İskoç yazar Robert Louis Stevenson’un gördüğü bir rüyadan etkilenmesi ve “iki adam birden olan bir adam hakkında yazmak istiyorum” fikriyle kaleme alınan eser bizi, insanın doğasındaki iyicil ve kötücül taraf üzerinden bir kişilik sorgulamasına götürürken aynı zamanda bize çağın ahlak kuralları ve statüleri hakkında da fikir vermekte.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde, keşfettiği bir iksirle istediği zaman kötücül ve çirkin bir adama dönüşebilen saygın ve statü sahibi bir adamın hikâyesini anlatan fantastik bir eser gibi görünse de modern toplumun benlik üzerindeki sarsıcı etkilerini, öznenin parçalanmışlığını başarılı bir alegorik dille anlatıyor ve bu durum eseri oldukça geniş ve yaşlı bir tartışma alanının ortasına koyuyor.
Stevenson’un iyi ve kötü arasındaki karşıtlığı sadece değerler ekseninde kurmayıp, kötüyü fiziksel anlamda da çirkinliğe dönüştürmesi, bu dönemde insan fizyonomisiyle suçluluk arasındaki ilişkileri araştıran bilim insanlarının olduğu gerçeği bilindiğinde Viktorya döneminin katı ahlakçı bakış açısı daha rahatsız edici bir hâl alıyor.
Tuba Nur Beyret