1989 yılında Şam’da geçen bir hikâye üzerine Ziya Paşa’nın dizelerini güfte yapan ve yorumlayan “müzik bir arayıştır” mantığından yola çıkarak yaşadığı toplumun kurallarına karşı çıkıp dünyayı önemsemeye gerek duymayan ve bunu açığa vuran kişilerin oluşturduğu gruptur Kalenderi…
Hikâyede farklı dinlere mensup iki gençten birinin yürüme diğerinin ise görme yetisi yoktur. Yürüme yetisi olan genç diğerini ömrü boyunca sırtında taşıyıp ona ayak olmuştur. Diğeri ise göz… Gençlerden biri bir süre sonra hayata veda etmiştir. Diğeri ise bu acıya dayanamayıp kısa bir süre sonra kederinden yaşamını yitirmiştir.
Bu hikaye, aslında insanların birbirlerindeki eksiklikleri açığa çıkarmak yerine o eksik yanları en güzel şekilde nasıl tamamlayacağımızı bize anlatan bir yaşam öyküsüdür. Ne olursak olalım, birbirimizden ne kadar farklı olursak olalım aslında bir noktada o kadar bütünüz. Belki de en önce bunun farkına varmamız gerekiyor.
“Dehri arasan binde bir adem bulamazsın,
Adem görünen harları adem mi sandın?”
“Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın
İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sandın?”
İşin özü ne kadar farklı ne kadar kusurlu ne kadar eksik olursak olalım birbirimizi tamamlayacak bir yanımız vardır. Bazı eksiklerimizle başkalarının bütünüyüz.
Farklılıklarımızın güzel bütünler yaratması umuduyla…
“Kalenderi: Dünyaya meydan okumanın bambaşka yolu.”
Elif Budak