I.
Bir adım atsam sanki, kayacak zemin altımdan;
dünya tepetaklak olacak ve bana hiçbir şey bırakmayacak
o eski duyumlardan, gördüklerimden, işittiklerimden!
Sanki, evet, sanki bir adım atsam
yuvarlanacağım düpedüz eski yaralar içinde;
zaten zar zor elimde tuttuklarım bile
dökülecek avuçlarımdan;
evet, bir adım, bir adım nelere kâdir bir bilseniz!
Çok çektim bunun yorgunluğunu ben,
çokça kez çalkalandı kanım
tükürükle, salyayla, kusmukla, iğrenç nefeslerle;
çokça kez ayaklar altında ezildi kaburgalarım
ve bana çıkacak hiçbir şans bırakmaksızın yüreğimden
çokça kez alay edildi, gülündü duyduklarıma.
Bir de deli muamelesi yaptılar üstelik,
üstelik ben de onayladım bunu başımla, yazdıklarımla;
üstelik, hem de kaç gece, kaç gece sığınıp kovuğuma
kaçtım, ey dostlar, belki siz bilmezsiniz, ama ben daima kaçtım.
Ve ağladım, bolca gözyaşı döktüm bütün bu olanlara;
ama biliyorum, iyi biliyorum daha aşağısı yok bu çukurun,
bundan sonrasında yatan şey tıslamaları değil cehennem ateşinin;
çünkü yok, yok bundan bir kademe aşağısı;
bir kuyudayım, kendi çığlıklarım içinde boğulmuş.
II.
“Binlerce hayal usulca yanıyor içerimde,
Ara sıra, kalbim bir meşe gibi
Bir dalın kırıldığı yerden kanı altın akan.” (A. Rimbaud)
Gece çökecek, yıldızlar bile ışık saçmayacak artık;
önümde upuzun açacak kendini girift bir sokak,
ben ise bilmeden ne yola gireceğimi,
ah, nasıl, nasıl ilerleyeceğim o zaman?
Sevmemi bekleyecekler benden, öpmemi, dokunmamı;
ben de uyacağım bu beklentilere usulca,
sunacağım yüreğimi demir bir tepside önlerine
ki yesinler, yesinler ve ardından kussunlar!
III.
“Mekândan boşa yardım diliyorum,
Sonu ve ortayı bulmak için,
Altında, alevli, ateşli bir gözün
Kırılıyor kanadım, biliyorum.” (C. Baudelaire)
Paramparça ediyor kendini ansızın içimde
bir yürek dolusu mekânsızlık;
ne kovalıyorum saatleri, ne de bekliyorum onları.
Ama yine de, o kadar acımasız sayılmazdı belki yaşamım
bana kendimi bir güleç suya atmamı fısıldamasaydı.
Yaşamım kendinden yöne haklı,
binlerce sebep sunuyor suyun sevgili kollarına;
ben ise bitkin, bungun ve buruk
sürüyüp taşıyorum kendi yüreğimi ağzımda.
***
Görsel:Siyah Yer II (1944) – Georgia O’Keeffe