Ortaçağ bağnazlığının simgesi olan kiliselerin, hegemonyalarına son verecek olan Rönesans ve Aydınlanma hareketlerini farkında olmadan besleyen estetik düşkünlükleri arasında, genelde mimari, heykel ve resmin ardında kalan müziğin, klasik müziğin ve çok sesli koroların temellerini attığı rahatlıkla söylenebilir. Müzikal açıdan Hristiyanlığın mabedinin temel çalgısı olan kilise orgu ise günümüzde klasik müziğin dışında türlerde de rastlanılan bir aygıt olmaya başladı. Farklı türlerde kendisine yer bulabilen kilise orgunu son dönemde türler arası geçişlerde farklı yorumlarla dinleyiciye sunanlar arasında 1986 doğumlu İsveçli sanatçı Anna von Hausswolff dikkat çekiyor.
Hausswolff, ülkesinin güçlü müzikal geleneğinin taşıyıcısı olarak, 2012’den günümüze tam beş uzunçalar ortaya koyarken, 3 Martta satışa sunulacak olan altınca stüdyo çalışması Dead Magic öncesinde aşinalığı arttırmamız gereken bir yetenek. Kilise orgunun yanında piyano çalan ve şarkı sözlerini bizzat kaleme alan Hausswolff, mistik, mitolojik ve psikolojik çerçeveli parçalarının pek azında vokal kullanırken, tınılarında ruhani, etnik ve rock türünü harmanlıyor. İlk albümü Ceremony’de, vokal eşliğindeki Mountains Crave’in aksettirdiği huzur ile sözsüz parçası Epitaph of Theodor’un ürperticiliği arasında geniş bir yelpaze yakalayan Hausswolff, yeni albümünden meraklandırıcı niteliğinde yayınladığı iki parçada, albümün adıyla da uyumlu olacağını hissettiren karanlık bir tınıyı tercih ediyor. Bu parçalar arasında yer alan ve bir kez daha mitolojiyi psikolojiyle tamamlarken, vokalinin yanı sıra çalgı çeşitliliği bakımında büyük zenginlik taşıyan The Mysterious Vanishing of Electra, sanatçının kardeşi Maria von Hausswolff’ın yönetimindeki çarpıcı görüntüleriyle de ilgi çekiyor.