Sinema tarihimizin tartışmasız en büyük yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan, yeni filmi Ahlat Ağacı ile bir kez daha dünyanın en prestijli sinema etkinliği Cannes Film Festivali’nde resmi yarışmasında yer alıp, üst üste ödül alma rekoruna doğru ilerlerken, Azizm’den Filmci’de yönetmenin şimdilik ilk ve tek kısa filmi olan Koza’ya yer vermek istedik. 1995 yılında yine Cannes’da bu kez kısa film yarışmasında finale kalan ve bu kapsamda tarihteki sayılı Türk kısaları arasında yer almayı başaran Koza, yönetmenin biçimsel olarak Tarkovskiy, mekânsal olaraksa Ozu öykünmelerini fazlasıyla taşıdığı sinematografisiyle, özellikle ilk üç uzun metrajı, Kasaba, Mayıs Sıkıntısı ve Uzak’ı öncülerken simgesel anlatının da doruk noktalarına ulaşıyor. Koza’da Nuri Bilge Ceylan, ölüm-yaşam diyalektiğini, siyah-beyaz doku ve minimalist ses kuşağıyla beslerken, filmin adından da anlaşılacağı üzere yaşam ve yuva motiflerini de ustaca içermeyi başarıyor. Sinemanın kendine has bir dili olup olmadığı sorusunu, görüntü parçacıklarını montaj kuramıyla çarpıştırarak sağladığı serbest çağrışımlarla dolu görüntü diliyle yanıtlayan Koza, yönetmenin özellikle Üç Maymun sonrası daha az başvurur olduğu sinemasal özünü de anımsamamızı sağlıyor.