68 kuşağından
iki basamak sonra
gökkuşağına tutundum
öyle gördüm
göklerin derinliğini
tek geçim kaynağım
tarladan harmana değin
yazını güzünü kapsar
gide gide tırmanıyor yoksulluklar
ekmek aş olarak dönmüyor
değirmene bıraktığımız kelete
kendi kumaşından olsun
üzerine giydiğin elbise
isteklerini duyursun gür sesiyle
gamı kederi bizim üzerimizden silinsin
küllüğün gölgesine sinmiş tilkiler
hep çil horozun peşinde
daha sarı daha çılgın açıyor
direnci çalkantılı devrimsel gelin çiçeği
yaşamak bir takvim değil günleri yıllara çeviren
kendine dönük olmayanların yarası bizden
biçilmiş ot kokusunu duyumsatıyor bize
elbette hoşuna gitmez
köyden evrilen halkın uzanımı
semiz işbirlikçilerin kesesine bakarsan
yerden göğe kadar inci mercan
gümüş tabakası bitlis tütünü
teşbihi sarı kehribar
cıgarası sıra sıra dizili
sınır boylarından gelir yağı şekeri
ağam paşam üzerine kurulu yüklüğün
yakası penceresi gün güpürü
hep dönüyor anamalcıların tekeri
daha yeni bağlamış kırmızı kuşağı beline
işte bunun içindir
on beş on altı haziran kavuşması
boğazın iki yakasından bir köprüdür
emeğin ipine sarılanların geçitleri tutulmuş
ortadan kesmek için ayırmışlar galata köprüsünü
işçim köylüm el ele vermiş
yurttan sesleri dinliyor kadın kız
on beşlilerden sonra sıra geldi
acısını bağrına basan gelinler
***
Görsel: Bedri Baykam