İçeri – Cennet Akıncı

İçeri

(Masalların Masalı, Nazım Hikmet)

Suyun başında durmuşuz,

Çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz

Suda suretimiz çıkıyor,

Çınarla benim.

Suyun şavkı vuruyor bize,

Çınarla bana.

       -Sana bir sürprizim var? Gözlerini kapat tut elimi… Uzun zamandır çürüyenleri dışarı atmak onun sayesinde oldu. Uzun dingin bir sohbet, dışarıda yağmur, içeride biz vardık. Odada yankılanan sesler, duvara çarpan kelimeler gülümsemeler ve on milyonlarca yağmur damlasının senfonisi. Beyninden atmaya çalışıyor biliyorum ama içindeki ses sürekli ‘yaşadığın kente yağmur yağıyor’ diye fısıldıyor. Onu duymak istemediği aşikâr, ama bu ses ona karşı çok akılcı. Duygusallığa pek yer vermiyor anladığım kadarıyla.

      Bir denizi kurtsa, kurutsak suların ardında bıraktığı ya da suların ardında bırakacağı o derin çukur hemen dolacak değil ki… Bu da zamanla olacak ve sormak gerek tabi; onca çukuru dolduran denizi kurutmak kolay mı? Eğer o boşluğu doldurmaz, dolduramazsanız yerine gelmeye, tekrar dolamaya çalışacaktır.

‘’Suyun başında durmuşuz,

Çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz

Suda suretimiz çıkıyor,

Çınarın, benim, kedinin, güneşin bir de ömrümüzün

Suyun şavkı vuruyor bize,

Çınara bana kediye, güneşe bir de ömrümüze.’’

    -Sana bir sürprizim var? Nefesini tut, tut elimi… Çoğu kez yanılabiliriz işte insanoğlu diyoruz biz buna, ne kadar da çok tökezledin durdun bu yolda, nefesini fazla tuttun iyi değil. Belki dinlenecek bir durağın hatta bir sonun yoktu. Son’uz olmaktan mutlusun. Ama yine de iyi cesaret, değerli bir serüven ve izi kalacak bir sürpriz işte. Bu dünya da çabuk akan olgular var, su gibi mesela, zaman gibi. Bitedebilir tabii sonunda, hayat gibi. Ama aranabilir tekrar, Unutulan şeyler gibi ve sonra sevindirir seni yeni bir zamanda, yeni bir hayat vaat edilmiş gibi.

Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek…

Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze…

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi102

Bunu paylaş: