Görünüşe göre bu yoz düzende ürettiklerinizin hak ettiği değere ulaşması için en başta kimi kurallara uymanız şart. Özellikle müzisyen ya da oyuncu iseniz; hele kadınsanız… Seksi pozlar vermeyi reddeden bir düzen karşıtı olarak bir anlamda baştan yenilmiş olmayacak mısınız? Bu kuralları layıkıyla ve hatta seve seve yerine getirenlerin ünlenmesini, ünün sağladığı “güç” ile ekonomik ferah ile sizin gibileri gölgede bırakarak yozluğu yayışını izlerken sizi kimler destekleyecek? Solda bir yerlerde duranlar, aydınlar olsa gerek…
Örneğin geçtiğimiz yaz 15 Temmuz sonrası şekillenen atmosferle ilgili söylediği birkaç cümlesi ile sol/sosyalist medyada geniş yer bulan Sıla, daha da çok gölgelenme riskine karşı tepkisini dile getirmekten kaçınmamış bir düzen karşıtı mıydı? Kesinlikle hak ettiği kitleye ulaşamayan ana akım dışındaki yayın organları ve Sıla, karanlığa karşı güç birliği mi yapmıştı?
Asaf Güven Aksel Sıla’nın sözleri ve peşi sıra gerçekleşen olaylara sol/sosyalist medyanın şaşırtan ilgisi, elbette bu durum yanında çok normal sayılan sosyal medya ilgisi üzerine kaleme aldığı yazısında* şöyle demişti:
“Ama biz bugün Sıla’yı konuşuyorsak, dün Fazıl Say’ı konuştuysak, ‘beklemediğimiz bir popülariteden’ sürpriz bir desteğin keyfinden değildir, açık ki bu, ‘güce’ ihtiyacımızdandır, topluma seslenme kanallarımızı genişletme ihtiyacımızdandır. “
Aksel de Kızılcık Sopası köşemizin çıkış nedenine değinmiş. Güce ihtiyacımız var. Öyleyse ünlü birinin sözünün altın değerinde olması, toplum genelinde çok dikkat çekmesi gerçeğini, güce ulaşmada “işe yarayan” olarak görmemiz meşru, hatta şart.
Kızılcık Sopası köşemiz, “işe yarayanı” seçme durumunda kendimizden, ilkelerimizden mümkün olduğunca az uzaklaşmak, bunun için de birbirimize destek olmak gerektiği gerçeğinin de altını çizmeyi amaçlıyor.
Sıla ile ilgili Sol Portal, İleri Haber, Gazete Manifesto ve ABC arşivlerine baktığımızda magazin türünde haberlerin hepsinde olduğu gibi, 2 satırlık söz üzerinden ilerleyen, haber değeri olmayan türlü “haber” ile karşılaşıyoruz. Hızla sayısız haberi taramamıza rağmen bu yayın organlarında bile şarkıcı olan Sıla’nın elinde mikrofon olan tek bir fotoğrafına rastlıyoruz! Google görsel arşivinde de olduğu gibi söz konusu şarkıcının nerdeyse tüm fotoğrafları, izleyebildiğimiz 4-5 klibinin hepsi türlü dekolteler, seksi ve kızgın bakışlar vs ile kaplı. Bu haliyle şarkıcıdan çok mankene benziyor ki moda konusu da başlı başına yozluğun hükümdarlığında bir alan.
Pek çok ünlü, meslekleri dışında doğa koruma”, “politik görüş” gibi nedenlerle de saygınlık kazabiliyor. Sıla, sol medyanın yoğun ilgisi nedeniyle saygınlık da kazandı mutlaka. Bunu pek kolay kazandığı, son günlerde her yerde görebildiğimiz bacak dekolteli kırmızı elbiseli fotoğrafının yer aldığı konser posterlerinden de belli. Ne de olsa dinci gericilik nedeniyle yozlukla, kadın bedeninin meta haline getirilmesi gibi konularla pek ilgilenmeyen sol/sosyalist medya bu konuyu pek dert etmemiş. Konserleri mitingle ilgili sözleri nedeniyle iptal edildiğinde, Youtube üzerinden konser verdiğinde bile sol medya ona destek olmuştu.
Sıla’nın sözlerini haberleştirirken bile seksi pozlarını vermek, ülkemizi ve tüm kapitalist ülkeleri saran yozluğu meşrulaştırmak değil midir? Tam tersine sözlerini haberleştirirken bu konunun da altını çizmek Sıla’nın ününü Aksel’in söylediğini kapsayacak şekilde güç için kullanmak olmaz mı? Zayıflamak uğruna ölen genç kızlar, kadının nesne olarak sunulmasının erkek mülkiyetini, şiddeti doğurması gibi, konu dinci gericilik olunca hararetle konuşulan pek çok konunun Sıla söz konusu olduğunda atlanması tutarsızlık nedeniyle güç kaybetmek değil midir?
Bir düşün adamı konu olduğunda yaşamı boyunca attığı tüm adımlar siyasal açıdan değerlendirip, eleştirilirken konu ünlü biri olunca gösterilen bu sığlık, devrimci habercilikten uzak olunduğunun da kanıtı değil midir? Birbirlerinden kopmuş olan, “hayır”ın ötesinde buluşma alanları dar olanların medyasının, kadını çiğneme pahasına ünü önemseyerek yakınlaşması ne anlamına geliyor?
Bedenlerinin nesne olarak, seks aracı olarak kullanıldığı kapitalist düzende, kadınların bu rezilliğe tam da o noktadan hücum etmesi de bir başkaldırıdır. Ancak bu, Sıla gibi videolarından, fotoğraflarına göğüs, sırt dekoltesi gösterilerek yapılan değildir elbette. PJ Harvey’in, Kate Bush’un dekolte vs içeren kimi videoları ve kimi fotoğrafları özellikle ülkemizdeki adamların kaçı için seksi gelir, kaçı için itici? Arzulanan kadınların kaçı önce şarkıcıdır, kaçı sevişilmek istenecek bir beden?
Üstelik Sıla ve benzerleri dışında Beyonce, Lady Gaga, Miley Cyrus gibi küresel örneklerin de müziği seksi bedenle, popo sallamayala bağdaştırdıkları bir dönemde hala, gerçek müzisyenlerin pek azının “işe yarayan tarz seksi poz” veriyor oluşu, insan beynine, yaratıcılığa ısrarla selam etmek değilse nedir?
Belki sizin için de öyledir, bildiğimiz tüm sesler içinde en güçlü, en özgününe sahip Janis Joplin’in şarkı söylerken çekilmiş sayısız fotoğrafı vardır. Mikrofonsuz çoğunda sevimli şekilde gülümser. Memelerinin göründüğü çıplak fotoğrafını da hiç görmediyseniz bir bakın, güçlenirsiniz.
Özgür Keşaplı Didrickson
*http://haber.sol.org.tr/yazarlar/asaf-guven-aksel/silanin-oynamiyorumu-neye-yeter-165452