Dirimbilim Günlüğü: Sentor, Navajo Kumtaşı, E.G. Lutz, Itır

22 Ocak 2019

İstanbul

Tarihi yarımadalı kırık dökük evde oturur, “ipe” kar gibi “çamaşır serer”…

Fotoğraf: Gevher Gökçe

Gevher Gökçe

Selçuk

Evdeyken ilk kez bir büyük baştankaranın böyle çılgınca öttüğünü duyuyorum.

Kuşadası’na giden yolun hemen başlarındaki yuvada bir leylek gördük. Geçen gün üzerimizden uçarken bir leylek görmüş olduğumuz için şaşırmadık. Oydu herhâlde.

Özgür Keşaplı Didrickson

23 Ocak

Selçuk

Bugün çocukluğumdan beri ilk kez bir kaz tısladı bana. Memleketim Burhaniye’de küçükken ekmek almaya falan giderken çevrede dolanan, hatta bazen arkamdan gelen kazlardan korkardım. Tısladıklarında.

Özgür Keşaplı Didrickson

25 Ocak

Alaska, ABD

Sometimes it’s worth taking the milk run to Anchorage to catch a glimpse of Yakutat’s magnificent Fairweather range and the awesome Cordova delta.

Yakutat’ın muhteşem Fairweather bölgesini ve hayranlık verici Cordova Deltası’nı bir anlığına da olsa görmek, ara sıra Anchorage’e pek çok yerde duraklayan seferle uçmaya değiyor.

Editörün notu: İngilizce’de “milk run” deyişi, süt dağıtıcılarının ev ev dolaşmasından geliyor. Alaska’da büyük uçaklar bile dolmuş gibi yol üzerindeki her yerleşimde durarak (bazen havada 20 dakika bile kalmadan) yolcu indirip bindiriyorlar. Bu nedenle uçağın  pencereden de olsa yol üzerindeki pek çok bölgenin neye benzediğini görmek mümkün oluyor. Pek çok yerleşim yerine karayoluyla ulaşılamayan Alaska’da tarihsel olarak bu “milk run” seferleri insanlara yaşamsal erzağın taşınmasıyla da yakından ilgiliymiş.

Fotoğraf: Kim Metcalfe

Kim Metcalfe

İzmir

Bir süredir fuarda, İzmir Sanat’ın dibindeki boş alanda heykellerle karşılaşıyoruz. Bugün başının üzerinde kurbağa taşıyan bir adamın heykelini gördüm, çok hoşuma gitti.

Fotoğraf: Özgür Keşaplı Didrickson

Bir de sentor (yarı insan yarı at olan mitolojik yaratık) heykeli vardı.
Bir heykel olarak beğenmesem de arkasındaki ağaçların rengiyle uyumu, hani unuttuysak sentorun ve üzerindeki Eros’un bizimle aynı dünyada yaşamadığını hatırlatıyordu.

Fotoğraf: Özgür Keşaplı Didrickson

Bu heykeller İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 6. kez düzenlediği, bu seneki teması “İzmir ve Mitoloji” olan Uluslararası Heykel Çalıştayı için yapılmışlar. Bu iki heykelin bu temayla nasıl bir ilgisi var acaba? Yanlarında bilgi panosu yoktu ne yazık ki.

“Sentor ve Peri” – Reinhold Begas (1888)

Selçuk’a dönmek için Basmane’ye doğru ilerlerken rüzgâr iyice sertleşmişti. Babamla oturup çay içtiğimiz yerin levhası uçtu. Gara yürürken arkamızdaki gençlerden birinin “110 kilo olmanın avantajları” dediğini duydum. Sesi daha çok keyifliydi, beni de gülümsetti ama elbette rüzgârın her an hızla şiddetini arttırıp bizleri uçurabileceğini hissetmekten doğan sözcüklerdi. Ülke genelinde hava durumuyla ilgili olarak yaşanan korkunç olaylara, hortuma kapılıp ölenlere şaşırmadığımız bir an… Çıkabildilerse hani, tayfunlardan sağ çıkan insanlar, kuşlar, böcekler bir daha aynı insan, aynı kuş, aynı böcek olmuyordur kesin.

Özgür Keşaplı Didrickson

26 Ocak

Los Angeles, California

Nereye gideyim diye düşünürken aklıma geldi. Yine yoğun bir dönemin ardından yola koyulmuştum 2014 Haziran’ında; doğayı  keşfetmeye, kendimi bulmaya.

Mercan Pembesi Kumulları – Fotoğraf: Deniz Tokatlı

Mercan Pembesi Kumulları (Coral Pink Sand Dunes), Amerika’nın Utah eyaletindedir. Kum tepelerinin 10.000 ila 15.000 yaşları arasında olduğu tahmin edilmektedir. Orta Jura dönemindeki pembe renkli Navajo Kumtaşı erozyonundan oluşmuşlardır. Demir oksitler ve mineraller bize bu muhteşem mercan pembesi rengindeki manzarayı verir.  

Kum tepecikleri, pek çok küçük kemirgen ve dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayan Mercan Pembesi Kaplan Böceği gibi çeşitli hayvan popülasyonlarına ev sahipliği eder.  

Bölgenin rakımı 1800 metrenin üzerinde olduğundan, nispeten yüksek miktarda yağış almaktadır. Bu yağışlar, haziran ayında doruklarına ulaşan güzel kır çiçekleri de dahil olmak üzere, çok çeşitli bitkilere hayat verir.

Mercan Pembesi Kumulları – Fotoğraf: Deniz Tokatlı

Deniz Tokatlı

Selçuk

Singapur’daki bir festival kapsamında kroşe örgüsünden kocaman denizkestaneleri yapmışlar. Sürdürülebilirlik temalı festivalde doğanın güzelliği ve çeşitliliğini simgeleyen 17 metre uzunluğundaki denizkestanelerini 50 kişilik bir ekip 3 ayda yapmış. Geceleri aydınlatılan heykellerin içine girilebiliyormuş. Rüzgârla ya da insanların hareketiyle hareket edebiliyorlarmış. Ne kadar muhteşem!

Özgür Keşaplı Didrickson

27 Ocak

Datça

Ağlıyor gökyüzü göğsünü yırtarcasına

Sesini duyurmak için katledilen doğaya

Rant uğruna parçalanan dağlara,ağaçlara

Ecelsiz ölenlere

Ego savaşlarına

Sevgisizliğe

Yalnız ülkemde değil, dünya da ağlıyor

Sesini duyurmak için çığlık çığlığa

Nurşen Çarga

Datça – Fotoğraf: Nurşen Çarga

İstanbul

Balina, sanki içinden Erik Satie notaları mırıldanıyor, uymuş müziğe süzülüyor… hatta kendi bestesini yaptığına bile inanasım var… şu cennet dünyayı cehenneme çevirip öte dünya cennetini hayal eden insan, ne kadar zavallısın… öte yandan, doğanın şaheseri karşısında insanın şaheserini hatırlamam da benim insanca tahayyülümün kıtlığından olabilir; şu zarafetin sanata ihtiyacı mı var?

Gray Whale Glides Through Kelp Forest

Gorgeous video captures a gray whale swimming through a kelp forest off the coast of Laguna Beach, California. http://abcn.ws/2E5U3OV

ABC News paylaştı: 6 Şubat 2018 Salı

Gevher Gökçe

Selçuk

Yağmur sonrası yürüyüş yaptık kızımla birlikte.Yakında narenciye bahçelerinin kokusu saracak her yeri. Keşke ağaçların üzerindeki terkedilmiş mandalina, limon ve greyfurtları toplayıp dağıtıversek alamayanlara. Çiçekler de daha güzel açardı belki o zaman ağaçlarda.

Fotoğraf: Özgür Keşaplı Didrickson

Perihan Keşaplı

Toplanmamış mandalinalar arasında bazıları minicik. Acaba bu yüzden de mi ağaçta bırakıyorlar? Yine de tarlalarda daha büyük meyvesi olan ağaçlar da var.

Antalya’da hortum yüzünden portakallar düştü, ağaçlar kırıldı, burada ise her şeye rağmen yenebilecek, en azındna suyu sıkılabilecek mandalinalar ziyan zebil oldu. Yoksul ailelere toplayabilecekleri çağrısı yapılamaz mıydı? Tarla kenarlarındaki ağaçlara “koparabilirsiniz” diye yazılamaz mı mesela? Sahiplerine denk gelirsem söyleyeceğim.

Antalya’da hortumdan ölenlerden biri 13 yaşındaki bir çocuk işçiymiş. O sırada portakal topluyormuş. Adı Berivan Karakeçili. Burada mandalinaların ziyan olmak yerine yoksul ailelere verilmesi gerektiğini düşündüğümüz günlerde duyduğumuz bu haber nasıl acıtmasın?

Özgür Keşaplı Didrickson

28 Ocak

Selçuk

İnsanoğlunun yaban hayat üzerindeki etkisini konu alan, 17-25 yaş aralığındakilere yönelik bir resim yarışması düzenleniyormuş. Son katılım tarihi 18 Şubat. Duyurudaki kullandıkları, Fernando Garcia Herrera‘nın “Gelecek” isimli resminden çok etkilendim.

“Gelecek” – Fernando Garcia Herrera

Özgür Keşaplı Didrickson

29 Ocak

Burhaniye

Bugün Ören’in ev sahipleri bizi çok güzel ağırladılar.

