Aşk Önce Gelişin Serencamı
Zamanı istediğiniz kadar alsanız da geriye, nereden ve nasıl çıkıp geldiğini bilemeden, ne ile tanısını koyabileceksiniz aşkın. Ki siz efendilerime söyleyeyim, sonradan gelmenin görücü usulünce, naif cisminizi vampir dişli testeresinin altına yatırdığınızdan dahi bihaberken.
Aşk önce geldim ben. Daha siz ve o gelmeden, henüz görmeden ve de bilmeden neler olacağını. Gelip yanımdan geçerek size musallat olmaya koyulduğu lahzayı dünmüş gibi hatırlıyorum. Beş his hünerinden yoksundu, sizden eksik yanı bir tek onlar değildi; ne elleri vardı, ne ayakları, ne de bir kalbi… Küremsi bir çarkın bütün yüzeyindeki dişlilerinden sadece kutup dişlisine takılmış iki testeresi savruluyordu dikine boyutta. Kürenin içine uzanan kökleri iki kalbi bünyesine çekip öğütecek bir mengeneye sahipti. O bir alet ya da makina değildi, sürücüsü de yoktu, iki kalbin birbirini çekim yasası yürürlüğe girdiği andan itibaren çalışmaya başlayan silinmez bir yazgıydı.
Siz, iki gönül buluşması olarak sanıp aldandığınız kavuşmalarınızla, iki kalbi de onun merkezine kaptırdığınızın farkına bile varmadan, yazgınızı kendiniz yazdınız. Yürekten sevdim diyerek başladığınız yolculuğunuzun bitiş çizgisinde, gönül hariç bedenin tamamının pare pare olduğunu fark ettiğinizde, ne çok erken ne de çok geç oldu artık sizin için. Zamanın öncesi ve sonrası yoktu artık, iki kalp de mengenesinden geçerek toprak olmaya dahi kavuşamayan bir kızıl kırgınlığa mahkûm oldu.
İnanın bana aşk önce geldim ben, o idi sizin hüznünüzü yüreğimin kuyusuna döküp iliklerime kadar acınızı pompalayan. Acınızla dönüp dolaştım, vazgeçmedim asla sizden vazgeçmeyeceğini bilerek. Yüzüne gülmüyordum, o yüzden her an kahroluyordu, kahrında gark oluyordu gamlı gözü sizden uzak, benim üzerimdeyken. Ahh aşk önce geldim ben. Aşk sonra sizdiniz düşen.
***
Görsel: Dünyevi Zevkler Bahçesi (1503-1515) – Hieronymus Bosch