Kitapçı: Benim Periyodik Tablom

“Ölümle yüz yüzeyim şimdi, ama yaşamla işim bitmedi.” diyerek karşılıyor okurunu Benim Periyodik Tablom adlı son kitabıyla Oliver Sacks. Ölümünden önce iki yıl içerisinde yazdığı dört yazıdan oluşan bu kitap, geçtiğimiz ay Orhan Düz tarafından Türkçeye kazandırıldı.

Okurların daha çok Karısını Şapka Sanan Adam ve Mars’ta Bir Antropolog kitaplarıyla tanıdığı Sacks, bilim insanlarının ve doktorların fazla olduğu bir aile içerisinde büyüyor. Eğitimini tamamladıktan sonra da nörolog ve psikoloji profesörü oluyor. Sanki doğumundan itibaren yetişeceği ortamı biliyormuşçasına hayatının merkezinde hep bilimsel gelişmeler yer alarak yetişiyor.  Yetiştikçe her yaş gününü elementlerle özdeşleştiren bir yazar olduğunu söylüyor Oliver Sacks. Benim Periyodik Tablom’un ilk anlatısı olan Cıva’da ise; sekseninci yaşına girmeden önce rüyasında gördüğü cıvanın element numarasıyla yaşının benzeştirerek, “Ben sodyumum” diyerek, yetmiş dokuz yaşındayken de ‘altın’ olduğunu belirterek aktarıyor. Peki insan ölünce neye dönüşür, diye sormadan edemedim Sacks’ın bu tutkusunu okurken. “Ölümden sonra bir varoluşa ne inancım var ne de ona yönelik bir isteğim; bir tek dostlarımın hatırında kalmaya inanıyorum ve bazı kitaplarımın ölümümden sonra da insanlara bir şeyler ‘söylemesiniumuyorum. cümlesi ile ölüm ve sonrasına dair soruları yanıtlıyor Sacks. Bir de “Ölüm, vakti geldiğinde, umarım beni çalışma esnasında bulur…” diyecek kadar hayata ve çalışmaya bağlılığını hissettiriyor.

David Hume’un ölümcül hastalığa yakalanmasıyla 1776 yılında bir günde yazdığı ‘Benim Hayatım’ adlı kısa otobiyografisine nazire yaparcasına aynı isimle bir kısa yazı da Benim Periyodik Tablom’da yer alır. Bu yazısında da “… bu güzelim gezegende duyarlı bir varlık, düşünen bir hayvan olarak bulundum ve başlı başına müthiş bir ayrıcalık ve serüvendi.” diyerek hayata ve insana dair sorumluluğun vurgusunu yapıyor.

Ayrıca kitapta 2005 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanan kuzeni Robert John’un Sacks’ın kansere yakalandığı dönemde ziyaretine geldiğini, ödül töreni zamanı Stockholm’de yaşadığı eğlenceli hikâyeleri anlatırken ağzından “Stockholm’e cumartesi günü gitmek zorunda kalsaydım ödülü reddederdim” dediğini aktarır. Çünkü Musevilerin Şabat Günü idi cumartesidir. Kuzeni hakikaten de dinine bağlı yaşayan bir insandı. Belki de cumartesi olsaydı almayacaktı kim bilir?

Sacks, ölmeden önce yazdığı bu yazılarla ölüm ve hayat arasındaki geçişi nasıl da ‘soğukkanlı’ ve ‘sevecen’ karşıladığını hissettiriyor okuruna. ‘Ölümünden sonra kitaplarının insanlara bir şey söylemesi umudu’ Benim Periyodik Tablom’u okudukça karşılığını buluyor. Keyifli okumalar…

Ali Çatal

941fddff-20d8-4aeb-be53-e1067221b0d3

Benim Periyodik Tablom

Oliver Sacks, Çev: Orhan Düz

YKY 1. baskı; İstanbul, Ocak 2017

Bunu paylaş: