Düşünün;
Doğduğunuz topraklardan binlerce kilometre uzaklardasınız. Bilmediğiniz, tanımadığınız insanların önündesiniz. Herkes şaşkın bakışlarla sizi seyrediyor ve üzerinizde bedeninizi teşhir eden kıyafetler var. Sahibiniz sizi yönlendiriyor; “Otur!”, “Kalk”, “Arkanı dön!”, “Dans et!”. İnsanlar sizinle eğleniyor, gülüyorlar ve size hakaret ediyorlar. Sizi elliyorlar. Çünkü siz devasa bir kalçaya ve klitorise sahipsiniz. Bu yüzden sizi elleyip gerçek olup olmadığınızı teyit etmeye çalışıyorlar. Sizin ise yapabilecek hiçbir şeyiniz yok. Çünkü siz Afrikalı bir kölesiniz. Siyahsınız ve sizi izleyenlere göre çok garipsiniz!
Az önce kendinizi kısa bir süreliğine de olsa Sarah Baartman’ın yerine koydunuz.
Sarah Baartman 1789 yılında Güney Afrika’da Khoikhoi kabilesinin bir üyesi olarak dünyaya geldi. Henüz 19 yaşındayken Hollandalı milislerin baskını sonucu ailesini kaybetti ve esir alındı. Ardından İngiltere’ye satıldı.
Sarah görünüş bakımından Batılı kadınlardan çok farklıydı. Devasa kalçası ve klitorisiyle ilgi odağıydı. Dönemin tüccarları onun bu fiziki özelliğini paraya çevirmek istediler ve onu sirklerde binlerce insanın önünde sergilediler. Bazı zenginler için özel gösteriler düzenlediler.
Bir süre sonra Sarah’a yapılanların insanlık suçu olduğunu savunanlar ortaya çıktı ve Sarah’ın özgürlüğüne kavuşabilmesi için sahibine davalar açtılar. Çıkarıldığı bir mahkemede Sarah, hiçbir şeyi zorla yapmadığını, hepsini bilerek ve isteyerek yaptığını söyledi. –Aslında hepimiz tahmin edebiliyoruz ki “söyledi” kelimesinin yerine “söylemek zorunda bırakıldı” gelmelidir! – Ancak bu söylemlerine rağmen İngiliz mahkemeleri Sarah’ın İngiltere’de gösterilerde kullanılmasını yasakladı. Bu olayın hemen ardından Sarah, bir Fransız zenginine satıldı. Eğlence sırası Fransızlardaydı!
Fransa’da da benzer gösterilerde kullanıldı. Uzunca bir süre de seks kölesi oldu ve çeşitli işkencelere maruz kaldı. Fransa’da yaşadıkları İngiltere’yi bile aratır türdendi. 25 yaşına geldiğinde ateşli bir hastalık sonucu öldü. Peki, ölümü onun için kurtuluş olmuş muydu? Hayır!
Ölümünün ardından Fransız bilim insanı Georges Cuvier onu insan anatomileri araştırmalarına konu etti ve onun maymunlar ile insanlar arası bir geçiş formu olduğunu savundu. Cuvier’in incelemelerinden sonra kalçası ve klitorisi bedeninden kesilerek Paris’teki İnsanlık Müzesi’nde sergilenmeye başlandı. 1994 yılında Güney Afrika’nın ilk siyasi başkanı Nelson Mandela tarafından Sarah’ın bedeni ve bedeninin tüm parçaları Fransa’dan resmen istendi. Fransa 2002’ye kadar bu tekliflere kayıtsız kalsa da protestolar sonucu Sarah’ın bedenini Güney Afrika’ya teslim etti. Ölümünden tam 200 yıl sonra nihayet Sarah kendi topraklarında ve kendi kültürüne uygun şekilde 9 Ağustos Güney Afrika Ulusal Kadın Günü’ne denk getirilen tören ile toprağa verildi.
Aslında bu hikâye sadece Sarah’ın hikâyesi değildir. Afrikalı diğer kadınların da dünya tarafından acımasızca ve ahlaksızca -günümüzde bile- sömürülmesini temsil eden bir hikâyedir.
Selçuk Korkmaz
Görseller;
Mary Evans’ın Resim Kütüphanesi’nden Sarah Baartman’ın yüzünü ve fiziğini gösteren bir çizimler
Sarah Baartman’ın mezar taşı
Güney Afrika’nın Eastern Cape Bölgesi’nde Sarah Baartman’ın doğduğu Hankey Kasabası’nda Clifton Crais tarafından çekilen bir duvar resmi
Kaynaklar;
https://www.surfandsafari.co.za/listing/sarah-baartman
https://pages.jh.edu/~jhumag/0609web/sara.html
http://web.mit.edu/racescience/in_media/baartman/baartman_m&g_june95.htm