Kurulduğu günden bu yana, post-punk’ın, özellikle yeni bin yıl sonrası anbean yükselen, yeni dalgasında dünya çapında ses getiren She Past Away, geçtiğimiz haftalarda yayınlanan üçüncü stüdyo albümü Disko Anksiyete ile başarısını yinelemenin ötesinde, şimdilerde avamlaştıkça avamlaşan retro tabirine uzam katıyor.
2006’da vokalde ve gitarda Volkan Caner ile basta İdris Akbulut birlikteliğiyle yola çıkan ve 2010’da Kasvetli Kutlama’yla çıkış yapan grup, post-punk’ı gotik dokulu dark wave ile birleştirerek 1980’ler atmosferini tamamlıyor ve nevi şahsına münhasır bir hayran kitlesini de peşinde sürüklemeye başlıyordu. Bauhaus başta olmak üzere dönemin çarpıcı topluluklarının birikiminin üstüne, kendi nitelemeleriyle minimalist Türk şiirselliğini iliştiren She Past Away, 2012’de ilk stüdyo albümleri Belirdi Gece ile dikkat çekerken 2015’te ikinci albümleri Narin Yalnızlık eşliğinde küresel çapta kült bir gruba dönüşüyordu.
Akbulut’un yerini Doruk Öztürkcan’ın klavye ve davulla alışının ardından yayınlanan Disko Anksiyete’de varoluşun buluşsal ama daha çok kayboluşsal hiçliğini fısıldayan lirizmleriyle kaygıyı tetikleyen grup, ait oldukları alt türün tarihine geçecek boyutta bütünlüklü, zengin bir repertuvar ortaya koyuyor. Öyle ki Müzikçi’de ilk defa albümden parça seçmede bu denli zorlanıyoruz; zira Ağıt’tan Durdu Dünya’ya, albüme adını veren ve önceki günlerde harika bir videoyla tamamlanan Disko Anksiyete’den Sonbahar’a, birbirinden çekici parçalarda arasında Yükseliyor Deniz’i seçmek kolay olmadı. Ancak – muhtemelen – melankoli dozunun diğerlerine nazaran biraz daha yüksek oluşuyla öne çıkan parçayı, öznelleşmek pahasına, 1984 yılında T800’ün asla uğramadığı Tech Noir’de dinleme hayaliyle deneyimliyoruz. Bu doğrultuda, dünyaya açılmak için İngilizce söz yazımını şart koşan muhafazakâr klişeleri çöpe atmayı da ihmal etmeyen ve ötesinde, zamanda yolculuktan çok zamandan yalıtılmış hissini tattıran evrensel müzikleriyle She Past Away’i ussal bir şiddetle tavsiye ediyoruz;