Tan Kızıllığı’ndan Alıntılar ve Çıkarımlar
“Aşırı dindar kişiler, tüm çağlarda faal insanların yaşamını zorlaştırmaya, mümkün olduğunca onları yaşamlarından bezdirmeye çalışmışlardır. Gökyüzünü karartmak, güneşi söndürmek, sevinci şüpheli hale getirmek, umutları dengesizleştirmek, çalışan eli felç etmek… Bunlar onların nasıl yapılacağını en iyi bildikleri işlerdir.”
Kitabın tam adı Tan Kızıllığı: Ahlaksal Önyargılar Üzerine Düşünceler’dir. Bir başka müstesna Nietzsche eseri olan bu kitap ahlak felsefesi üzerine yazılmıştır. Beş kitap ve kısa kısa 575 bölümden oluşmaktadır. Bu yüzden okuması daha keyifli çünkü bölüm bölüm değerlendirme ve çevrenizdekilerle konuya daha da odaklanarak tartışıp, paylaşabilme imkânı sunuyor. Bu eserde Nietzsche, toplumsal ahlak yargılarını eleştirel bir bakış açısıyla inceliyor. Sizi ahlaksal önyargıların karanlığından kurtarıp tan kızıllığına kavuşturuyor.
Manidar bir şekilde “En ahlaklı kişi kimdir?” sorusunun cevabını toplumun ağzından; “Yasalara en çok uyan kişi!” olarak cevaplıyor. Devamında ise; “Özgür insan ahlaksızdır, çünkü o her bakımdan geleneğe değil, kendisine bağlı olmak ister.” der Nietzsche. Gelenekleri, yetiştiğimiz toplumlar gereği uyduğumuz/uydurulduğumuz kuralları sık sık eleştirir. Bu kural ve geleneklerin aslında ne kadar tehlikeli, gelişime kapalı ve insan sorgulayıcılığının önünde ne derece büyük bir engel olduğunu açıklar. Geleneği şöyle tanımlar; “Bize yararlı olan şeyleri emrettiği için değil, bize emrettiğinden dolayı itaat ettiğimiz yüksek bir otoritedir.”
Wagner ile yollarını ayırdıktan sonra yazdığı bu kitabı biraz da biyografik bir mesele haline getirerek bir sanatçı tipi olarak ele aldığı Wagner’i sık sık eleştirir. Rousseau’yu “ahlak tarantulası” ilan ederken, Kant’ın ahlak fanatikliğini sürekli olarak yerer.
Zevkle, bir çırpıda okuduğum bu Nietzsche eserinin “Ahlak Bilimi Dersleri” adı altında okullarda bile okutulması gerektiğini belirtmeliyiz.
Keyifli okumalar.
Sanatla kalın…
Selçuk Korkmaz