Beğeni, takip veya zamanın sosyal medya jargonu her neyi ümit ediyorsa onu çokça alma umudu sonucu sevilen sanatçıları ölüm yıldönümlerinde herkesten önce anma gayesiyle, belirli tarihin önceki geceye ve hatta güne çekiştirildiği bir rekabet ortamında son yılların söz konusu ölü sevicilere bereket sağlayacak kadar çok esaslı sanatçının yitimine tanık oluşumuz epey üzücü. Prince, Chris Cornell, Black, David Bowie ve daha nice adın yanına Raşit Taha’nın adının geçtiğimiz hafta yazılışı yeterince şaşırtıcı ve yıkıcı değilmiş gibi bir de yaşamının son anına dek üretmeyi sürdüren, bu son derece yaratıcı sanatçı hakkında yıllar yılı tek kelime yazmayıp, ölümünün hemen ardından Wikipedia/Wikizero destekli anma metinleriyle karşılaşmak aynı zamanda özeleştirel olan üzüntüye alaycı bir gülüş çalmamızı sağlıyor. Ki bu da Taha’nın müziğiyle büyük oranda örtüşüyor.
Fransa’da yaşayan ve müziğini icra eden Cezayirli sanatçı Raşit Taha’nın, kapitalist sömürgeciliği ile onun sömürdüğü topraklarda yeşermesine izin vermediği aydınlanmanın sonucu olan bölge gericiliğini dans ritimleriyle, neşeli vokallerle yerden yere vuran özgünlüğü, şimdilerin modası pek çok kavramı da eğretileşmeden sırtlamasını sağlıyor. Afrika’nın Endülüs bölgesinde emperyalizme tepki olarak doğan, Berberi çıkışlı rai müziğini funk, punk, rock, caz, blues ve hatta elektronik dokularla her daim donatan Taha, 1980’lerde kendisi gibi göçmenlerden oluşan ve yeşil kart/ikamet izni anlamına gelen epey manidar rumuzlu topluluk Carte de Séjour ile müzik sahnesine adım atıyordu. Fransız romantik milliyetçiliğinin ünlü şarkılarından Douce France’ı eşine zor rastlanılacak bir mizahla yeniden yorumlayan grup hafif bir sarsıntıya sebep olmanın yanında Taha’nın trajedi ve güldürü ile eleştirellik ile neşeyi bir arada yoğuran biricikliğini de öncülüyordu. 1990’ların başında çalışmalarını daha çok tek başına yürütmeye başlayan Taha’nın ülkemiz hudutlarını aşan ve eş zamanlı olarak dünya ölçeğinde bir sanatçı halini almasında 1997 çıkışlı ünlü Ya Rayah parçası ve kendisi gibi bölgenin müzikal devleri arasında yer alan Khaled ve Faudel ile birlikte müzik tarihinin yakın dönemine damgasını vuran 1,2,3 Soleils gösterileri ve özellikle Abdel Kader marşının payı yadsınamaz.
Nokta ve Rock The Casbas gibi çarpıcı parçaları içeren dokuz stüdyo albümünün ardından onuncu albüm için kolları sıvadığı ve turneye başladığı bir sırada yaşamını yitiren Raşit Taha’yı, 2006 çıkışlı Diwan 2 uzunçalarının açılış parçası olup Kuzey Afrika’nın yaylı ve vurmalı çalgılarının caz ezgileriyle örtüştüğü, çıkmazdaki bir aşığı anlatırken melankolik ve buna rağmen eğlenceli olmayı başaran tipik bir Taha parçası Ecoute Moi Camarade ile anıyoruz. Güçlü ve seksi bir sesle bezeli, eşine zor rastlanır sahne personasıyla göz dolduran, “dünya vatandaşı” tabiri henüz yaygın değilken hem ürettiği müzik hem de kültürel birikimiyle sömürgecilerin ona ve halkına lüks gördükleri evrensel ölçeğe varmayı başaran Raşit Taha’yı 60. yaşına girdiği bugünde büyük bir özlem anıyoruz.