“Doğrusu samimiyetle ant içtim kendi kendime, onu Güneş’in çocuğunun ilkel hâline döndürmek için, ve dolaştık durduk mağara şarabıyla ve yolların peksimetiyle beslenerek, dolaştık durduk, sabırsızdım yeri ve formülü bulmak için.” – Arthur Rimbaud
Elveda sonsuz güneş, elveda aydınlıklar!
Elveda, son komediyi gerçekleştirdiğim perde!
Bir zamanlar doldururdunuz sizler içimi,
ki bahar bile böyle bir doğum titrekliğiyle
sarsılmamıştır daha önce.
Ama elveda şimdi size, elveda.
Ey eski yaşantılarım, ey dargın kollarım,
ey yıllardır kuru bir öpücüğün kavurduğu dudaklarım,
elveda şimdi size, elveda hepinize.
Ey sonsuz güneş, sen ki
ilk benim yüzümü överdin sabahları;
akşam oldu mu ilk bana yollardın veda bûseni;
ah ne güzel olurdu doğuşun da batışın da,
kimseler bilemezdi güzelliğini
benim gözlerim kadar.
Ama şimdi veda vakti,
şimdi el çekmek vakti yaşamın tatlı hazlarından;
şimdi el çekmek vakti acıdan, ıstıraptan.
Çekip gitmek vakti artık,
ne varsa uzaklaşmak hayatın sunduğundan,
koca bir hiçliğe kollarımı açıp
şöyle tüm vücudumla kucaklamak.
***
Görsel: İkarus’un Düşüşü Sırasında Bir Manzara (1558) – Pieter Brueghel