Esin Perime, İlay’a – Batuhan Suiçmez

Sanma ki kuyuya düşen bir çakıldır sesin,

Boğar geçer bütün insancıl yutkunuşları;

Türkü söyler gibi gemilerin tayfaları

Sesinle, ruhumun notalarında gezinirsin.

 

O gemide, nice umut taşınır Kiter’e;

Yıpranmış saçları her gün başka tütün kokar;

Siren gibi çağırırsın onları, davetkâr,

Giydirip de soyulmuş kayaları bir süre.

 

O adaya vardığında bahtlılardan birkaçı,

Esrik bedenin üstüne dizeler söylerler.

Yazgı utanır da sonra, önünde diz çöker

Güzellik sende tamamlar o putperest Haccı.

 

Bir keman teli titrermiş gibi olur bazen;

Dudakların, çiçek gibi boynunu bükerken.

Gırtlağımdan çığlık boşanır loş ruhuma birden,

Saçlarını elmas dalgalarda yunduğun an.

 

Silemez yüzünü göğün üzerinden rüzgâr,

Perdeleri çekmesi bile çare olamaz.

Sen yine sırala isteğini, otur, yaz;

Ulaşır onlar bana, Zaman’ı yutsa da kar.

 

Benden sonra gelenler söyler dizelerimi,

Tıpkı gelenler gibi benden çok daha önce;

Fakat o Güzellik yıllarla beraber sönünce

Herkes yaratır kendine has bir cehennemi.

 

Sendeki öyle bir Güzellik ki, sönmez işte;

Çağların zalim eli zincirleyemez seni,

Çekip gitsen de, kapasan bile ellerini:

Ruhum gezinir kokunda hep dans ede ede.

***

Görsel: Genç Kızın Portresi (1917) – Amedeo Modigliani

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi120

Bunu paylaş: