Şimdilerde “post modern” nitelemesinden utanılarak “güncel” olarak kodlanan çağda Batı zihniyetinin öyküsünü yitirdiğine dair getirilen bir hayli önemli uyarının kendisini en çok sinemada gösterdiğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle Hollywood ve Hollywood’a öykünen uzun metrajın yeniden çevrim-seri üretim çıkmasına çakılı kaldığı bir dönemde kısa metrajların çığır açıcılığı hem “öyküsünü ve illüzyonunu yitiren Batı” algısını aşıyor hem de kısa filmin sinemanın özü olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Bu alanda İskandinav sinemasıyla birlikte öne çıkan Quebec bölgesi ise kısa filmde harikalar yaratmaya devam ediyor.
Sundance Film Festivali’nde aldığı jüri özel ödülü başta olmak üzere pek çok önemli festivalde gösterilen ve toplam 40 ödüle erişen, Montrealli sanatçı Jeremy Comte’nin yönettiği, 2018 yapımı Fauve, yılın en iyi filmlerinden biri olarak göze çarpıyor. Çocukluğun bitişi ve yetişkinliğe ilk adım gibi fazlasıyla muğlak bir evrede yaşanan dönüşüm ve kırılmaları iki çocuğun tatlı-sert oyunları eşliğinde aktaran Fauve, son derece çarpıcı içeriğiyle uzun süre hafızalardan çıkmayacak bir etkiyi yakalıyor. Öncesinde pek çok kurmaca, belgesel ve videoda yönetmenlik ve görüntü yönetmenliği yapan Comte’nin adeta gerçekten yaşanmış bir olay izliyormuş hissi yaratacak derece sinematografik yaklaşımı, oyuncuların profesyoneller yerine amatörler arasında seçilmesiyle birleştiğinde filmin gerçekçi atmosferi tamamlanıyor. Sade bir gerilim filmi olarak da yorumlanabilecek Fauve, sembolizmindeki minimalizmle de ilgi uyandıyor.