İsmail Hakkı Güzeler

Fotoğraf: Süreyya Türkyılmaz Güzeler

Selçuk

Bugün karşıma Amerikalı ressam ve yazar Edwin George Lutz‘un “What to draw and how to draw it/ Ne çizmeli, nasıl çizmeli” isimli kitabı çıktı.Şimdiye dek gördüğüm, amatörlere resim yapma cesareti için yazılmışa benzer kitaplar arasında en ilginçlerinden. Sayısız hayvanın yanı sıra insan çizimlerinin de yer aldığı kitapta üçgen sevgimin at sevgimle kesiştiğini görmek de ilginç oldu.

Çizim: E.G. Lutz

Tutsak bir hayvan, bir sirk hayvanı olarak resmedilen tek hayvan olan file de çok üzüldüm. Sirk hayvanlarının acı tarihinde fillerin yeri ne yazık ki gerçekten büyük. Sirklerde kullanılan ilk filin adı “Old Bet” miş. 1808 yılında sonradan Amerika’nın ve dünyanın en büyük sirk işletmesinin sahiplerinden olacak olan Hachaliah Bailey tarafından tarlada çalıştırılmak üzere satın alınıp Amerika’ya getirilmiş. Bailey sonradan Old Bet’le dolaşarak onu görenlerden para toplamaya başlamış.

Filler birbirlerine çok bağlı bireylerden oluşan sosyal gruplarda yaşıyorlar. Bu zeki hayvanların ne kadar duygusal olduğunu da herkes biliyor. Ölen bireylerin ardından yas benzeri davranışlar gösterdikleri de biliniyor (ölüm yerini ziyaret ediyor, kemiklere dokunuyorlar vs). Sirklerde ise duygusal olarak işkence görüyor, sıklıkla yavrularından ayrılıyorlar. Saçma sapan gösteriler yapmaları için zalim yöntemlerle eğitilirken, yavruyken bacakları kırılarak, boğularak ya da türlü kazalarla ölüyorlar.

Çizim: E.G. Lutz

Elbette gösteri adına eğitilmeleri sürecinde pek çok kere eğitmenlerini, hatta seyircileri öldürdükleri olmuş. Algılaması güç ama Tobsy ve Mary isimli iki fil bakıcılarını öldürdükleri için öldürülmüş; Tobsy elektrik verilerek (1903) , Mary izleyenlerin gözü önünde asılarak (1916)!

Tüm bunlara rağmen günümüzde fillerin halâ sirklerde gösteri yapmaya zorlanmasını da anlamak güç. Amerika’nın ve dünyanın en büyük sirk işletmelerinden Ringling Bros. and Barnum & Bailey Sirki’nin 2018 yılında sirklerde fil kullanımına son vereceğinin açıklanmasının sevinçle karşılanması da durumun hazinliğini, zulmün büyüklüğünü arttırıyor.

Fotoğraf: Jeffrey Allan Backowski II

Kitabın tamamına Wikimedia’dan ulaşmanın mümkün oluşuna çok sevindim. Herkes bir dolaşmalı sayfalarında;

https://commons.wikimedia.org/w/index.php?title=File:What_to_draw_and_How_to_draw_it_by_E._G._Lutz.djvu&page=14

Özgür Keşaplı Didrickson

30 Ocak

Selçuk

Bugünkü yağmur çift gökkuşağı getirdi bize, ne iyi etti. Gökkuşağı ailesinin en güzeli ise balina gökkuşağı olsa gerek. Bir gün görebilirsem eğer, nasıl kutlarım acaba? O an içimden nasıl gelirse öyle elbette – neşeli çığlık? neşeli bir çığlık atarak zıplama? zıplayarak yanındakine sarılma?- ama ya sonra nasıl bir kutlama yapmalı?

Balinaların nefes verişiyle oluşan gökkuşakların gösteren bir video;

https://www.sacbee.com/news/state/california/article224907445.html?fbclid=IwAR0kShgJV4j7xeoIfIyYjmDD7U0y4JXW2jlxXvZwKlN1m3KA6OuWUPXg4Fg

Özgür Keşaplı Didrickson

31 Ocak

Arka verandam, Galisteo Basin, New Mexico, Amerika.

the SACRED & ABSOLUTE DRAMA of New Mexico’s morning jacket! omg

New Mexico’nun sabah ceketinin KUTSAL ve MUTLAK DRAMASI! Aman Tanrım.


