Sisifos – Gülbike Yıldırım

Sisifos*

Sen bir taşsın. Bir avuca sığamayacak fakat kucağa alınabilecek kadar büyük bir taş. Gri, köşeli ve şekilsiz… Üzerinde griliğini gölgeleyen koyu lekeler var. Lekelerinle pek barışık değilsin. Başlangıç noktası belli belirsiz paralel olmayan parlak çizgilerini görüyorum. O çizgiler koyu hardal renginde ve güneş değdikçe şeffaflaşıyor. Çizgilerini şeffaflaştırıp seni görünür kılan güneşi sevmiyorsun. Bazı taşlar vardır cüsseli görünür, eline aldığında bir tüy gibidir. Sen öyle değilsin. Bir kayadan kopup gelmiş sürüklenerek bir ovanın kenarına varmışsın. Ova bomboş. Ova kurak. Sadece yer yer minik yabani ot kümeleri var. O kümelerden birine yanaşmışsın. Etrafında irili ufaklı taşlar. Yakınsın ama bitişik değilsin hiçbiriyle. Bir sel gelse beni götürse diyen bir taşsın sen. Bir gün sel gelecek. Seni alıp uzaklara taşıyacak. Taşırken senden minik parçalar koparacak. Kopan yerlerinden içinin rengini görüyorum. Siyaha çalan çok koyu bir bordo için. Dışının griliği içinin koyuluğuna baskın gelemiyor. Sel hep sürsün yolun hep devam etsin istiyorsun. Sel bir gün bitecek. Bir çamura saplanmış halde olacaksın. Gövdenin yarısı toprakla bütünleşmiş diğer yarısı gökyüzüne, bulutlara dönük. Şimdi ne olacak diyeceksin toprakta mıyım, bulutta mıyım? Bulut olma isteğin ağır basacak ve yine bir sel dileyeceksin toprağa saplanan bedenini kurtarmak için.

* Yunan Mitolojisinde tanrılara karşı işlediği suç sebebiyle dev bir kayayı Olympos Dağı’nın zirvesine taşımakla cezalandırılan, Korinthos kentinin kurucu kralı. Taşıdığı kaya zirveye varmak üzereyken her defasında elinden kaçar ve Sisifos yeniden başlamak zorunda kalır. Bu kısır döngü tekrarlanarak sonsuza değin devam eder.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi99

Bunu paylaş: