uçsuz bucaksız*
belki yüksek bir duvardan atlarız bir gün seninle
karahindibaların arasına düşer kollarımız
ayaklarımız yıldızların üstünde
başımız bayram telaşesinde
yazları kurak ve sıcak olur buralar
kışları karlı ve sert
düşleri uçsuz bucaksız
hayatları boş ve manasız
ekmek alırken ölür çocukluğumuz
ya da bir duvar dibinde teklemenerek can verir gençliğimiz
bir haziranları unutmayız
bir de kaldırım taşlarının altındaki kumsalı