Fotoğraf: Rebecca ODeaghaidh

Rebecca ODeaghaidh

Erzurum

Karda saksağan ayak izleri…

Fotoğraf: Özge Keşaplı Can

Özge Keşaplı Can

Selçuk

Bugün hastanenin hemen önünde, ikisi gelen geçene, trafiğe aldırmadan dinlenen 4 evcil ördekle karşılaştık. Çok hoş bir görüntüydü.

Fotoğraf: Özgür Keşaplı Didrickson

Özgür Keşaplı Didrickson

1 Şubat

Selçuk-İzmir tren yolculuğu

Trenle yolculuk yapmanın rahatlığına öyle bir alıştım ki, her gün Selçuk’tan İzmir’e gidip gelebilirim. Trenden yararlanabilenler ne kadar şanslılar. Keşle demir ağlar yurdumuzun her yerini sarsaydı. Doğayı seyrederek, kitap okuyarak ve dinlenerek yaptığım tren yolculuklarım karayollarındaki trafik kargaşasına katlanmamı zorlaştırıyor.

Fotoğraf : Perihan Keşaplı

Perihan Keşaplı

Selçuk

Bugün taze bir kurbağa ölüsü gördüm. Yağmur nedeniyle yürüyüş yollarımdan birisinin başındaki dere taşıyor. Orada ezilmişti. Göç etmemiş leylek geldi hemen aklıma. Hani yiyeceğini bilsem ona götüresim geldi. Kurbağalar bu mevsimde böyle dolanıyorlarsa ara sıra bizim leylek de buluyor olmalı onları.

Özgür Keşaplı Didrickson

3 Şubat

Selçuk

Papatyaların sayısı gittikçe artıyor. İklim değişikliği konusu yüzünden tam anlamıyla sevinemiyorum oysa açmaya yakın da ne kadar güzel görünüyorlar. Annemin çektiği fotoğrafa bakınca, sanırım kırçılları görünce annemden o renklerde bir hırka yapmasını isteyesim geldi. Düş gücünün iyice uçtuğu anların çoğunda bir çiçeğin, hayvanın, denizin parmağının olduğunun son kanıtı!

Fotoğraf: Perihan Keşaplı

İleriye giden, geriye gelen köpüklü adımları ve bir kısılan bir coşan sesiyle dalgalar ne çok öykü getiriyor açık denizlerden, ne çok öykümüzü taşıyor ufka. Durmadan devinirken öykü taşımak kolay mı? Bir nefeslik dinlenmeleri bile bir görsel şölene dönmüş, donmuşlar.

Özgür Keşaplı Didrickson

4 Şubat

Çevrede gördüğümüz minicik çiçekli bitki Turnagagasıgillerden Geranium cinsinden bir türmüş. Geranium türlerinin fotoğraflarına, isimlerine baktım biraz. İçinde “Itır” kelimesi geçen bir sürü tür varmış; Güvercin ıtırı, Dilimli ıtır, Itır çiçeği, Hoş ıtır gibi. “Cıbıl turnagagası” da karşılaştığım ilginç isimlerdendi.

Itır ismini duyarım ama anlamını bilmiyordum. Dil Derneği’nin sayfasına da baktım. Genel olarak bu çiçek anlamına geliyormuş, bir de “güzel koku, esans, parfüm” anlamı varmış. Koku da bu bitkinin yapraklarıyla ilgiliymiş. Sonbaharda Aliye teyzelerin bahçesinden mandalina toplarken Hacı Şakir sabunu kokusuna benzer bir koku duymuş ve arasından geçip durduğumuz bir bitkinin yapraklarından yayıldığına karar kılmıştık. Acaba ıtırlardan biri miydi?

Geranium sp. Fotoğraf: Perihan Keşaplı

https://www.turkiyebitkileri.com/en/photo-gallery/view-album/3545.html

Not: Kuş türleri için trakus.org adresine bakabilirsiniz. Bitkiler konusunda facebooktaki Flora grubu dışında, turkiyebitkileri.com adresinden yararlanıyoruz.

Azizm Sanat Örgütü olarak doğadan zannedildiği kadar uzak olmadığımızı düşünerek, bu düşüncenin yarattığı umutla “Dirimbilim Günlüğü” köşesini açmaya karar verdik.

Dirimbilim Günlüğü’nün her yaştan herkesin katkısıyla oluşmasını arzuluyoruz. Günlüğümüzde yer almak için yer ve tarih bilgisiyle bize gözlem ve düşüncelerinizi aktarabilirsiniz. Notlarınıza fotoğraf, çizim, video da ekleyebilirsiniz.

Bizi birleştireceğini, yaban hayata olan sevgimizle güç birliği yapmamızı sağlayacağını umduğumuz günlüğümüze katkılarınızı bekliyoruz. Notlarınızı dirimbilimgunlugu@gmail.com adresinden yayın kurulumuza gönderebilirsiniz.

Bunu paylaş: