Düşünceden ve duygulardan çok imajların dışavurulduğu günümüzde insanların kendilerini ifade etme araçlarının da çiğ bir hal alışı, söz söyleme fırsatı bulunduğunda sanki bu durum bireyin son şansıymışçasına davranarak her başlıkta fikir beyan etmesine neden oluyor. Önermeler, mesajlar bulamacına dönüşen, dışavurumdan çok atık bırakmayı andıran söz konusu vaziyetin sinemada sıklıkla karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Uzun ya da kısa metraj fark etmeden, belleğinde ne varsa anlatma gayretine kapılan kişilerin, epey bağıran yapıtlar ortaya koyuşu yüksek perde tercihinden ötürü yeterince tortu dâhil bırakamadan buharlaşmayı beraberinde getiriyor. Hal böyle olunca ele alınan son derece can alıcı konular izleyiciler nezdinde alışkanlığa dönüşerek sönümlenebiliyor.
Ülkemizde de özellikle son yıllarda kadınlara yönelik söylem ve önerme içeren filmlerdeki artış, kadınların yaşamına dair somut bir kazanım getirmekten ziyade kadın karşıtı, cinsiyetçi söylemlerin de önünün açıldığı dev bir kakafoniye katkı sağlamakta. Konulara her fırsatta bütüncül yaklaşıp akabinde devrim beklemek yerine başlıklara tekil yaklaşıp sathı müdafaadan doğacak kazanımlar için çabalamak daha akılcı olduğu gibi aynı zamanda daha sanatsal da.
Kürtaj vb. başlıklarda zaman zaman ülkemiz ve coğrafyamızı da aşacak kadar gerici yaptırımlara sahip Polonya’da baskılanan ya da ayıplanan kadın cinselliğine dair nokta atışı bir çalışma olan, 2016 yapımı güldürü türünde canlandırma Cipka/Pussy/Kuku, mastürbasyon gibi olağan olması gereken ancak canavarlaştırılan bir eylemi soyutlama yetisi sayesinde eşine zor rastlanır bir seyirliğe dönüştürüyor. Renata Gasiorowska’nın yazıp yönettiği Cipka, kesit öykülemesiyle kısa metraj sınırlarında ustaca gezinirken herhangi bir sosyal söylemi öne çıkartmak yerine özgürlükçülüğünü de besleyen pastel dokusuyla göz dolduruyor. Ewa Bogusz ve Wiesław Nowak’tan oluşan ses ve foley ekibinin harikalar yarattığı Cipka’da pastel dokuyu gerçeküstücü bir sulu boya motifiyle zenginleştiren Gasiorowska ve Agnieszka Borowa imzalı canlandırmalar Polonya sinemasının bir ekol olarak sürekliliğini hatırlatacak kadar yetkin.