Canlandırma türüne “çizgi film” dendiğinde akla Walt Disney ve Warner Bros gelirken özgüvensizliğimizle bezeli özentiliğimiz sonucu daha çok tercih eder olduğumuz “animasyon” sözcüğü dillendirildiğinde gözümüzün önüne en çok Pixar ve Dreamworks stüdyoları geliyor. Biraz daha “entelektüel” isek “anime-manga” arasında seyreden sözcük dağarcığımız sayesinde zihnimizde Stüdyo Ghibli işleri beliriyor. İşin aslı canlandırmanın tekelinin Amerika Birleşik Devletleri olduğu yanılsaması bir hayli hâkim. Hâlbuki durum hep böyle değildi. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin olduğu, uzakmış gibi algılanan yakın geçmişte canlandırma türünün en güçlü ve estetik yapıtları Bolşeviklerin diyarından filizleniyordu.
1975 yılında, Soyuz Stüdyolarında, Yuri Norşteyn’in yönetiminde Rus masallarından esinlenerek hazırlanan Sisteki Kirpi, dünyanın dört bir yanındaki festivallerden ödüllerle dönen, Büyük Ekim Devrimi’nin 100. yılında mutlaka değinilmesi gereken bir sanat eseri olarak öne çıkıyor. Stop motion tekniğini klasik çizgilerle ustaca buluşturan film, ses kanalının olgunluğu sayesinde kazandığı mistik atmosferi aracılığıyla, çocukluğu kapsayarak aşan ve yetişkinliğe uzanan bir seyir zenginliği sunuyor.