlaşılan, 100’lerce yıldır emeğimize sahip olmanın ve onu istediği şekilde kullanmanın sermaye sınıfına getirdiği özgüvenle konuşuyor. Tabii bu tarihsel hafızaya, son 10 yılın karşı devrimci süreci ve de onun öznesi olan siyasi iktidarın kapkara bir bulut gibi yükselmeye devam eden varlığı da eklenince, keyfine diyecek yok sermaye sınıfı sözcüsünün. Burjuvazi, bu 10 yılda elde ettiği karşı devrimci kazanımları nasıl bir anayasayla kalıcı hale getirmek istiyorsa, içerisinde yaşadığımız kentlerin dokusunu da kazanımlarına göre, kendi suretinde yeniden yaratmak istiyor. Bu bağlamda tarihi dokusu güçlü olan Beyoğlu da saldırılardan nasibini alıyor tabii. Gazetelere verdiği demeçle içimizi rahatlatmaya çalışan sayın burjuva, olayı protesto eden yurttaşların taşıdıkları dövizden haberdar değil herhalde! Çok sayıda, sanatçı, aydın, öğrenci ve emekçi ‘‘Emek bizim! İstanbul Bizim!’’ diyordu protesto eylemi sırasında. Sinemanın dokusuna zarar gelmeyeceğini ima ettiğiniz yalanınıza itibar etmiyor oluşumuz bir yana sayın burjuva, bizim rahatsız olduğumuz başka bir konu daha var. Yüzlerce yıldır sahip olduğunuz emeğimiz bizimdir diyoruz. Her şeye sahip olmanın getirdiği bir küstahlıkla emeğin sinemasını alıp, kendi sınıfınızın tüketim odaklı sinema anlayışına uygun bir mekan haline getirmenize izin vermeyeceğiz. Evet bu bir kavga. Bu aydınlıkla gericiliğin karşı karşıya geldiği ve kavganın konusunun da, meselenin özünün aslında sınıfsal olduğunu dışa vurduğu ender örneklerden birisi. Emekle sermaye, sinemanın ruhu için kavgaya tutuşmuştur ve küstah bir burjuva çıkıp ortalığı yatıştırmak için türlü yalanlar söylemektedir. AKP Türkiyesi emeğiyle, namusuyla yaşayan insanların değil, Demirören AVM’lerin, sanat düşmanı MADO’ların, Emek’e tecavüz eden vahşilerin Türkiyesi’dir. Sinemanın ruhunun ise, Costa Gavras gibi isimlerin bile olaya dahil olmasından anlaşıldığı üzere bizimle olduğu sabittir. Emek bizim! İstanbul Bizim! Azizm Sanat Örgütü azizm.sanat@gmail.com