Evrenin Titreşen Işıkları Üzerine

Siniossoglou Apartmanı’nın 2011 yılında restore edilerek SALT Beyoğlu’na dönüşmesiyle birçok sergi ve sinema günlerinin yapıldığı mekân sokak ile arasına mesafe koymadan etkinliklere ev sahipliği yapıyor. 12 Eylül de açılan ve 30 Aralık’a kadar görülebilecek olan sergi adını The Three-Body Problem adlı bilim kurgu romanının bir bölümünden almıştır. Küratör Annie Fletcher tarafından programlanan “Evrenin Titreşen Işıkları” adlı sergi Anna Boghiguian, Rana Hamadeh, Navine G. Khan-Dossos ve Merve Ünsal’ın çalışmalarını bir araya getirerek 150 yıllık apartmanın geçmişini belleğe yeniden anımsatıyor. Bu anımsamanın sanatçısı ise çalışmalarını Londra ve Atina’ da sürdüren 1982 doğumlu Navine G. Khan-Dossos, bu sergi için altı haftalık bir çalışma ile serginin bulunduğu üç kat için “duvar resmi” hazırlamıştır. Resimleri mekâna özgü enstalasyonlarla gerçekleştirirken figürlerin kullanılmadığı ve fırça darbeleri özel alan olarak görülen “ev” tavanlarına gönderme yapmaktadır. Buradan kurguladığı özel mülk, özel ve kamusal alan kavramları ile “İşlenmemiş Bir Suçun Olası Mahallinden Manzaralar (Güvenlik Görevlileri İçin Performans)” adlı performatif (eylemsel) çalışmasını ortaya koymuştur.

Navine G. Khan-Dossos’ un Scenes from a Pre-Crime (Performance for Security Guards) [İşlenmemiş Bir Suçun Olası Mahallinden Manzaralar (Güvenlik Görevlileri İçin Performans)] çalışmasından detay, 2018, Evrenin Titreşen Işıkları, SALT Beyoğlu, Fotoğraf: Özge Aslan

Serginin ikinci katında Mısır’lı 1946 doğumlu Anna Boghiguian’ın How Minds Are Made (Akla Giden Yollar) adlı çalışmaları koyu mavi bir duvar zeminde sergilenmiştir. Boghiguian’ ın çoğu çizim ve resimlerden oluşan çalışmasına birde bitki, toprak ve renkli çizilen figürlerin yer aldığı bir yerleştirme eşlik ediyor. Çalışmalarında Anna Boghiguian özneleri bulunduğu yerel, coğrafik, sosyo-politik ortamdan soyutlamadan, birbirinden etkilenen ve çevresel koşulların hayatlarına etkilerini anlatan çizim, figürler kimi zamanda şiir ve yazılar kullanmıştır. Sınırların anlamsızlığı ve insanoğlunun yıkıcılığı üzerine yaptığı önceki çalışmalarında bağımsız ve tanımlamalara girmek istemeyen bir ruh ile çalışmalarına devam etmektedir.

Anna Boghiguian’ın How Minds Are Made (Akla Giden Yollar) adlı çalışmasından detay, 2017-2018, Evrenin Titreşen Işıkları, SALT Beyoğlu, Fotoğraf: Özge Aslan

 

Anna Boghiguian’ ın How Minds Are Made (Akla Giden Yollar) adlı çalışmasından detay, 2010-2011, Evrenin Titreşen Işıkları, SALT Beyoğlu, Fotoğraf: Özge Aslan

