Uyum*
“Özgürlük” yoldan çıktığını anlatmanın şirin bir yolu. Daha iyi ya da kötü olması fark etmez, seçeneğin yoktur. Ama buna “özgürlük” deyip, uğruna şarkılar yazıyoruz. Muhtemelen arabanızda dinliyor ve üzerine hiç kafa yormuyorsunuz. Bazı insanlar geleceklerinin olmamasını rahatlatıcı bulur. Bazıları ise bu hiçliğin ortasında boğulur. Belki bir süre için her istediğinizi istediğiniz zaman yapabilecek olmanın büyüsüne kapılırsınız. Kahvaltıda bira içebilir, öğle vakti sevişebilirsiniz. Fakat sorumluluklar sinsice bekler. Vazife, ahlak kavramları… Bazılarımız kendilerini kafeslere kapatır. Özgürlük, içimize korku yerleşmeden önceki bir anlık sakinlikten başka bir şey değildir. Kendini nereden serbest bırakmış olursan ol seçim yapıp, dönüş yapmaya mecbur kalarak kendinizi bir sonraki maceraya mahkûm etmeden önce arabanızın camları açık, müzik son ses bir şekilde açık yolda yalnızca belirli bir mesafeye kadar hareket edebilirsiniz.
Uykuysa, bir kaçış yolu değil. Daha fazla kâbusa ulaşmak için bir yuva. Uyanamazsın, kalbin sıkışır ve sonrasında sadece bir rüya olduğunu fark edersin. Yaşıyor olmanın getirdiği coşkuyu hissetmezsin bile. Çünkü bizler için kâbuslar gerçeğe dönüşür. Zaten kâbusun içindedirler.
Canavarlar ve insanlar arasındaki tek ortak nokta ikisinin de yıkım kabiliyetinin olması. Hepimizin geçmişinde bir sürü katliam vardır. Aralarındaki fark, insanlar neden oldukları acılar nedeniyle kendilerini kötü hissederler. Hasarı üzerine yara bandı koyarak düzeltmek isterler. Tabii o kadar kolay olmayabilir. Kestirme çözüm her zaman işe yaramayabilir. Bazı kapıları bir kez açtınız mı tekrar kapatamayabilirsiniz. Gerçek bir canavar hasar vermeyi, kan dökmeyi umursamaz. En zor kısmıysa acının, ölümün eşindeyken neler yapabileceğinizi bilmek, hatta her bir hücrenizin, sizinle iletişime geçen herkese zarar verip, yok etmeyi isterken sizin bundan kaçınmaya çalışmanız.
Birçok insan yapamaz. Gerçek hislerini gizleyip, olmadıkları bir şey gibi davranırlar. Ama bu durum gerçekte kim ya da ne olduğunuzu değiştirmez. Olduğunuz şeyden nefret ediyorsanız, inkâr etmek için her şeyi yaparsınız. Gerçek olana kadar kendinizi kandırmaya devam edersiniz. Ama kim olduğunuz bir yere gitmez. Sizi bekler. Gerçekte orada ne olduğunu saklamak için o kadar iş yaparız ki çürümüş ahşaba yeni boya atmak, muhasebede harikalar yaratmak, kelinizi kapatmaya çalışmak. Ama sonra fark edersiniz ki saklanmak için o kadar uğraştığınız yalan nihayetinde bir tek sizi aldatmıştır.