Gürültü’nün Sessizliği*
‘Gözden geçirilmemiş bir hayat, yaşamaya değmez’
Yolda yürüyordu tekil şahıs, gideceği, ulaşmak istediği bir yer vardı elbette.
Elbette diyorum çünkü sonunu bilmediğin bir yola çıkmazdı hiçbir zaman.
Saatine baktı, duraksadı bir anda, zaman önemlidir tekil şahıs için.
Hızlanmaya başladı hemen ardından, bir yere yetişmesi gerekliydi galiba.
Bir yer… Nereye gidiyor? Niye gidiyor? Neden hızlanması gerekiyor? Neden tedirgin bu kadar?
Hepsi onun için, biliyorum onun için tüm bu eylemlikler, onun için bu çabalar
Önce hayal kurmayı öğrettiler tekil şahıs’a sonra hedeflemeyi…
O yürüdükçe, uzuyordu tüm yollar
O hızlandıkça, hızlanıyordu biraz önce baktığı saat
Yorulmaya başlıyor sanki pes edecek gibi
Öğreticiler bir şey daha öğretmişti ona aklına geliverdi bir anda
Hayal kırıklığı…
Yaprak kıpırtılarının duyulabildiği sessizlikte bir park buldu
Başka bir Tekil kişinin yatağına oturdu, düşünmeye başladı.
Hedeflemekten vazgeçtiğini söyledi kendine, annesini kaybetmiş çocuk gibi üzülüyordu.
Kızgındı aynı zamanda, çok kızgın.
Hesap sormak istiyordu fazlasıyla, sormalıydı da zaten.
Böylece tekrardan hedeflemeye başladı fakat yorgundu bu sefer.
Sen vazgeçmiştin hedeflemekten? Dedi kendine birden…
Boşluktaydı sanki tutunmak için elini attığı dayanaklar dayanıksızdı
Çözüm üretemiyor, oturduğu banktan kalkmak için neden bulamıyordu.
Kalkmadı da zaten…