Serginin son katında ise 1983 Lübnan doğumlu Rana Hamadeh’in “Josephine’ in On Cinayeti (Dil Dönmesi)” adlı çalışması Kafka’ın edebi eserlerinden ilham alarak ‘tanıklık’ olgusunu incelemiştir. Yerleştirmede kurduğu ağlar ile birbiriyle kesişen kimi zamanda kesintiye uğratan bir operamsı çalışma ortaya koymuştur. Hoparlörden gelen sesler ile duvardaki kırmızı LED tabelalar iki ayrı salıncak, eski tip bir yazıcı ve bir masa ile sandalyeden oluşan yerleştirme ile yurttaşlık merkezli yaklaşımı yeniden irdeler. Buradaki ağ verili tarihsel yaklaşımlara, deneyim, tanıklık, yurttaşlık gibi kavramlara değinerek hakikat temsillerini bozar, değiştirir, aksatır ve yeniden kurar. Bilgi aktarımı ve üretiminin yeniden kurulduğu bu düzlemde Merve Ünsal da bu konuya video, fotoğraf ve ses enstalasyonu ile yeni sözler söylüyor. Serginin iki ve üçüncü katında karanlık bir alanda sergilenen bu çalışmalar anlatıcıların var olduğu bir distopyadır (belki de reelin ta kendisidir). Konuşmaların güncel politik söylemleri çağrıştıran, kimi zaman aynılaşan robotumsu sesleri ile iktidarın söylemleri aynılaşmaktadır. Video ve fotoğraflarda görünen inşaat, yıkım, bina görüntüleri aslında temelde sermayenin emlak piyasası üzerinden işgalci zihniyetinin yansımalarıdır. Anlatıcılar burada o mimarinin kendisiyken, o mekânı kullananları da işgalciye çevirir. Sanatçı mimarinin işgalcisiyle “röntgenci” kavramını ilişkilendirerek eşiklerin anlamını sorgular. Anlatıcıların ses kayıtlarında Açık Radyo ile iş birliği yapan sanatçı, pencerelerin bir göz gibi hareket etmesiyle yaşanılan mekâna dair bakışı, anlamlandırma çabası ve kendi yaşadığı/ürettiği mekâna ve muhite dair kendi anlatısını inşa etmeye çalışır.

 

Rana Hamadeh’ in The Ten Murders of Josephine (The Tongue Twister) [Josephine’ in On Cinayeti (Dil Dönmesi)] çalışmasından detay, 2017-2018, Evrenin Titreşen Işıkları, SALT Beyoğlu, Fotoğraf: Özge Aslan
Rana Hamadeh’ in The Ten Murders of Josephine (The Tongue Twister) [Josephine’ in On Cinayeti (Dil Dönmesi)] çalışmasından detay, 2017-2018, Evrenin Titreşen Işıkları, SALT Beyoğlu, Fotoğraf: Özge Aslan

Sanatçıların “şimdi” algısını sorgulayarak kurmaya çalıştıkları yeniden tarih ve gelecek yazımı içerisinde yabancılaşma, bilginin yeniden üretimi, temsiliyet sorunu, varoluşa dair söylemler, uyruk, egemenlik, hakikat ve yanılsama, teknoloji gibi içeriklerle çalışmalarını oluşturduğu söylenebilir. Bunların yanında sergileme biçimlerinde içeriğin izin verdiği ölçüde daha karmaşık bir yerleştirme yapıldığı söylenebilir. Teknolojinin daha fazla kullanıldığı bu çalışmalar, “ses”in yani sound-art’ ın yoğun kullanılmasıyla dikkat çekmektedir.  Burada “katılımcının” çalışmanın hangi noktasına ya da hangi sese dikkat edeceği dikkat dağıtıcı bir tercih meselesi haline gelmektedir.

Kavramsal alt metinlerin ve farklı okumaların ışığında ortaya çıkan bu çalışmalar SALT’ın Sohbetler serisinin ikinci sergisi “Evrenin Titreşen Işıkları” için hazırlandı. Navine G. Khan-Dossos, 21 Eylül’de figüratif olmayan araçları irdeleyerek varoluşu yeniden nasıl tasavvur edebileceğinin yollarını SALT Beyoğlu için hazırladığı duvar resmi üzerinden deneyimlerini paylaşarak anlatacaktır.

 

ÖZGE ASLAN

12.09.2018

Bunu paylaş: