Azizm Sanat Örgütü’nün aylık yayını Azizm Sanat E-Dergi’nin Eylül 2017 tarihli 117. sayısı, ünlü sanatçı Nick Cave’in 60. yaşı onuruna hazırlanan özel dosyayla yayında. Eleştiri ve katkılarınızı bekliyoruz;
https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi117
İçindekiler
Nick Cave Adlı Fantastik Bir Dünya – Zülâl Kalkandelen s. 7
Şiirler/Pasajlar/Sözler – Nick Cave s. 20
Nick Cave’e – Özgür Keşaplı Didrickson s. 27
Bunny Munro: Bir Anti Kahramanın Hikâyesi – Gülbike Yıldırım s. 32
Belgesel Sinemada Çağdaş Anlatı Öznesi Olarak Nick Cave – Onur Keşaplı s. 40
İntikam Savaşı: Kanlı Tehdit – Deniz Eren s. 53
Modern Westernde Varoluşçuluk Ya Da Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikastı – Orçun Üzüm s. 60
Editörden
Disiplinlerarasılık terimi, tarihsel bağlamından kopartılarak güncele sıkıştırılan zamanımızın düşün dünyasının en popüler kavramlarından biri. Öyle ki günümüzde disiplinlerarası çalışmamak dinozor olmakla eşdeğer görülüyor. Sosyal bilimlerde, güzel sanatlarda ve hatta sayısal bilimlerde disiplinlerarası çalışmayanın vay haline! Söz konusu kavram (kavram olmayı başarabildiğince) eğretiliğe ve eklentiye çıkarttığı davetiyelerle buram buram post modernizm kokuyor ya da post modernitenin en kullanışlı oyuncağı haline indirgenmiş durumda. Hâlbuki disiplinlerarası gezinti çokça övülen post modern çağdan önce, hatta bir bakıma insanlığın kendisi kadar eskiye uzanıyor ve bunun temelinde insanlığın en büyük özerkliği olan soyutlama yeteneği yatıyor. Bir bütün olarak Şamanizm’i hatta paganizmi buna örnek gösterebiliriz. Anlatı olarak değerlendirildiklerinde pek çok duygu durumunu ve zıt eğilimi içlerinde barındırıyorlar. Alaska Yerlilerinin totem ile zirvesini bulan sanatları(zanaatları) soyutlama ve hatta zamanının ötesinde modern sanat olarak adlandırılabilir. Ya da Ütopya’da farklı tür ve katmanlar barındıran akışında edebiyat ve toplum biliminin birlikteliği, yapıtı disiplinlerarası teriminin öncüleri arasına pekâlâ katabilir. Modernitenin güzel sanatlara yansımalarındaki evrenselci, biçimci yapının, türler, kalıplar üstü üslubunun disiplinleri aşarken, pek çoğunu kapsayıcı olduğunu kim yadsıyabilir? Durum buyken zamane disiplinlerarasıcıların ne yaptığını, üretim açısından ne gibi yenilikler, alaşımlar sunduklarını merak etmemek elde değil. Zira hatırı sayılır bir uluslararası toplam için, yakın geçmişe damgasını vuran bir disiplinlerarası ad var; Nick Cave. Bu nitelemede bir abartı yok çünkü Avustralyalı sanatçı, 1978’de sahneye çıkışından bu güne, yaklaşık kırk yılda müzikten sinemaya, sahnelemeden edebiyata uzanan temkinli ve bir o kadar cesur bir yelpazede durmaksızın üreten, tarifi zor bir personaya tekabül ediyor. Azizm olarak, Cave’in somutluğunda soyutlaşan kendine has ürkütücü, çekici, gizemli, hırçın, dingin, canlı ve yaratıcı karakterini, sanatçının 60. yaşı onuruna özel bir dosya ile değerlendirmeye aldık.
The Birthday Party (ya da asıl adıyla The Boys Next Door) ile başlayan, The Bad Seeds ile zirveye yükselmekle kalmayan orada kalıcılaşan, Grinderman’la öfkelenen, pek çok düetle ehlileşen müzik yaşamında Nick Cave, post punktan garage rocka uzanan ses uzamında alternatif tabirinin altını dolduran ve pek çok enstrümana hayat veren bir sanatçı olarak öne çıkıyor. Cave’in yalnızca asri zamanlarda değil bir bütün olarak müzik tarihindeki önemi ve serüvenini, ülkemizin önde gelen müzik eleştirmenlerinden Zülâl Kalkandelen’in kaleminden okuyoruz. Çoğunlukla bizzat kaleme aldığı şarkı sözlerinde öne çıkan hikâye anlatıcılığı, şiirsel estetik biçimi ve içerik tercihlerindeki radikallik, Cave’in edebi tonunu birinci elden hissettiren bir dokuya sahip. Yazı sahasında roman, öykü, şiir türlerinde üreten Cave’in kimi pasajları, dizeleri ve sözleri, yazar Özgür Keşaplı Didrickson’ın çevirisiyle dosyamızda. Ek olarak Didrickson’ın Cave’e adadığı bir deneme ve şiir doğum günü armağanı yerine geçebilecek özgünlükleriyle dosyamıza derinlik katıyor. Özgün yazımda iki uzak zaman diliminde yer edebiyatı külliyatına iki eser kazandıran Cave’in romanlarından Bunny Munro’nun Ölümü’nün eleştirisi bu ay sayfalarımızda. Sinema yazılarımızda ise üç farklı noktadan, oyuncu, senarist ve film müzisyeni olarak Cave’in yedinci sanattaki konumuna bakıyoruz. Sanatçının oyuncudan çok öznesi olduğu, belgesel türüne yeni açılımlar kazandırırken iki zıt kutupta seyreden, yönetmenliğini Iain Forsyth ve Jane Pollard’ın üstlendiği 2014 yapımı Dünyada 20.000 Gün ve Andrew Dominic’in yönettiği 2016 yapımı One More Time With Feeling ile Cave’in senaryosunu kaleme alıp müziklerini bestelediği John Hilcoat yönetimindeki 2005 yapımı Kanlı Teklif üzerine eleştiriler de bu sayımızda. Son olarak yine Andrew Dominic’in yönettiği, 2007 yapımı modern western Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikastı’na, Cave’in film müziklerinden hareketle varoluşçu bir yaklaşım getiriyoruz. Ayrıca kapaklarımızı süsleyen desenleriyle, Nick Cave’in rengârenk paletine kuzey ışıkları tonu kazandıran Murat Gümüş’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Disiplinlerarası ve türevi kavramları hakkıyla karşılamak adına,
Sanatla kalın dostlar.
Azizm’in Notu: Ekim 2017 tarihli Azizm Sanat E-Dergi’nin 118. sayısı için, dilediğiniz konuda makale, öykü, şiir, deneme, eleştiri, karikatür, video, resim ve fotoğrafı 7 Ekim tarihine kadar azizm.sanat@gmail.com adresinden yayın kurulumuza iletebilirsiniz.